Güncelleme Tarihi:
Samimi ve sıcak kişiliğini moda dünyasına taşıyan ve büyük başarılara imza atan Tasarımcı Gamze Saraçoğlu, moda tasarım üzerine bilgilerini ve kişisel tecrübelerini bizimle paylaştı. 7 senedir kendi markasına sahip olan tasarımcımız “Moda üzerine neler söyledi, tasarımcı olmak isteyen gençlere ne gibi önerilerde bulundu?” kısacası Gamze Saraçoğlu’na göre moda ne anlama geliyor?
Türkiye’de işletme okuyan ve yüksek lisansını bu alanda yapan tasarımcımız, bir anda kariyer değişikliği yapmaya karar veriyor ve Newyork Parsons School of Design’a moda okumaya gidiyor. Eğitimini başarı ile tamamladıktan sonra Amerika’da ünlü tasarım markalarından birinde çalışma şansı elde ediyor. Tüm bu tecrübelerin ardından ise Türkiye’ye dönüyor. İpek Kıramer’in yanında işe başlayan ama yurt dışına ve eğitime doyamayan tasarımcımız bu sefer de Londra’da moda üzerine bir kursa gidiyor. Bu tecrübelerin ardından dönüşü muhteşem oluyor ve moda tasarım sektöründe kendi markasını yaratıyor.
7 senedir kendi adını taşıyan tasarımlarının yanı sıra kurumsal danışmanlık, üniforma danışmanlığı, tekstil danışmanlığı ve moda danışmanlığı yapan tasarımcımız ayrıca Mimar Sinan Üniversitesi’nde moda ve trend üzerine dersler de veriyor. Modaya merakı olan özellikle moda eğitimi almak isteyenler, merak ettiğiniz soruların yanıtlarını almaya hazırsanız sohbetimize geçelim.
Yurt dışı ve Türkiye moda sektörünü değerlendirecek olursanız bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Öncelikle iş disiplini olarak çok ciddi farklar var. Türkiye, tekstilde fason ülkesi olduğundan üretim yapan bir ülke olarak iyi ama tasarım konusunda daha yeni yeni yapılanan bir ülke. O yüzden Türkiye’yi şu an tasarım açısından yurt dışı ile kıyaslamak haksızlık olur. Ülkemizin tarihinin, konumunun güzelliği ve zenginliği yavaş yavaş tasarım dünyasında bir cevher gibi ortaya çıkmaya başladı. Moda tasarım ile yüzyıllardır uğraşan ülkelerle son on yılda tasarım yapmaya çalışan bir ülkeyi kıyaslamak yanlış olur. Türkiye tasarım alanında 10 yıllık başarısı ile çok ciddi yerlere geldi ve çok hızlı ilerledi diye düşünüyorum.
Kendi markanızdan söz etmek gerekirse tasarımlarınızda nelere dikkat ediyorsunuz, ön plana çıkarmak istediğiniz detaylar neler?
Tasarım kültürü ve trend çok kolay değişen şeyler. Müşteri ve sokak algısına göre değişiyor. Bu sebeple illa tasarım yönünde “Ben şunu yapıyorum” diye diretmek yanlış olur. O dönem trend ise "kullanmam" dediğim bazı siluetleri kullanabiliyorum ama taviz vermeyeceğim detaylar vardır. Mesela kaliteli kumaş kullanırım, polyesterden ürün asla yapmam. El işçiliği benim için çok önemlidir. Dikiş kalitem, kalıplarım çok iyidir, bunu asla değiştirmem. Bunlar hep koleksiyonlarımda olan önemli detaylar. Defile ve showroom koleksiyonlarım son derece kaliteli kumaştan, iyi dikimden ve iyi kalıptan oluşuyor. Koleksiyonumun olmazsa olmazları bunlar.
Peki, tasarımlarınız her bedene hitap ediyor mu?
