“Eşim, ömrümü uzatıyor”

Güncelleme Tarihi:

“Eşim, ömrümü uzatıyor”
Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2012 00:10

Biz sorduk, Mesut Yar cevapladı.

Haberin Devamı

Televizyon keyfinize keyif katan medya adamı Mesut Yar’ın enerjisinin ve televizyon programındaki bitmek bilmeyen eğlencenin sırrını sizler için öğrendik. İşte kamera arkasındaki Mesut Yar!

CNN Türk’te yayınlanan "Burada Laf Çok" adlı programınızda yaşanan keyifli anlar sürekli medyada konuşuluyor. Tempoyu her zaman yüksek tutmayı nasıl başarıyorsunuz?

Burada Laf Çok, geçtiğimiz yıla kadar benzeri yapılmamış bir "sohbet" formatı. Açıkçası kolektif bir şekilde doğdu. Soru soran değil, ara sıra lafa giren adam olarak konumladık kendimizi. Dolayısıyla tempo konukların da kattığı bir enerjiyle çıkıyor ortaya. Ben hızı yakaladıktan sonra bırakmam bir daha. Bu yıl ekranda çok taklidimiz türedi ama genel sorunları kolektif bir tempo ve enerjinin yakalanamıyor oluşu sanırım.

Programınızda yaşanan en unutamadığınız olay hangisi?

Vallahi sosyal medyaya bir hayli malzeme çıkarıyoruz. Ben hala Ziya Şengül ağabeyimizin anlattığı "Temel fıkrasını" anlamaya çalışıyorum (gülüyor).

Fıkrayı kaçıranlar, izlemek için tıklayın!

[video=hurriyetaile_video/ziyasengunfikra.flv]

Kamera karşısında kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Mizahi yönünüz epey kuvvetli, dizi sektörüne de hakimsiniz, dizilerden teklif gelmiyor mu?

Kamera çok alışkın olduğum bir şey. 1994'ten beri kesintisiz neredeyse her gün ekrandayım. Ama neredeyse her gün mizahtan ödün vermeyerek ekranda olma gerçeğini de eklemek lazım. Bunu bir başka hatta kullanmak aklıma geldi. Çeşitli gösteri ve stand-up çalışmalarım var ve sergiliyorum zaten. Dizi meselesine gelince, teklif var ama bende ısrar yok (gülüyor).

Beğenerek izlediğiniz dizi var mı?

Birinci sıraya Behzat Ç., ikiye İşler Güçler, üçe de Leyla ile Mecnun'u koyarım. Süper Baba'nın da tüm tekrarlarını izliyorum internet üzerinden.

Dizilerle ilgili eleştirilerde bulunurken oyuncu bir arkadaşınızla sıkıntı yaşadığınız oldu mu hiç?

Çok küsenler oldu. Bunu kafaya takarsam eleştirebileceğim mecrayı bir hayli sınırlamış olurum. Ben profesyonel ilişkilerle gerçek arkadaşlık ilişkilerinin bir terazisi olarak görüyorum yaptığım eleştirileri. Bu dengeyi bozanlar zaten çıkar arkadaşı oluyor benim için. Kaybetmenin hiç önemi yok bu durumda da.

Programınız ve Posta Gazetesi'ndeki köşeniz dışında neler yapıyorsunuz?

Belgesel ve edebiyatla ilgileniyorum. İkisinde de aktif bir üretici olma gayreti içindeyim. Her yıl çıkardığım bir Deniz'in Günlüğü isimli belgesel kitabım, ayda bir yayınlanan Taş Gaste isimli bir belgeselim. Bir de TRT ekranında önümüzdeki ay yayınlanmaya başlayacak fantastik bir tarih anlatısı olan yeni bir belgeselim var.

Gazeteci-televizyoncu olmanın avantajları ve dezavantajları neler? Çocuğunuza bu mesleği tavsiye eder misiniz?

Bir sürü avantajı vardı ama eskiden. Şimdi daha çok düşman biriktiriyorsunuz. Zaten gazetecilik yapmıyorum artık. Yaptığıma gazetecilik demek, meslek büyüklerine saygısızlık olur çünkü. Oğlum ise aşçı olmak istedi, eğitimini gördü ama şimdi TV mutfağında çalışıyor.

