Güncelleme Tarihi:
Evliliklerde sorunların sıkça yaşandığı yıllar farklılıklar gösterse de kritik zamanlar dört grupta toplanabilir:
• Evliliğin ilk iki yılı
• Hamilelik ve doğumu takip eden iki yıl
• Çocuğun okul öncesi ve ilkokula başladığı yıllar
• Çocuğun ergenliğe geçtiği ve evden ayrıldığı yıllar
Evliliğin ilk iki-üç yılında kişilerin evlilik öncesine ait alışkanlıklarını ve ilişkilerini yeniden gözden geçirmeleri, değiştirebilmeleri, düzenlemeleri ve bu düzenlemeler üzerinde karşılıklı fikir birliğine varmaları beklenir. Örneğin sosyal yaşantı, aile ve arkadaşlarla ilişkiler, cinsel yaşantı, maddi konular, iş yaşantısı, ev işleri, evin düzeni, rol paylaşımı, iş bölümü, vs. gibi düzenlemelerin yapıldığı dönemlerde eşler arasında pek çok tartışma, sıkıntı ve soruna rastlanır.
Evliliği takip eden yıllarında bir başka problem alanı da, çocuk sahibi olmaya dair düşüncelerle başlar. Bu noktada bazı çiftler ilişkilerinde sorunlar olduğu için çocuk sahibi olmamaya ya da ayrılmaya karar verir. Nitekim ülkemizde boşanma oranları özellikle evliliğin ilk beş yılında ve çocuksuz çiftlerde artmaktadır. Bununla birlikte maalesef bazı çiftler, evlilikte yaşadığı sorunların çözülebilmesi amacıyla çocuk sahibi olma kararı alır. Bu durum; çoğunlukla hem çiftin, hem de çocukların sağlığı açısından çok yanlış bir karardır.
Doğumu takip eden ilk iki yıl; ev yaşantısında, evlilik ve eşlerin aileleriyle ilişkisinde zorunlu düzenlemeleri ve değişimleri gerektirir. Dolayısıyla evliliğin ilk üç yılında gözlenen problemleri başarıyla çözmüş çiftler dahi, hamilelik ve doğumla birlikte ilişkilerinde sorun yaşayabilecekleri yeni durumlarla karşılaşabilir.
Çocukların okul öncesi yaşlarında bir yandan evlilik ilişkisinin korunması ve beslenmesi gerekirken, diğer yandan iş ve ev yaşantısının çocuğun gelişimini destekleyecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekir. İkinci çocuk kararı genellikle bu yıllarda verilir. Okul yıllarının başlangıcında çocukların sorunları da, talepleri de çeşitlilik göstermeye başlar. Bütün bunlar ev, iş, evlilik ve sosyal yaşantının bir kez daha düzenlenmesi ihtiyacını ve çeşitli sorunları beraberinde getirebilir.
Çocuklar ergenliğe girdiklerinde, bir yandan kendileri hızlı bir değişim içine girerken, diğer yandan aile hayatı içinde zorunlu bir değişimi talep eder. Stresli bir dönem geçiren ergen, aile içinde de stresli anlar yaşanmasına neden olur. Bu da çoğunlukla karı-kocanın ilişkisinde belirli oranda strese yol açar.
Çocukların gelişimi ve büyümesi esnasında karı-kocanın hayatı çocuklar için ve çocuklara göre planlanır ve hayat sürekli bir koşuşturmaca içinde akar. Çocukların okumak, evlenmek veya kendi başına yaşamak amacıyla evden ayrılmasıyla birlikte eşler yeniden baş başa kalır. Bu noktada yeni bir evlilik başlar. Farklı bir yerden başlayamayan ve yeniden yapılanmayla devam edemeyen çiftler, çözümü fazlaca tartışmakta veya boşanmakta bulabilir. Evliliğin ilk üç-beş yılı içinde gerçekleşenlerden sonra, dünyadaki boşanma oranları da en sık olarak çocukların evden ayrılma yıllarına denk düşer.