Güncelleme Tarihi:
Anafilaksi olarak adlandırılan veya bilinen adıyla anafilaktik şok, hızlı bir şekilde müdahele edildiğinde hayati risk oluşturabilecek bir durum. Anafilaktik şoka nedenleri bazı alerji testleriyle belirlenerek oluşabilecek riskler için önemler alınabiliyor. Peki anafilaktik şok nedir, ne demek? Anafilaktik şok neden olur, nasıl anlaşılır? İşte anafilaktik şok bulguları ve tedavisi...
Anafilaktik şok bir diğer adıyla anafilaksi; hızlı başlangıçlı, şiddetli ve yaşamı tehdit edebilen alerjik bir reaksiyondur. Hızlı başlaması ve neredeyse vücudumuzdaki tüm organları etkileyen acil bir klinik tablodur. Havayolu, solunum ve kalp dolaşım sistemi gibi hayati organları tutması sonucunda da kişinin hayatını kaybetmesine neden olabilir.
Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Dr. Gizem Atakul, anafilaktik şokun şüpheli bir alerjenle karşılaştıktan sonra bulgular genellikle dakikalar içinde başladığını, çoğu kişide cilt bulgularıyla başladığını vurguladı:
“Anafilaktik şok, ciltte aniden başlayan kızarıklık, kaşıntı ve kabarıklıklar görülür ve giderek yayılır. Dudakta, dilde ve küçük dilde şişmeye ek olarak diğer organlara ait bulgular eklenir. Nefes darlığı, hapşırma, öksürük, hışıltı, ses kısıklığı, yutkunmada zorluk gibi havayoluna ait şikayetler başlar. Tansiyon düşüklüğüne bağlı bayılır gibi olma, bilinç bulanıklığı gelişebilir. Sindirim sistemi etkilenirse kramp şeklinde karın ağrısı, kusma olabilir. Belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterir. Örneğin cilt bulguları olmadan da anafilaktik şok olabilir. Hayatı tehdit edici olmasını kalp ve solunum sistemine ait bulguların şiddeti belirler.”
Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Dr. Atakul, alerjenlere karşı duyarlılığın, anafilaktik şok riskini artırabildiğini, bu nedenle anafilaksiye yatkın bireylerin alerjenlere karşı dikkatli olmaları ve gerektiğinde adrenalin otoenjektörlerini kullanmaları gerektiğini belirtti:
“Anafilaktik şok, bağışıklık sisteminin verdiği anormal yanıt sonucunda gerçekleşir. Alerjenle karşılaştıktan sonra vücudumuzdaki bazofil ve mast hücreleri çok hızlı bir şekilde uyarılır ve dakikalar içinde bazı hormon ve sinyaller gönderirler. Bu salgıladıkları maddeler sayesinde bulgular meydana gelmeye başlar. Bu hücrelerin vermiş olduğu tepki aslında vücudu korumak amacıyla başlamıştır ancak bu tepki kontrolden çıkıp sınırlandırılamayınca istenmeyen bulgular meydana gelir.”
Anafilaktik şoka en sık neden olan etkenler arasında gıdalar ve ilaçlar bulunur. Böcek sokmaları ve lateks gibi maddeler de anafilaktik şoka neden olabilir. Anafilaktik şoka neden olan en sık gıdalar inek sütü, yumurta, kuruyemişler, soya, balık, kabuklu deniz ürünleri, buğday ve yer fıstığıdır. Eğer kişinin bu gıdalardan birine alerjisi varsa karşılaştıktan dakikalar sonra bulgular meydana gelecektir. Egzersiz, stres, enfeksiyonlar, alkol kullanımı, morfin türevi bazı ilaçlar gibi faktörler de kişinin duyarlılığını artırabilir.
İlaçlardan en sık ağrı kesiciler ve antibiyotikler etkendir. Bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans (MR) gibi görüntüleme tetkikleri sırasında verilen radyokontrast ilaçlar da toplumumuzda yaygın anafilaktik şok nedenidir. İlaç alerjilerinde, ilacın damardan verilmesi veya kas içine uygulanması anafilaktik şok riskini artırmaktadır.
