Gelecek Yaratılabilen Bir Şey mi?
Güncelleme Tarihi:
Geleceğe odaklı yaşamanın dezavantajları.
Çoğu zaman şimdiye, kimi zaman ise geçmişe odaklı yaşarız. Peki, neden hiç gelecek odaklı yaşamayız? Önemli olan hangi zaman dilimidir? Terapist Cemal Kondu’dan bu sorulara terapi tadında bir yanıt…
Hayat nehri sürekli akıp gider. Biz ise sürekli değişen ve gelişen hayat içerinde çoğu zaman kendimizi akıntıya bırakırız. Yaşadığımız an, geçmiş ve gelecek bir bütündür. Bunları birbirinden ayrı düşünmeye başladığımızda bütünü göremez ve ona hakim olamayız.
Başladığınız Nokta Neresi?
Hayatınızın nereye gittiğini görmek isterseniz, başladığınız noktayı, şu an olduğunuz noktayı ve varmak istediğiniz noktayı görmelisiniz. Başladığınız nokta sizin nereden bu noktaya geldiğinizi ve başarı düzeyinizi görmenizi sağlar. Varacağınız noktayı görmek, oraya ulaşmak için ne gibi bir yol izleyeceğinizi, nasıl davranacağınızı belirlemeniz için çok önemlidir. Eğer kendinizi akıntıya bırakırsanız, akıntı sizi her zaman bir kıyıya ulaştırmayabilir. Ulaştırsa da vardığınız nokta olmak isteyebileceğiniz bir yer olmayabilir.
Geçmiş, şimdi ve gelecek, bir bütündür. Yaşadığımız her an, hem geçmiş hem şimdi hem de gelecektir. Şu an yaptığımız her şey bizim geçmişimiz oluverir. Gelecek o kadar yakındır ki, aldığımız nefesi verdiğimiz an gelecektir. Ben aldığım nefesi, ağrı dağında vermek isteseniz de bu mümkün olman. Gelecek bu kadar yakınken, yaptığınız her şeyin o istediğiniz geleceği oluşturduğunu unutmak ve “Ben bu geleceğe gideceğim” demek ne kadar anlamsızdır.
Yarını Sadece Tasarlayabilirsiniz
Bir ressam gibi hayatımızdaki her ayrıntıyı tuvale çiziyoruz. Bazıları geçmişe göz gezdirdikten sonra üstünü karalıyor. Ben önce bugünün üzerine güneşi çiziyorum. Yarını sadece tasarlayabilirsin. Geçmişi karalamazsanız yanına bugünü çizerseniz, geçmişteki başarılarınız, kendinizi daha serbest bırakmanızı sağlar. Geçmişi karalarsanız, şimdi olduğunuz yeri de karalarsınız. Şimdiye kadar doğru yaptıklarınızın, şimdi çok daha iyilerini yapabilirsiniz. Başarısızlıklar da, sürekli bugünün yanında durmalıdır ki, aynı hataları bir daha yapmayın. Bu sayede, geleceği bir manzara gibi ayaklarınızın altında çizmiş olursunuz. Geleceğimiz geçmiş ve bu günümüz bağlıdır.
Siz bu resmi nasıl çiziyorsunuz? Lütfen bunun üzerine düşünün. Sürekli olarak bir hedefe ulaşmayı ya da vazgeçmeyi seçiyorsunuz. Her aldığınız karar sizi farklı bir yere götürüyor. Bir seçim yaptığınızda önünüzdeki yollar bir anda ayrılıyor. Bu anlar ve kararlar hayatınız da belirleyici oluyor. Başaranlar, tam vazgeçebilecekken başarmaya karar vererek başarılı oluyorlar. Diğerleri ise o zor durumdayken, içlerindeki kıvılcımı uyandıramadıkları için başarısızlığa mahkûm oluyorlar ve vazgeçiyorlar.
Ya rüzgarsınızdır, ya da rüzgarda oradan oraya savrulan yaprak. Rüzgarın ne tarafa eseceğini biliyorsunuzdur ya da rüzgarın belirlediği yönde bilinçsiz bir şekilde sürükleniyorsunuzdur. Ne olursa olsun, ne yapacağınızı kendiniz belirliyorsunuz. Hayata damgasını vuranlar, yüzlerce başarısızlığa rağmen, başarı peşinde koşmaya devam edenler oluyor. Kendi rotalarını kendileri belirliyorlar. Esebildikleri kadar çok esip tüm yağmur bulutlarını geçmeyi hedefliyorlar ve başarıyorlar. Başarının, son başarısızlığın ardından geleceğini biliyorlar. Başarıdan vazgeçenler ise, esintiyi kullanamadıklarından rastgele bir evin balkonuna düşüyorlar, ne yapacaklarını bile bilmeksizin. Birileri bazen, onları alıp tekrar gökyüzüne doğru salıyor. Bir döngü gibi, bu şekilde devam edip gidiyor.
Hedefinize ulaşmak için çalışmayı son anlara bırakmayın. Başarı düzenli bir çalışma sonrasında gelir. Şu anda bile yaşam rüzgarında nereye gidiyor olduğumuzu bilmediğimiz yerlere savrulmaktayız. Gittiğimiz yönü değiştirmek için ne kadar vaktimiz kaldığını bilemeyiz ama nereye doğru gittiğimizi bilebiliriz.