Güncelleme Tarihi:
Diyarbakır'da yaşayan 10 yaşındaki Toprak Önkol’un evde ağzından kan gelmesi üzerine ailesi onu hastaneye götürdü.
Burada kanaması durdurulan Önkol, doktorun yönlendirmesi ve mutlaka röntgen çekilerek müdahale edilmesi gerektiği uyarısının ardından semt polikliniğine götürüldü. İddiaya göre, çocuk diş hekimi, babanın uyarısına dikkate almayarak diş röntgeni çekmeden Toprak’ın dişini çekti.
Çocuğun yeniden başlayan kanaması durdurulamayınca, ambulansla önce özel bir hastaneye, buradan da Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildi ancak Toprak, doktorların tüm çabasına karşın hayatını kaybetti.
Babanın şikayetinin ardından olaya ilişkin soruşturma başlatıldı. İl Sağlık Müdürlüğü de idari soruşturma başlattı.
Çocuk Diş Hekimi Pınar Karataban, diş çekiminin uygun koşullar altında yapıldığında basit bir operasyonel işlem olduğunu ancak hastaya bağlı sistemik ve lokal faktörler devreye girdiğinde komplikasyonlarla karşılaşma riskinin her operasyonda olduğu kadar diş çekiminde de karşımıza çıkabileceğini söyledi.
Diş çekimi öncesinde hastanın sistemik durumu, alerjik yatkınlığı, düzenli olarak kullandığı ilaçlar ve ağız hijyeninin değerlendirilmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Karataban, hastanın kendisi ya da velisinin hastanın sistemik durumu ve kullandığı ilaçlar, daha önceden görmüş olduğu tedaviler ve varsa operasyonlar hakkında diş hekimine mutlaka detaylı bilgi vermesi gerektiğinin altını çizdi.
Hastanın genel sağlığının, ağız ve diş sağlığını doğrudan etkilediğinin bilindiğini, sistemik hastalıkların belirtilerin diş ve çevre dokularda gözlemlenebildiğini söyleyen Karataban, sistemik hastalığı olan bireylerin ağız bakımlarının ve düzenli diş hekimi takiplerinin çok önemli olduğunu ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti:
Özellikle halk arasında kanamanın durmaması olarak bilinen Hemofili A, B ve Von Willebrand hastalığı gibi kalıtsal kan hastalığı olan bireylerde kanama pıhtılaşma zamanı çok uzar ve bu pıhtılaşmanın oluşabilmesi için ek faktörlerin kullanılmasına ihtiyaç vardır.
Bu bireylerin vücudunda oluşan en ufak bir çizik veya yaralanmanın bile bireyin sağlığını tehdit eden ciddi sonuçları olabilir.
Lösemi gibi bazı kanser türlerinde ya da kanser tedavisi gören bireylerde enfeksiyon riski artacağından yapılacak diş tedavilerinin mutlaka hastanın tedavisini takip eden onkolog ile konsültasyon yapılarak planlanması gerektiğine değine Karataban, bunun yanı sıra diyabet gibi endokrin bozuklukların yara iyileşmesinde gecikmelere neden olabileceğini ve eğer bireyin ağız hijyeni yetersiz ise enfeksiyon oluşmasına da zemin hazırlayabileceğini söyledi.
Sistemik hastalıklardan doğumsal kalp hastalığı olan bireylerde diş tedavileri öncesinde antibiyotik kullanımının gerekebileceğini ifade eden Karataban, bu bireylerin ağız hijyeninin enfeksiyon gelişimine izin vermeyecek şekilde mükemmel olması gerektiğini, evde günlük ağız bakımlarının düzenli olmalı, diş tedavileri tamamlandıktan sonra da diş hekimi takiplerinin asla aksamaması gerektiğini ifade etti.
Bunların yanı sıra ciddi alerjik, anaflaktik şok riski olan hastalarda da diş çekimi öncesinde kullanılacak olan lokal anestezik maddelere karşı alerjisinin bulunup bulunmadığının hastane koşullarında test edilmesi gerektiğini mümkünse diş müdahalesinin de hastane koşullarında yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.