Güncelleme Tarihi:
Normal vücut hücreleri belli bir düzen içerisinde büyüyüp, çoğalıyor ve ölüyor. Kanser; genetik hasarlanma sonucu hücrelerin kontrolsüz veya anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalması ile ortaya çıkıyor. Genetik yapıda (DNA'da) her gün yaklaşık 10.000 değişiklik olmasına rağmen bağışıklık sistemi, her milisaniye vücudumuzu tarıyor ve genetik hasara uğramış hücreleri yok ediyor. Ancak değişime uğrayan hücrelerin çok küçük bir kısmı bile kansere neden olabiliyor. Genellikle sebebi açıklanamayan kilo kaybı, iştahsızlık, ateş, deri bulguları ve ağrı gibi şikayetlerle ortaya çıkan kanser; bulunduğu yere göre de farklı bulgular gösterebiliyor.
Genlerdeki değişim, yaşam tarzı ve çevresel faktörler; kanserin oluşum riskini belirliyor. Radyasyon, sigara, alkol, sağlıksız beslenme, fiziksel aktivitenin azlığı ve güneş ışınları dünya genelinde ana risk faktörleri arasında sayılıyor. Araştırmalar, 2012 yılında dünyada toplam 14,1 milyon yeni kanser vakasının bulunduğunu gösteriyor. Dünyada en çok tanı konulan kanserler ararsında ilk sırada akciğer kanseri (yüzde 13) geliyor ve onu sırasıyla meme (yüzde 11,9) ve kolon kanseri (yüzde 9,7) izliyor. Tüm kanserlerin yüzde 3 ila 10’unda genetik faktörlerin ön plana çıktığını belirten Aslan, BRCA1 ve 2 gen mutasyonu pozitif olanların yüzde 75’inde meme ve yumurtalık kanseri riskinin bulunduğuna dikkat çekiyor.
Sigaranın başta akciğer, gırtlak ve ağız boşluğu kanserleri olmak üzere tüm organlarda kansere neden olabiliyor. Sigara aynı zamanda kadınlarda 14,5 yıl, erkeklerde ise 13,2 yıl ömrün kısalmasına neden oluyor. Pasif içicilerin de risk altında olduğunu unutmamak gerekiyor. Sağlıklı beslenme ve kilo ile kanser arasında bir ilişki bulunduğunu belirten Aslan, “Kanserden korunmak için az yağlı besinler tüketmeye ve şekeri azaltmaya özen göstermek gerekiyor. Vücut kitle endeksinin 25’ten düşük olmasına dikkat etmekte fayda var. Bol sebze ve meyve tüketmeli, düzenli egzersiz ile vücut ağırlığını korumaya çalışmak da oldukça önemli. Ayrıca vücut ağırlığındaki artış, hormonal değişimlere neden oluyor. Özellikle östrojen ve insülin hormonu artışı, tümör büyümesini destekliyor.” diyor. Vücutta yeni oluşan benler ya da yıllardır var olan bir bende şekil, boyut veya renk değişikliğinin görülmesi cilt kanserini akla getirebiliyor. Ciltte DNA hasarını oluşturan güneş ışınları ve solaryumdan kaçınmak gerekiyor.
Ayrıca vücutta ele gelen kitleler, şişlikler, deri değişiklikleri, iyileşmeyen yaralar, bağırsak ve idrar alışkanlıklarındaki değişiklik, anormal kanamalar, akıntılar, yutma güçlüğü, açıklanmayan kilo kaybı, ateş, halsizlik, ağrı, ağızda ve bademcikler üzerinde beyaz plaklar kanserin habercisi olabiliyor. Bu nedenle düzenli sağlık kontrollerini ihmal etmemek gerekiyor.