Güncelleme Tarihi:
“Özgüveni ve özsaygısı yüksek çocuklar daha mutlu olur ve başarılı olma şansını yakalar. Farklı ortamlarda başka başka insanlar gibi davranmazlar” diyen Uzman Psikolog Burçin Demirkan Baytar, çocuğun gelişimi ile onu yetiştiren anne-babanın tutumları arasında ciddi bir ilişki olduğunu belirterek, anne karnında çocukların gelişiminin annenin duygulanımlarından etkilendiğini; doğumdan itibaren çocuğun anne-babası ile arasındaki ilişkilerin bedensel, sosyal, duygusal, bilişsel ve dilsel gelişimini etkilediğini, tüm bu gelişim süreçlerinin de çocuğun davranışlarını belirlediğini söylüyor.
Uzm. Psk. Baytar, “Aslında çocuklar her ortamda sınırları çok iyi bilir. Örneğin, okulda kuralların kendilerine göre değişmeyeceğini bilirler. Ama bazen evde anne-babalar tutum birliği sağlamakta zorlanabilir. Bu durum çocuğun kuralları kendi istediği yöne çekebilmesi için bir fırsattır” diyor.
Bilirsiniz, bazı çocuklar eve misafir gelince daha önce hiç davranmadığı şekilde davranır. Baytar, “Türk kültüründe, anne-babalar çocuğun istediğini almak için ağladığı durumlarda sınır koyması gerektiğini bilse bile, misafir geldiğinde, misafirin huzursuz olmaması gerektiğini düşündüğü için ikilemde kalır ve çocuğun istediğini yapmak zorunda hisseder. Sakin bir çocuk misafir geldiğinde durumu fırsata çevirip yaramaz bir çocuk haline dönüşebilir. Bu durumda, artık anne-babasının kuralları delinmiş olur. Bir de gelenler büyükanne-büyükbaba gibi birinci derece yakınlar ise işler daha da karışabilir. Çekirdek ailenin düzeni tamamen ortadan kalkabilir. Büyükler torunlarını mutlu etmenin heyecanı içindeyken aslında torunlarına zarar verdiklerinin farkında değillerdir” diyor ve ekliyor: “Çocuklar büyükanne ve büyükbaba gittikten sonra da sınırları zorlayarak istediklerini yaptırmaya çalışabilirler. Bu durum ilerleyen zamanlarda anne-babayı zor günlerin beklediğinin de işaretidir. Çocuklar daha da ileri gidip (tüm istediklerini yaptırabildikleri için) yakınlarını anne-babalarına tercih edebilirler.”
Evde onu sürekli toplayan ve ona sürekli hizmet eden yetişkinler olunca çocuk dağıtmakta mahsur görmüyor. Çünkü nasıl olsa birilerinin toplayacağını biliyor. Ancak dışarıdayken evde olduğu gibi korunmacı bir tutum sergilenmediğinde çocuk bocalıyor.
“Okulda söz hakkı olan ve kendini gerçekleştirme imkanı bulan çocuk evde yalnız kalıyorsa yaramaz ve agresif bir çocuğa dönüşebilir. Çocuklar anne-babası ile düzenli olarak oyun oynamak ister. Oyun, çocuğun duygusal gıdasıdır” diyen Baytar, “Tüm insanlar gibi çocuklar da övülmeyi sever. Çocuk övgü almak için dışarıda mükemmel çocuk olmaya çalışabilir. Böyle olunca mutsuz olduğu ve dile getiremediği taraflarını en sevdiği insanlara yansıtır. Çocukların duygularını ertelemeden uygun bir dille ifade edebilmeyi öğrenmesi, sosyal ve duygusal gelişimleri için gerekli. Onlara (oldukları halleriyle) değerli olduklarını hissettirmek de anne-babaların işi” diyor.
Özsaygısı ve özgüveni gelişmiş çocukların daha az maskesi ve öfkesi olduğunu söyleyen Baytar, anne-baba tutumları ile çocukların benlik algısının gelişimi arasında çok önemli bir ilişki olduğunu; değişik yaş gruplarından çocuklar arasında yapılan araştırmaların da, demokratik tutum sergileyen ailelerin çocuklarının diğer anne-baba tutumlarına maruz kalan çocuklara göre çok daha özgüvenli olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Baytar, “Özellikle 0-2 yaş arasında çocuklar çevresi ile bağ kurma ve sevgiyi algılama potansiyeli ile ilgili temel duyguları ve şemaları oluşturur. Hayat boyu çevresine yansıtacağı bu duygular sevgi ve güven dolu bir aile ortamından alınır. Çocuklarda özgüven 5-6 yaşlarına kadar kesinlik kazanmaya başlar. Sonraki yaşlarda da gelişmeye devam eder. Bu süreçte çevresindeki yetişkinlerle arasındaki ilişkiden etkilenir. Bu yetişkinler büyükanne, büyükbaba, bakıcı, teyze, hala, dayı, amca, öğretmen olabilir. Ama en önemli ilişki anne-babası ile kurduğu ilişkidir. Bu ilişkiler çocuğun kişiliğinin adım adım şekillenmesini sağlar” diyor.
