Güncelleme Tarihi:
Ali (Burak Özçivit), Ege'de bir balıkçı kasabasında aile yadigarı restoranı kaybetmemek için büyük bir mücadele vermektedir. Bir gün nereden geldiği, nereye gideceği belli olmayan bir kız gelir kasabaya: Deniz (Fahriye Evcen)Geçmişinden kaçan Deniz ve Ali arasında büyük bir aşk başlar. Kasabanın sakinleri dondurmacı Nebahat, manav Ayhan, balıkçı Yaşar, Saadet ve Yusuf Baba bu büyük aşkın şahididir. Ancak Deniz'in karanlık geçmişi mutlu olmalarının önünde en büyük engeldir.
Onur'un hayatı kürek takımından arkadaşı Vedat'ın doğumgünü partisinde Zeynep'le tanışmasıyla değişir. Kalabalık ve gürültülü bir barda hiç konuşmadan geçen gecenin sonunda Zeynep, Onur'un işitme engelli olduğunu öğrenir. Ama bu durum Zeynep'i Onur'dan uzaklaştırmaz. İşiyle, ailesiyle sorunlar yaşayan Zeynep, yaşadığı çevreyi sorgularken birazda bilmediği bir dünyanın meraklıyla unuttuğu ceketini bahane ederek Onur'u görmeye gider.Babasının annesini aldattığını öğrendikten sonra bu durumu kabullenemeyip evden ayrılan Zeynep, bir çok iş değiştirdikten sonra çağrı merkezinde çalışmaya başlar ama ağır çalışma şartlarından ve karşılığında kazandığı paradan çok mutsuzdur. Bütün gün telefonda tanımadığı insanlarla konuşmak zorunda kalan Zeynep konuşmadan anlaşabildiği Onur' la huzur bulacağına inanır.Bu ilişki kendilerini ve hayatı sorgulayan Zeynep ve Onur için bir sınav olacaktır.
Anaokulu öğretmeni olan Nehir, bir gün tesadüfen bir şarkı dinler ve dinlediği şarkı genç kadını derinden etkiler. Nehir şarkıyı o kadar çok beğenir ki notaların ardından, şarkıyı yapan müzisyenin peşine düşmeye karar verir... Yolun sonundaysa şarkının sahibi olan Ozan'ı bulur. Ama Ozan hayatında yaşadığı derin bir travma yüzünden ve adeta çıkmaz bir sokak gibidir... Bir tarafın kararlılığı ile diğer tarafın bocalamaları arasında sıkışıp kalan bu ilginç aşk hikayesi, acaba mutlu sonlu bir masala bağlanbilecek midir...Filmin yönetmenliğini İlksen Başarır üstlenirken, daha önceki projelerde olduğu gibi senaryo yine Mert Fırat ve Başarır ikilisine ait. Başrollerde Mert Fırat ve Melisa Sözen yer alırken kadroda onlara Hare Sürel, Mustafa Uzunyılmaz, Judith Lieberman, Onur Şirin, Anıl Altınöz ve Göktay Tosun isimleri eşlik ediyor.
Başrollerini Çağatay Ulusoy ve Leyla Lydia Tuğutlu'nun paylaştığı romantik filmde aynı üniversitede öğrenci olan Barış ve Füsun’un tutku dolu aşk hikayesine tanıklık edeceğiz. Filmin yönetmenliğini Ali Bilgin, senaristliğini ise Yıldırım Türker üstleniyor.
Kırılmış kalbinin yaralarını üzerinde taşıyan Leyla başından geçen bir ayrılığın sonunda baba evine döner ve bir yanda kırılan kalbini bir yanda otoriter babası Selim’le olan bağını onarmaya başlar. Çocukluk evinin kapısından adımını attığında hayatının en zor 4 yilina girdiğinden habersizdir Leyla ile yolu kesişinceye kadar yalnızca kendisi için yaşamış olan İskender, yetimhanede büyümüş ve hiçbir zaman gerçek bir evi olmamış bir insandır.
Eylül hayatta istediği her şeye sahip olan güzel ve neşeli bir kadındır. Ancak bir gün başına bir gelen şanssız bir olay sonucu son bir ayını unutur. Ailesi, arkadaşları her şeyin yolunda olduğunu söyleyip dururken, Eylül bir şeylerin ters gittiğini anlamaya başlar. Ve hatırlamadığı bir ayın peşinden Bozcaada'ya gider. Orada, daha önce hiç görmediği derbeder, garip bir adam, ona seslenir:"Eylül. Beni hatırlamıyor musun? Sen burada, bu adada bana aşık oldun."
