Güncelleme Tarihi:
Beynimize giden kanın kısmi ya da tamamen kesilmesi ile 24 saatten az süren, kalıcı olmayan belirtilere geçici iskemik atak denir. Sıklıkla bir beyin damarının pıhtı ile kapanması sonucunda meydana gelen geçici iskemik ataklarda, pıhtının yok edilmesi halinde belirtiler geçer ve kalıcı inme (felç) riski azalır. Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Doç. Dr. Eren Erdem konunun önemine dikkat çekerek “Pıhtının büyük olması halinde ya da eritilmesi sağlanamazsa çok ciddi felç ve ölüme kadar giden beyin hasarıyla karşı karşıya kalınabilir.” diye konuştu.
Doç. Dr. Eren Erdem, “Geçici iskemik atak, tıpkı kalp ağrısı hastalarında olduğu gibi çok ciddi bir şekilde tetkik ve teşhis edilmeli ve tekrarlaması önlenmelidir. Beynimiz maalesef kalbimizden çok daha hassas bir dokudur ve çok küçük alanların hasarı bile geri dönüşümü olmayan çok büyük fonksiyon kayıplarına sebep olabilir.” dedi.
Geçici iskemik atakların belirtileri ve atak nedenleri hakkında da bilgi veren Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Doç. Dr. Eren Erdem, “Genellikle dakikalar içinde geçen ancak 24 saate kadar uzayabilen, vücudumuzun bir tarafında yüz, kol ve veya bacakta his kaybı, hareket kaybı, geçici körlük, konuşamama ya da konuşulanları anlayamama, çift görme, şiddetli baş dönmesi, denge kaybı ve şuur kapanması gibi belirtiler geçici iskemik atak habercisidir. Pıhtının erimesi halinde bu bulgular kaybolur ve beyinde kalıcı hasar bırakmaz.” dedi.
Atakların bilinen en sık nedeni pıhtı atılmasıdır. Pıhtı 3 kaynaktan birinden beynimize ulaşır:
1. Kalp (atrial fibrilasyon, kapak düzensizlikleri, enfarktüs, kalp cerrahisi sonrası gibi)
2. Karotis (şah) damarı sertleşme ve/veya daralması
3. Beyin damarı sertleşme ve/veya daralması
Doç. Dr. Eren Erdem, “Yapılan araştırmalara göre, geçici iskemik atak hastalarının en az % 30'u, bir ay gibi kısa süre içinde bir atak daha geçirip kalıcı inme tehlikesi ile karşı karşıya kaldıkları gözlenmiştir. Bu sebeple acil bir şekilde gerekli tetkiklerin yapılması, atağın nedeninin bulunması ve uygun tedavinin başlatılması hayati önem taşımaktadır.” dedi.
Geçici iskemik atak sonrasında önemle yapılması gereken testler hakkında da kamuoyunu bilgilendiren Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Doç. Dr. Eren Erdem, “Öncelikle kan paneli, şeker ve elektrolit değerleri ile, kan basıncı tetkikinden sonra hastadan kalp EKG ve ekosu, karotis dopler ultrasonografisi ve beyin MRI ve MR Anjiosu yapılmalıdır. Gerekli görülmesi halinde, Beyin CT Anjiosu da yapılabilir. Bu testler sayesinde sorunun kaynağı tespit edilir ve sağlıklı bir tedavi planlaması yapılabilir.” diye konuştu.
Son olarak geçici iskemik atak tedavisi hakkında da önemli açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Eren Erdem,” Geçici iskemik atağın teşhisinden sonra eğer pıhtı kaynağı kalp ise kan sulandırıcı ilaç tedavisi çoğunlukla yeterli olmaktadır. Karotiste (şah damarı) bir darlık tespit edilmesi ve darlığın %60’ın üzerinde olması durumunda stentle tedavi önerilebilir. Atak sebebi olarak beyin damarlarında bir darlık ya da tıkanıklık tespit edilmesi halinde balonlama ya da stent yöntemi ile sorun tedavi edilir ve kalıcı hasar önlenebilir.” diyerek sözlerini tamamladı.