Güncelleme Tarihi:
Bel ağrısının tüm ülkelerde toplumların genelini ilgilendiren, toplumlarda iş görmezliğe ve sağlık hizmetlerinin sık olarak kullanılmasına neden olan önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan Fizyoterapist Çağıl Ertürk, “Günümüzde bel fıtığı belirtileri diğer bel problemleri ile karıştırılarak hasta tanı ve tedavi parametrelerinde karışıklığa sebep oluyor” ifadelerini kullandı.
Bel fıtığı ile ilgili olarak doğru bilinen yanlışların olduğunu söyleyen Çağıl Ertürk, “Diskler üstte ve altta komşuluğu olan omurlara sıkıca tutunmuştur ve basit günlük yaşam aktiviteleri sırasında kolayca kayıp yer değiştirme gibi bir durum söz konusu değildir. Sanılanın aksine bel fıtığı sadece ağır kaldırmak ya da yanlış pozisyonda oturmak gibi mekanik problemlere dayandırılamaz. Kimi hastalar sadece kuvvetli bir şekilde öksürdüğü ya da hapşırdığı için bel fıtığı olduğunu ve bunun tek sebebinin yanlış postüral duruş ve yapılan aktivitelerden kaynaklandığını söyler. Bu tarz aktiviteler tabiri caizse ‘bardağı taşıran son damla’dır. O aşamaya gelene kadar diskin kollajen yapısı biyokimyasal açıdan çoktan dejenerasyona uğramış ve esnekliğini kaybetmiştir” diye konuştu.
Bel fıtığının çekirdekten itibaren taşması ve ilerlemesi için mutlaka iltihap-ödem ile karakterize bir durum olması gerektiğini dile getiren Fizyoterapist Çağıl Ertürk, “Tedavi buna yönelik yapılmalıdır. Kişiyi bütünüyle değerlendirerek inflamasyonu oluşturan etmenler tespit edilmez ise tek diskte meydana gelen fıtıklaşma cerrahi ya da başka yöntemlerle tedavi edilse bile ilerleyen zamanlarda sorun diğer diskler için de baş gösterebilir” dedi.
“Günümüzde bel fıtığı belirtileri diğer bel problemleri ile karıştırılarak hasta tanı ve tedavi parametrelerinde karışıklığa sebep olmaktadır” diyen Çağıl Ertürk, belde meydana gelen her ağrının sebebinin bel fıtığına dayandırılmamalıdır diye konuştu.
Her ağrının bel fıtığı olmadığını dile getiren Ertürk, sözlerine şöyle devam etti:
“Çekilen MR görüntülerinde gözlenen fıtık bulgusunu fizik muayene ile test ettiğimizde belirtilerin birbirini doğrulamadığı durumlarla karşılaşmaktayız. Fıtık değerlendirme başlıklarına bakıldığında öncelikli olarak ağrıyı değil, bacağa yayılan his kaybını ve kuvvet kaybını değerlendiririz. Bu sebepten dolayı belde oluşan her ağrının sebebi bel fıtığı değildir. Hastanın belinde MR raporuyla tespit edilen fıtığın derecesi cerrahi endikasyonu oluşturmadığı durumlarda bile hastayı bunun aksine ikna etmek oldukça zor olabilmektedir ve kişide düşen yaşam kalitesi sebebiyle ameliyat olduğunda tamamen kurtulacağına dair yanlış inanç oluşmaktadır. Bel fıtığının cerrahi endikasyonu taşıması için kişide duyu kaybı ile birlikte bacakta karıncalanma, bacak kaslarının kuvvetinde azalma olmasını bekleriz. Bunun tam tersi durumlar da söz konusudur elbette. Kişinin bel fıtığı çok ilerlemiş ve cerrahiyi erteliyor olabilir. Böyle bir durumda da ilerleyen aşamalarda aynı sinir seviyesinden etkilenerek idrar-gaita kaçırma, cinsel disfonksiyon gibi durumlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Günümüzde bel fıtığı cerrahi yöntemleri oldukça gelişmiştir ve önemli olan hastayı doğru değerlendirip doğru tanı yöntemleriyle doğru tedaviye yönlendirmektir.”
Fizyoterapi kliniklerinde cerrahi gerektirmeyen durumlarda manuel tedavi yöntemlerinden yararlanıldığını belirten Çağıl Ertürk, “Manuel tedavi yöntemleri arasında elle fizyoterapistin uyguladığı yöntemler ilk sırada yer alır. El ile kişinin bel çevresi spazma girmiş dokularını gevşetmek, omurları arasındaki mesafeyi kişiyi zorlamadan yumuşak dokunuşlarla açmak öncelikli olarak yer alır” dedi.
Bel fıtığı olmamak için kişinin üzerine düşen ve günlük yaşamda uyması gereken basit ama etkili yöntemlerin mevcut olduğunu belirten Fizyoterapist Çağıl Ertürk, “Rahat ayakkabı giymek kişinin topuktan itibaren yukarıya doğru bütün bel biyomekaniğini etkiler ve bel sağlığını olumlu yönden etkileyerek kişiyi bel fıtığından korumuş olur. Otururken dizler kalça seviyesinden daha yukarıda olmalıdır ki bele binen yük miktarı azalmış olsun. Dizler bel seviyesinden aşağıda olursa bele binen stres artar ve bel bunu bir süre sonra tolere edemez ve yapısında değişikliğe gider. Yanlış pozisyonda oturarak uzun saatler çalışmak zorunda olan kişileri düşündüğümüzde bele binen yükü tahmin etmek hiç de zor değildir” diye konuştu.
Fazla kilolardan da kurtulmak gerektiğine vurgu yapan Fizyoterapist Çağıl Ertürk, “Unutmayın her aldığınız kilo bele binen yükü artırmakta ve yaşam kalitenizi oldukça düşürmektedir. Ve sporu hayatımızdan asla eksik etmemeliyiz. Kas yapımız ne kadar esnek ve kuvvetli olursa çevreden ya da kendi bedenimizden kaynaklı oluşan stresleri o kadar rahat karşılar ve kolay uyum sağlar. Fizyoterapistinizin gösterdiği sizin ihtiyacınız olan ve vücut yapınıza uygun egzersizleri her gün yapmayı alışkanlık ve hatta yaşam felsefeniz haline getirin” dedi.
DHA