Bir alışveriş merkezinde çalışan Pelin (Hande Doğandemir) hayatının aşkı, aynı zamanda bir playboy olarak tanınan İlker (Mithat Can Özer) tarafından evlilik hazırlığındayken aldatılır. Bir anda Pelin’in dünyası başına yıkılır. Zavallı Pelin’e yaşadığı hayal kırıklıkları ve intikam dolu serüveninde, yakışıklı bir rock davulcusu olan Burak (Şükrü Özyıldız) yol arkadaşlığı yapacak ve hayatını değiştirecektir. Pelin'e en mutsuz olduğu anda yol gösteren rock grubunda davulcu, doğa tutkunu, yakışıklı Burak'la yaşadıklarını izlerken çok etkileneceksiniz… Çünkü hayat plan yaparken yaşadıklarındır ve aşkın içinde tutku, kavga, gurur biraz da intikam vardır…
Metin 30’lu yaşlarında hayatını TV’lere skeç yazarak kazanan bir adamdır. Yazdığı senaryoları reddedilen bir gün gittiği barda, hayatını tümüyle değiştiren Duygu’yla tanışır. Duygu ve Metin bir masala başlarlar ama sonu başından belli bir masaldır bu...
Alper 30'lu yaşlarda, gurme sayılacak düzeyde yemek kültürü olan kendi restoranının sahibi iyi bir aşçıdır. Lüks yaşamayı seven, işinde başarılı ama özel yaşantısını her gün farklı kadınlarla birlikte olarak düzene koyamamış, hayatını; yaptığı yemekler, günübirlik ilişkiler, paralı kadınlar üçgeninde yaşayan birisi iken; Hayatının akışı, bir gün Beyoğlu' nun arka sokaklarında, aradığı eski plak için bir kitapçıya girmesiyle değişir. Ada 20' li yaşlarının sonlarında, güzel, çocuk kostümleri tasarlayıp diken, Alper' in modern yaşamının aksine çok mütevazı, hayatta fazla inişleri çıkışları olmayan genç bir kadındır. Bir gün eski bir kitabi bulabilmek için Beyoğlu' nda dolaşırken Alper ile ayni kitapçıya girer. Çapkın bir adam olan Alper, Ada' nın güzelliğinden etkilenir ve Ada' yı takip etmeye başlar. Ada' nın aradığı kitabi bulmuştur. ilk sayfasına telefon numarasını yazar. Ada' nın işyerine kadar devam eden takip, Alper' in tanışma bahanesiyle aldığı kitabı Ada' ya vermesiyle son bulur. Ada ve Alper' in yaşamlarında ilk defa karşılaştıkları tutkulu aşkın ilk sinyalleri bu kitapla başlar. Alper kopamadığı özgür hayatinin içersinde Ada' ya yer açmaya çalıştıkça, yaşamının daraldığını fark eder. Aşkı ve özgürlüğü arasında kalan Alper' in sessiz çığlıklarını duyamayan Ada, kendini aşkın rüzgârına kaptırmıştır bir kere; Ve yaşam bir kere daha aşk oyununun perdelerini Ada ve Alper için açacaktır. Issız Adam, modern hayatın yalnızlaştırdığı insanları anlatan, yemekler, anneler, eski şarkılar ve aşk üzerine bir film..
Birçok ilişki yaşamış, ancak artık aşktan sıkılmış, dağınık ve hoyrat bir söz yazarı olan Hakan (Rıza Kocaoğlu) ile onun en zor zamanlarında bile yanında olan, ancak hayattan fazla bir beklentisi bulunmayan Derya'nın (Tuba Ünsal) arasındaki ilişkiyi konu eden filmin çekimleri İstanbul ve Amsterdam'da yapıldı.
Yılmaz Erdoğan’ın, “Aşk en güzel bahanesidir şiirin” dediği Kelebeğin Rüyası’nda aşk, şiirin de hayatın da başrolünü üstleniyor. Film, şairlerin altın çağı olan yıllarda, İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde adım adım gelişen bir aşkı anlatıyor.Filmde Kıvanç Tatlıtuğ ve Mert Fırat, çok iyi iki dost olan şairler Muzaffer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur'u canlandırıyor.Kelebeğin Rüyası filmi, 2014 yılında Türkiye'nin En İyi Yabancı Film dalında adayı olarak seçildi.
"Hiçbir kitabı yayınlanmamış yazar" Arif (Erdal Beşikçioğlu), kadınlarla ilgili belli konularda doğru fikirlere sahip olduğunu düşünmektedir. Fakat Müzeyyen'le (Sezin Akbaşoğulları) tanışması tüm yargılarını yerle bir eder. Müzeyyen tanıdığı kadınların hiçbirine benzememektedir. Müzeyyen'in dünyasına girdikçe büyük acılar çeken Arif, aynı zamanda kadınlarla ilgili aklındaki soruların bazılarına yanıt bulacaktır.
Karmaşık ve zor bir dönemden geçen eski boksör Ali (İbrahim Çelikkol) ile sıradan bir hayat süren görme engelli Hazal'ın (Belçim Bilgin) tanışmasının ardından bir süre sonra aralarında büyük bir aşk başlar. Çekingen ve durgun bir ruh hali yaşayan Ali'nin kalbi Hazal'a atmaya başlar. Karşılıklı bu aşk bir gün Hazal'ın hikayesini anlatmasıyla yeni bir boyut kazandırır. Hazal'ın hikayesi Ali'ye hayatındaki yanlışları hatırlatacaktır. Hayatını Hazal'a adayan Ali'nin aşkı için son bir dövüşe daha çıkması gerekecektir.