Güncelleme Tarihi:
Teknolojinin ilerlemesi hayatımızı çok kolaylaştırdı. Tarımda biyoteknoloji alanındaki ilerlemeler sayesinde yazın kış yiyeceklerini, kışın yaz yiyeceklerini yer olduk. İnsan yaşamı uzadı. Uzadı ama eskiden nadir gördüğümüz birçok hastalık artık herkeste görülür hale geldi.
Ne zaman manava, pazara gitseniz çeşit çeşit birbirinden alımlı renkli meyveler sebzeler… Bir domates var kıpkırmızı, elmalar kocaman kocaman, çilekler olmuş portakal büyüklüğünde… Görünüş muhteşem ama yemeye kalktığınızda hiçbir şey anlamıyorsunuz çünkü tat yok, sululuktan eser yok.
GDO demek, aslında genetiği değiştirilmiş organizma demek. GDO’nun amacı daha çok ve daha dayanıklı mahsul elde etmek aslında.
Hormonlu yiyecekler ise, bu işte başka bir boyut. Aslında nasıl insanların büyüme hormonu varsa, bitkilerde de bu şekilde büyüme hormonu var. Yani bitki bu hormonu sentezliyor. Biz insanlar ise daha fazla ürün almak üzere, tohumu normal olan bitkiler üzerine çok fazla hormon vererek o bitkiden veya hayvandan daha fazla ürün almaya çalışıyoruz. Ürünümüze zarar gelmesin diye çok fazla kimyasal madde kullanıyoruz.
Durum böyle olunca da ortaya devasa patlıcanlar, kocaman çilekler çıkmaya başlıyor. Bu hormonlu gıdaların da uzun dönem insan sağlığı üzerine etkileri bilinmiyor. Ancak artık çocuklarda ergenliğe geçiş sürecinin daha kısa olduğu, kanserlerin eskiye göre daha sık olduğu görülüyor.
Mutlaka mevsiminde sebze-meyve yemeye özen gösterelim. Alışveriş sırasında en irileri en gösterişlileri değil, irili-ufaklı boyut farkı olanları, hatta üzerinde küçük sineklerin uçuştuğu bölmeden bile alabiliriz. Üzerinde sinek uçuyorsa, içinde böcek varsa bilin ki kimyasal daha azdır.
Aldığımız domatesler bir türlü bozulmuyorsa, aldığımız salatalıklar buzdolabında büyümeye devam ediyorsa çok fazla hormon katılmış olabilir. Aldığımız patlıcanların, salatalıkların içi kofsa, sünger gibi ise, çekirdek göremiyorsanız hormonlu gıda olması daha muhtemel. Mümkün olduğu kadar organik reyonlarından alışveriş etmeye çalışalım.
İç Hastalıkları Uzmanı
Dr. Ayça Kaya