Anafilaktik şok belirtileri en ciltte görülür. Ürtiker (kurdeşen) adı verilen döküntü gelişir. Bu döküntü kırmızı renkte, ciltten kabarık ve oldukça kaşıntılıdır. Dudakta dilde şişlikler ile anjioödem meydana gelebilir. Eğer bu anjioödem larinks (gırtlak) bölgesinde olursa kişinin nefes almasına engel olur. Böylece öksürük, boğulur gibi hissetme, yutkunmakta zorlanma ve hırıltı duyulur. Eşlik eden astım hastalığı, mast hücre bozuklukları ve kalp hastalıkları hem anafilaktik şok riskini hem de gelişecek şok tablosunun daha ağır olma riskini artırır.
Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Dr. Atakul, anafilaktik şokun tek tedavisinin adrenalin iğnesi olduğunu, tedavinin hızlıca başlanması gerektiğini belirtti. Adrenalin yapılmasında ne kadar gecikilirse hayati risk o kadar artar. Bu nedenle herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurmadan kişilerin kendi kendine uygulayabilmesi için adrenalin içeren otomatik iğneler (otoenjektör) tasarlanmıştır. Ancak, anafilaktik şok başladığında sağlık kuruluşuna başvuracak kadar zaman bulunmamakta olduğu için anafilaktik şok geçirme riski olan kişilerin yanlarında mutlaka adrenalin otoenjektör taşıması gerekir. Bu enjektörün nasıl ve ne zaman uygulanacağı hem hastaya hem de yakınlarına anlatılmalı, eğitim verilmelidir.
Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Dr. Atakul, otoenjektörün nasıl uygulanması gerektiğini sizler için anlattı:
“Anafilaktik şok geçirdiğinden şüphelendiğimiz kişinin öncelikle düz bir zemine uzanması sağlanmalı ve ardından 112 aranarak yardım istenmelidir. Eğer kişinin otoenjektörü varsa kalça kemiğimizle dizimiz arasında yer alan bacak kasımıza adrenalin otoenjektör en kısa sürede uygulanmalıdır. Sağlık yardımı gelene kadar da yatar pozisyon korunmalıdır. Amaç beyine yeterli kan gitmesini sağlamak bilincin kapanmasına engel olmaktır. Eğer 5 dakika içinde belirtilerde yeterli iyileşme görülmezse ikinci adrenalin otoenjektörü uygulanmalıdır."
Gıda ilişkili anafilaktik şok, egzersize bağlı anafilaktik şok, arı alerjisi, lateks alerjisi olanlar, altta yatan mast hücre bozukluğu (sistemik mastositoz gibi), gıda alerjisi olup kontrolsüz astım hastalığı bulunanlar ve solunum yolu alerjenlerine bağlı anafilaktik şok geçirenler veya riski olan tüm hastalar yanlarında en az 2 adet adrenalin otoenjektör taşımalıdır.
Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Dr. Atakul, bazı gıdalarla, ilaçlarla karşılaştıktan sonra veya arı sokması gibi böcek sokmalarından dakikalar sonra belirtileri olan kişilerin mutlaka alerji uzmanına başvurmaları gerektiğinin altını çizdi:
“Kandan ve/veya deriden yaptığımız alerji testleri sayesinde kişilerin alerjisi olduğu maddeler tespit edilebilir ve kişilere alması gereken önlemler sunulabilir. Yüksek riskli hastalar belirlenip uyarı bileklikleri düzenlenmelidir. Bu hastalar kaçınması gereken bazı tansiyon düşürücü ve psikiyatrik ilaçlar hakkında bilgilendirilmelidir. Bağışıklık sisteminin vermiş olduğu bu aşırı ve anormal yanıt alerji uzmanları tarafından uygulanan immünoterapi sayesinde değiştirilebilir. Özellikle arı alerjisinde aşı şeklinde, besinlerle de genellikle ağızdan immünoterapi ile bağışıklık sisteminin duyarsızlaşması sağlanabilir.”
Dr. Gizem Atakul'ün verdiği bilgilere göre, sonuç olarak anafilaktik şok, hızlı başlangıçlı hayatı tehdit eden ve Toplumda farkındalığın artması gereken alerjik acil durumdur. Özellikle hastane, okul, alışveriş merkezleri, havaalanları gibi kalabalık ortamlarda anafilaktik şok geçiren kişiler erken fark edilir ve en kısa sürede adrenalin uygulanırsa birçok kişinin hayatı kurtulabilir. Adrenalinin erken uygulanması oldukça önemlidir. Hastalar hastaneye başvurmadan önce otoenjektör mutlaka uygulamalıdır. Otoenjektör uygulaması sonrası mutlaka acile başvurmalıdırlar.