Güncelleme Tarihi:
Ergenlikte ortaya çıkan biyokimyasal değişimlerin en önemli etkilerinden biri cinsel dürtülerdeki ve duygulardaki artıştır. Birçok ergen için yeni keşfedilen bu duygular ve dürtüler şaşkınlık ve kaygıya sebep olabilir. Cinsellik sadece cinsel ilişki demek değildir; “cinsellik, bir kültürün ahlaki ve dinsel inançlarıyla, çocuk yetiştirme uygulamalarıyla” yakından ilişkili olan eril veya dişil oluşun keşfidir. Peki, bu dönemde gençlerin sağlıklı bir cinsel gelişim yaşamaları için aileler onlara nasıl yardımcı olabilir? Psikolog Ezgi Başaran anlatıyor.
Bir insanın cinselliği anne babalarından, yaşıtlarından, basın ve televizyondan, kültürel beklentilerden etkilenir. Cinsel dürtüleri ön planda olan ergen, cinselliği tanıma konusunda esnektir. Ama anne babaların cinselliğe bakışı çocukları için yeterli ölçüde esniyor mu? Ebeveynlerin kalıp yargılarının ve sınırların zaman zaman gençleri olumsuz etkilediğini de söyleyebiliriz.
Halen birçok ailede cinsellik konuşulmuyor ve bir tabu olarak kabul ediliyor. Televizyonda yayınlanan öpüşme sahnelerinde dahi hızla kanal değiştiriliyor. Sevgili olmak kız çocukları için ebeveynler tarafindan ayıp kabul ediliyor, tepki gösteriliyor. Ebeveynlerin bu panik hali ve kapalılığı sadece cinsel kimliği, kadın ve erkek olmayı keşfetmek isteyen ergenin cinselliğe olan merakını arttırıyor. Bu konuda bilgi sahibi olmak tek başlarına öğrenmeleri gereken bir süreç haline geliyor. Bu tek başınalık; arkadaş ortamlarında kim daha bilgili konusunda bir rekabete sebep oluyor. Böylece ergen yanlış yaşantılara ve deneyimlere karşı daha savunmasız, hatalara daha açik hale gelebiliyorlar. Masum bir arayış, bazen ailelerin katı tutumu sebebiyle yasak olanı cezbedici kılarak hazır olunmayan cinsel ilişkiyi beraberinde getiriyor.
Cinsellik eğitimi çok küçük yaşlardan itibaren verilmeye başlanmalıdır. Ailenin istenmeyen yaşantılar konusunda çocuğunu bilgilendirmesi gerekir. Ülkemizde çocuklar ve ergenler tacize uğrama konusunda da savunmasızdırlar. Tacize uğramış çocuk zaten yoğun suçluluk duygusu yaşar, isteği dışında gelişen bu durumun ne kadarını aile ile paylaşması gerektiğini bilemez ve korkar. Cinsellik içeren temaların konuşulmadığı bir aile ortamda tacize uğradığını paylaşmak neredeyse imkansızdır.
Her yaş için uygun bir dille ve yeteri kadar verilen cinsellik eğitimi bedenini tanıma, dişi ve erkek olmanın farklarını kavramasını sağlar. Olumlu beden imgesine sahip ergen olumlu kişilik özellikleri geliştirir. Bu da zamanında ve sağlıklı bir cinsel gelişimi beraberinde getirecektir.
Kadın ve erkek olmak nasıl ki doğal olgular ise sevmek, aşık olmak, flört etmek, öpüşmek ve birbirine dokunmak da öyledir. Mastürbasyon ergen cinsel gelişiminin bir parçasıdır. Birçok ebeveyn halen cinsellikle ilgili sorulara cevap vermekten kaçınmakta, sorular karşısında utanmakta veya nasıl cevap vereceklerini bilmedikleri için panik olmaktadır. Ebeveynlerin paniği, cinselliğin yasak bir şey olduğu düşüncesi ile gençlerin zihinlerinde daha cazip, merak uyandıran, keşfe açık bir hale gelmektedir. Ergenlik yasakları delme dönemi olarak nitelendiren ve birey olmaya çalışan çocuğunuzun deneyimler ile öğrenmeye çabaladığı bir dönemdir.
Doğal olanı doğal karşılama eğiliminde olmak, çocuğunuzun yanlış yaşantıları daha kolay fark etmesini sağlar. Bilgi sahibi olduğu konuyu deneyimleyerek öğrenmek yerine, yeterli duygusal olgunluğa erişip erişmediğini, yani hazır olup olmadığını sorgulamaya başlayacaktır.
Cinsel kimlik arayışı ayıp veya günah değil, çocuğunuz sağlıklı olduğunu gösteren bir gelişim sürecidir. Bunun “yasak olan”dan çıkıp “doğal olan, meşrulaşan gelişimsel süreç” olarak kabul edilmesi yanlış deneyimi de engellemiş olacaktır.
İleride gençlerin cinselliği daha kontrollü yaşamaları için cinsellikle ilgili her türlü konu aile içinde konuşulmalıdır.
Çocuklarınızın yanında el ele tutuşmak ve öpüşmekten çekinmeyin!
Psikolog/ Psikodramatist Ezgi Başaran