“DOKUNMAK GEREK HOCAM”

Sosyal paylaşım siteleriyle ne kadar ilgilisiniz? Artık işe alımlarda bile ne kadar aktif olunduğu soruluyor, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Elbette bir hacmim var. Ama işe alırken ve iş yaparken sosyal paylaşım sitelerinden zerre kadar yararlanmam. İnsanların aktif yüzlerinin çok daha heyecan verici olduğunu düşünüyorum. Klavyeye gelince sallayan çok bizim ülkede. Gerçeğin karşısında nasıl durduğu, manzarası önemli. Dokunmak gerek hocam...

Sizce yazılı basın kaybolup tamamen internet yayıncılığı çağı başlayacak mı?

Olabilir. Ama topyekûn bir yok oluştan bahsedemeyiz. Yazı tüm zamanları hatta tarih kavramını aydınlatan bir şey. Yerini uzayda yolculuk yapan haber ve harflere bırakacağını çok düşünmüyorum. Nostalji objesi olamaz gazeteler.

"HEDEFİ TUTTURDUM BU KEZ"

Biraz da evliliğinizden bahsedelim. Sürpriz bir şekilde evlendiniz, nasıl evlenme teklifinde bulundunuz?

Hızlı, kahve içerken ve kahvenin hemen ardından 2 saat içinde evlenerek. Üç yıllık kaliteli ve bilge bir beraberliğin gelebileceği son noktaydı. Hedefi tutturdum bu kez. “Maşallah” diyelim.

Yoğun bir iş temponuz var. Eşiniz de çalışıyor mu, ev düzeniniz nasıldır?

Eşim bir iş kadını. Bir patron. Ama evde gerçek bir ev kadını olabiliyor. Onun bu arı gibi çalışkan, bukalemun gibi değişken, çita gibi atik hallerine bayılıyorum. Ömrümü uzatıyor. Tabii karşılıklı bir refleks bütünü evlilik. Benim de sıfatlarım vardır onun gözünde.

Eşinize ev işlerinde ne kadar yardımcısınız, iş bölümü var mı aranızda?

Hayat müşterek, adalet her evliliğe gereklidir. Her şeye daha doğrusu!

Nasıl kilo verdiğiniz zayıfladığınız günden beri konuşuluyor. Sizin adınızı kullanarak sahte zayıflama hapı satanlara karşı dava açtınız, süreç ne durumda acaba?

Sanal alemde davalar çok yavaş ilerliyor. Ama önemli bir kısmını ortadan kaldırttım. Yine de insanların cehaleti ve kolaycılığı yüzünden sağlığıyla oynayan bir sürü düzenbaz var. Adaletin kılıcı onların da tepesine inecek sanırım. Hapla falan değil, acı biberin desteğini kullanarak bir zayıflama sürecinden geçtim. Şimdi süreç kalıcı oldu. Yiyorum, acıyorum (gülüyor).

Sağlığınız dışında kilo vermenin ne gibi artıları oldu hayatınızda?

Öz güven ne demek bilir misiniz? İradenin çalışıyor olduğunu görmek ve kararlarını daha sağlam alabilmek. İşte bunların hepsi, bir kişisel gelişim maratonundan çıktığımda edindiğim bilgiler ve yetenekler oldu.

Bu yoğun tempoda çalışırken düzenli beslenmeyi nasıl başarıyorsunuz?

Zamanını planlayan herkes, dilediği lükste yaşar. Tempo, gereksinimlerimi frenleyecek hale geldiğinde vites küçültürüm. Önceliklerimden asla vazgeçmem.

Sürekli siz röportaj yaparken sizinle yapılması nasıl bir duygu?

Hoş, insanın konuştukça konuşası geliyor. Bir nevi rövanş duygusu gibi. Sağ olun...

Mesut Yar’a bu samimi röportaj için çok teşekkür ediyoruz.

Röportaj: Nilay Uzun 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!