Güncelleme Tarihi:
Dr. Sönmez, her 100 kişiden 5’inde rastlanan depresyonun hormonsal sebeplerden dolayı kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha sık görüldüğünü belirtti. Depresyonun hayattan zevk alamama, mutsuzluk, iştahsızlık ve uyku düzenini bozabilen bir hastalık olduğuna dikkat çeken Dr. Sönmez, "Depresyon, hayatın her döneminde görüldüğü gibi gebelik döneminde de kadınlarda görülebilir. Genelde annenin gebelik döneminde yaşadığı stresten, psikolojik baskılardan ve gebelik dönemindeki hormonsal değişikliklerden kaynaklı olarak depresyon ortaya çıkmaktadır. Depresyondaki bir gebede, çocuğuna bakamayacağı endişesi hakimdir ve kendisini mutsuz, keyifsiz, umutsuz hisseder. Uyku düzeni bozuktur. Herhangi bir iş yapmak istemez. Eskiden keyif aldığı durumlardan keyif almaz. Gebelik döneminde geçirilen depresyonun bebeğin gelişimini olumsuz etkilediği, gebelik süresini kısalttığı ve çocuğun daha düşük kilogramda doğmasına sebep olduğu gösterilmiştir. Bu sebepten dolayı gebelik dönemindeki depresyon hızlı bir şekilde kontrol altına alınmalıdır" dedi.
Tedavide, depresyon hastası gebeyle ortak karar alınması gerektiğini kaydeden Dr. Sönmez, "Hafif bir depresyon var ise konuşarak ve davranış geliştirici yöntemler yeterliyken orta şiddetli bir depresyonda ilaç tedavisi kullanılabilir. Gebelikte kullanılan ilaçların bebeğe geçtiği ve zarar verdiği düşünülebilir. Gebelikte kullanılan çoğu ilacın gebeliğin 3. ayından sonra bebeğin gelişimine herhangi bir zararının olmadığı tespit edilmiştir. Günümüzde artık çoğu ilacı gerektiği takdirde gebelik döneminde güvenle kullanabilmekteyiz. Bu sebeple uzman doktora gitmekten çekinilmemelidir. Bu kişilerin düzenli spor egzersizlerini yapması, sevdikleri işlerle oyalanması, eşiyle kaliteli vakit geçirmesi tedavide oldukça destek sağlamaktadır" diye konuştu.
DHA