Kendilerinden ne beklendiğini bilmeyen çocukların çaresiz hisseceğini söyleyen Baytar, aile içinde sınırların olmamasının dışarıda çocuğu uyum problemlerine sürükleyebileceğini ya da dışarıda sessiz, evde hırçın bir çocukla başbaşa kalınabileceğini söylüyor. Çocuğun uyum zorluğuna neden olan birçok davranışın öncelikli olarak anne-babasıyla olan ilişkisinden kaynaklandığını da sözlerine ekliyor.
Evde onu sürekli toplayan ve ona sürekli hizmet eden yetişkinler olunca çocuk dağıtmakta mahsur görmüyor. Çünkü nasıl olsa birilerinin toplayacağını biliyor. Ancak dışarıdayken evde olduğu gibi korunmacı bir tutum sergilenmediğinde çocuk bocalıyor ve duygusal anlamda bununla baş etmekte zorlanıyor. Kendini çaresiz hisseden ve mutsuz olan çocuklar, en sevdiklerine yani ailesine gerçek duygularını gösteriyor. Böylece evde başka dışarıda başka bir çocuk oluveriyor.
Çocuk Psikoloğu Ergin Kepenek de çocuğun evde farklı dışarıda farklı davranışlar sergilemesinin çoğunlukla özgüven eksikliğinden kaynaklandığını söylüyor. Kepenek, “Bildiği, güven duyduğu ortamlarda, yani genellikle evde rahat, kendini ifade edebilen çocuklar, dışarıda; farklı bir ortamda; içe dönük, duygusal, ebeveyne bağımlı ve agresif davranışlar sergileyebiliyor” diyor. Kepenek bu durumu şöyle açıklıyor: “3-4 yaşından itibaren çocuk artık kendini davranışsal ve sözel olarak ifade edebilen, bağımsız bir birey olmaya başlar. Özgüven eksikliği yaşayan çocuklar ise farklı bir ortama girdiklerinde kendilerinden beklenmeyen davranışlar sergileyebilirler. Ebeveynlerin genellikle; ‘Evde konuşkan, girişken, asi, inatçı, isteklerini yaptırmak için bizi zorlayan çocuğumuz; dışarıda sessiz, bizden ayrılmayan, konuşmayan bir çocuğa dönüşüyor’ diye ifade ettikleri bu durum özellikle okulda; kendini ifade etmekte diğer çocuklarla etkileşime girmekte zorlanan çocuklarda görülür ve onlara duygusal sorunlar yaşatır. Ebeveynle bulunduğu ortamlarda ise (misafirlikte, sokakta, parkta) ebeveynin teşvikiyle ortama uyum sağlamaya çalışırlar.”
Kepenek, “Dışarıda uslu çocuk, düzenli çocuk, ebeveynin sözünden çıkmayan çocuktur. Ancak bu çocuklar uyum sorunları nedeniyle zaman zaman zarar verme davranışları da gösterebilir. Kendileriyle iletişim kurmaya çalışan akranları ya da farklı kişilere karşı agresif davranışlar sergileyebilir, krizler geçirebilir, ortamdan uzaklaşmak isteyebilirler” diyor ve ekliyor, “Evde farklı dışarıda farklı davranış gösteren çocukların bu davranışlarına sebep olan özgüven eksikliğinin; yaşam koşulları, ebeveyn tutumları (iyi niyetli hatalar), çocuğun duygusal gelişimi gibi birçok sebebi olabilir. Yani bunu tek bir nedene bağlamaya çalışmak doğru değil” diyor. Ebeveynlerin hatalı tutumlarına da değinen Kepenek, bu tip anne-babaların; eleştiren, sert, kuralcı, çocuğu sürekli uyaran, karşılaştırma yapan, suçlayan, başarısızlığını anlayan ya da çözüm üreten değil; kızan, başarılı olduğunda ödüllendirmeyen, ‘bunu zaten yapması gerekiyor’ diyen, bireysel farklılıkların olabileceğini kabul etmeyen, çocuğun kapasitesi üzerinde beklentileri olan ebeveynler olduklarını söylüyor. Kepenek, çocuğun farklı ortamlarda farklı davranması günlük yaşamını etkiliyorsa, duygusal ve uyum sorunları yaratıyorsa; dışarıda, uyumunu ve başarısını etkiliyorsa uzman desteği alınmasını öneriyor.
Çocuğunuz farklı ortamlarda çok farklı tutumlar sergiliyorsa, öncelikle ilişkilerinizi gözden geçirmenizin yararlı olacağını söyleyen Uzman Psikolog Burçin Demirkan Baytar, ailelere şu önerilerde bulunuyor: “Çocuğunuzun özgüveni ve duygularının bir uzman eşliğinde çalışılması yararlı olur. Çocuk yaşadığı bir olaydan etkilenmiş olabilir. Ruhsal olarak duygular bir bütünlük içerir. Kaygılar, korkular, duygusal ihtiyaçlar, doğru şekilde karşılanmazsa, bir yerde maskelense bile başka yerde negatif bir şekilde ortaya çıkar. Aileler de çocukları ile ilgili tutumları konusunda bir danışmana başvurabilir. Eğer çocuğunuz evde dışa dönük olmasına karşın dışarıda içine kapanıyorsa mükemmeliyetçi bir yapısı olabilir. Bu da çalışılması gereken bir durumdur.”
Kaynak: Bebeğimle Elele