Değerli olduğunu çocuklara hissettirmek için 5 öneri
Güncelleme Tarihi:
Özgüveni yüksek, benlik saygısı gelişmiş, kendini rahatça ifade edebilen bir birey için, sevgi ve saygı ile büyütülmüş bir çocukluk geçirmenin önemli olduğunu vurgulayan Psikolog Dilara Sayar, anne babalara çocuklarını nasıl değerli hissettirebileceklerini açıkladı.
Günümüz ebeveynlik anlayışı ‘mükemmelliyetçi’ bir bakış açısına sahip. Anne, baba ve çocuğa bakım veren hemen her yetişkin çocuğun etrafında adeta pervane. Maddi ve manevi tüm imkânlarını seferber ederek en iyisini çocuğa sunma çabasındalar.
Bu çaba sürdükçe çocuk doyumsuz ve mutsuz olurken, etrafındaki yetişkinler de yorgun ve tükenmiş hissediyorlar. Aslında her çocuğu değerli hissettirebilmenin yolu sadece sevgi ve emekten geçiyor.
BAKMADAN GEÇME!
Sarf edilen her çaba çocuğun kimliğini, gelecekteki karakterini oluşturuyor. Özgüveni yüksek, benlik saygısı gelişmiş, kendini rahatça ifade edebilen bir birey için, sevgi ve saygı ile büyütülmüş bir çocukluk geçirmek önemli.
Eğer çocuk evinde duygu ve düşüncelerini rahatça dile getirerek varlığını ortaya koyabiliyorsa, ebeveynleri tarafından kabul görüyorsa sosyal bir ortamda adaptasyon sorunu yaşamıyor, dolayısıyla ilgiyi ve dikkati üzerine çekme ihtiyacı duymuyor. Peki, çocuklara değerli olduklarını nasıl hissettirebilirsiniz? İşte öneriler...
BAKMADAN GEÇME!
Sevginizi ve ilginizi esirgemeyin
Çocuğunuz her koşulda sevildiğini hissetmelidir. Yaptığı olumsuz bir davranışın bedelini sevginizden mahrum kalarak ödememelidir. Eğer onun yanlışını düzeltmeyi amaçlıyorsanız, doğru davranışlarını vurgulamalı ve takdir etmelisiniz. Güne sıcacık bir öpücükle başlamak, uyumadan önce sımsıkı bir sarılma ritüeli çocuğun ruhsal doyumuna yardımcı olur. Temastan çok hoşlanmayan çocuklar için aile içi özel bir şifre oluşturabilir, iletişiminize biraz da eğlence katabilirsiniz.
Her gün belirli bir süre sadece onunla vakit geçirin
Çocuklar, onlarla gerçek anlamda ilgilenip ilgilenmediğinizi kolayca anlarlar. Bu yüzden ona ayıracağınız vakitte telefon ekranınızdan, mail kutunuzdan, mutfak tezgâhından bedeninizi ve zihninizi tam olarak uzaklaştırın. Her gün belirlediğiniz bir süre kadar, belki 15 dakika belki 1 saat sadece çocuğunuza zaman ayırın. Onun istediği bir etkinliği yapabilir, onun kurduğu bir oyuna dâhil olabilirsiniz. Onun sevdiği şeyleri sevmeyi deneyebilirsiniz. Eğer onun talep ettiği anda uygun değilseniz, ‘seninle yarım saat sonra vakit geçireceğim, önce şu işimi halletmeliyim.’ diyebilecek kadar dürüst olun ve sözünüzü tutun.
BAKMADAN GEÇME!
Günü değerlendiren sohbetler edin
Kast edilen ‘Okul nasıldı?’ klasiği değil. Daha çok onun duygu ve düşüncelerini tanımaya yönelik sorular sorun. Onu üzen, mutlu eden, şaşırtan, korkutan, düşündüren şeyleri öğrenebilirsiniz. O güne kadar belki hiç farkına varmadığınız detayları fark edebilirsiniz. Sohbet ederken onun küçük ama ayrıntılarla dolu hayatında neler olup bittiğine odaklanın ve her paylaşımını aktif olarak dinleyin.
Alacağınız ev içi kararlarda onun da fikrini sorun
Çocuktur anlamaz, demeyin. O da ailenin bir ferdi. Alınacak kararlarda ona da danışın. Paylaştıklarına saygı gösterin, onu ciddiye alın. Size komik ya da anlamsız gelen bir paylaşım, onun için oldukça değerli olabilir. Bu yüzden mutlaka göz teması kurarak, gerçek bir dinleyici olun. Anlattıklarını coşkuyla karşılayın. Söylediklerini tüm detaylarıyla öğrenmek ve dinlediğinizi hissettirmek adına birkaç soru da yöneltebilirsiniz.
BAKMADAN GEÇME!
Anlamlı rutinler yaratın
Aile içi iletişiminizi güçlendirecek en önemli şey, kalıcı anılar inşa etmektir. Unutmamak lazım, çocukların zihni limitsiz bir kayıt cihazı gibidir. Deneyimlediği hemen her anı hatırlar. Her Pazar ailecek hazırlanan bir kahvaltı sofrası, ayda bir yapılan bir film gecesi gibi. Basit ama anlamlı gelenekler ebeveyn çocuk bağınıza yapılacak en anlamlı yatırım olacaktır.