Tabii ki defilemde mankenlerin giyeceği bedenlerde tasarımlar yapıyorum ama onları müşteriye uyarladığımızda gerekli revizyonları yapıyoruz. Herhangi bir beden için o kıyafeti değiştirebiliyoruz. Ama tabii ki 44 beden üzerine bir kıyafet hazırlamak, tarzı ister istemez farklılaştırıyor.
Kilosu fazla olan veya çok zayıf olan kişilere tüyo verecek olursak nelere dikkat etmeliler?
Önemli olan kilolu bir kişinin kilosu daha çok neresinde, ona göre düşünmek gerekiyor. Ama bence Türkiye’de insanlar kendi süzgeçlerinden geçirmeyerek giyiniyorlar, en büyük hata bu. Kimse kendi vücudunu tanımıyor. Bizde çok fazla styling ve sokak modası olmadığı için insanlar birbirlerinin üzerinde gördükleri kıyafeti, kendi bedenlerine bakmadan giymek isteyebiliyorlar. Bu durum hem mantık olarak ve hem de görüntü açısından çok yanlış. Mesela kilo saklamak için bol giyinilmesi büyük hata. Bu olduğunuz kiloya daha fazla kilo eklemenize sebep oluyor. Tabii ki bu kilosu fazla olan bir kişinin çok dar giyinmesi doğru demek değil ama vücut hatlarını belli edecek, kiloyu da çok göstermeyecek kalıpları, kesimleri tercih etmek gerekiyor. Hepimizin bildiği gibi siyah kiloyu kamufle ediyor ama önemli olan doğru kalıbı giyebilmek. Biz standart olanı takip ediyoruz deneme, yanılma yoluna çok fazla gitmiyoruz.
Gelelim yeni sezona. İlkbahar - yaz koleksiyonunda neler moda?
Aslında ben tasarımcı olarak modayı sunmuyorum, işe yaratıcılık getiriyorum. Yani moda olanı yaptığım zaman hazır giyimciden bir farkım kalmıyor. Tasarımcı başka bir seçenek sunmak için var. Tasarımcı olunca tabii ki modayı, trendi takip etmek gerekiyor ama moda şu diyerek o tarzı diretmek doğru değil. Tasarım kültürünü ve geçmişimizi göstermek için biz varız. İlkbahar – yaz sezonunda kullandıklarıma gelecek olursak her zaman olduğu gibi sade ve maskülen tarzı tercih ettim. Yeni sezon, abiye dönemi. Tasarımlarımda ipek kumaşlar, pastel renkler, yalın, modern ve kalite ön planda.
Defilelerinizden de biraz bahseder misiniz?
İstanbul Fashion Week başladığından beri solo defileler yapıyorum. Hazırlandığım yeni defileler de var. Daha önce parmak izinden ilham alarak hazırladığım ‘Papila’ adlı anne karnında bebeği temsil eden koleksiyon bu ay satışa çıkıyor. Parmak izindeki katmanları ifade eden Papila, citron, ten renkleri, bronzlar, ekrular ve bakırlardan oluşuyor. Anne karnında oluşmaya başlayan 'Papila'yı kıyafetlerin yakalarında, etek uçlarında ve volanlarında, nakış ve baskı tekniği ile kullandık. Bu koleksiyon nakışlarla ve formlarla anlatılan abiye bir koleksiyon oldu.
Sohbetimizin sonunda tasarımcı olmak isteyen kişilere ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz?
En başta disiplinli olmak ve bu işi severek yapmak şart! İlhamın gelmesini beklemek diye bir şey yok bu işte. O ilham bir şekilde gelmek zorunda. Gençlerde bu disiplin pek yok. Ayrıca dünya görüşünün açık olması gereken bir meslek, zevkli olmak, trendleri takip etmek gerekiyor. Çizim yapmak bir yetenek olsa da zamanla eğitim alarak öğreniliyor. Eğitim almak şart diye düşünüyorum.
Gamze Saraçoğlu’na güler yüzü ile gösterdiği konukseverliği ve samimi sohbeti için çok teşekkür ediyoruz.
Röportaj: Nilay Uzun
Fotoğraf: Halil Yücer