Güncelleme Tarihi:
Açelya: Fundagillerden çok renkli çiçekler açan bitki.
Afra: Ayın on üçüncü gecesi, beyaz toprak.
Akşın: Beyaz, beyazımsı.
Akasya: Güzel kokulu bir süs bitkisi.
Ala: Ela, karışık renkli, alaca.
Aleyna: Esenlik ve güzelliklere sahip, esenlik içinde olan.
Alya: Yüksek yer, yükseklik, gök.
Almira: Ay tutulması sırasında ayın çevresinde görünen kızıllık.
Asena: Dişi kurt, güzel kız.
Asya: Dünyanın en büyük kıtası.
Aşkım: Sevdiğim, sevgilim.
Aşkın: Aşmış, ileri.
Ayben: Yüzünde benleri olan güzel.
Bade: Aşk, kutsal sevgi.
Bahar: Yazla kış arasında olan mevsim. Güzellik, gençlik çağı.
Bediz: Resim, tasvir, süs.
Begüm: Hanım, kadın hükümdar.
Belen: Bel, geçit; iki dağ arasından geçen yol.
Belfü: Kar tanesi.
Beliz: İşaret, iz.
Benan: Parmak ile gösterilen.
Beria: Olgunluk ve güzelliğiyle üstün olan sevgili.
Beren: Güçlü, kuvvetli, akıllı.
Berin, Berrin: En yüksek, en ulu anlamında.
Beste: Müzik parçasını oluşturan ezgilerin tümü.
Beyza: Çok beyaz, lekesiz.
Bihter: Daha iyi, en iyi.
Birsu: "Bir içim su" denilebilecek kadar güzel olan.
Buse: Öpücük.
Bengi: Sonsuz.
Çağda: Yeni bir çağa adım atılmış. Yaradılış.
Çiçek: Bir bitkinin değişik renklerle bezenmiş kokulu bölümü.
Çiğdem: Akdeniz çevresinde yetişen çok renkli kır bitkisi.
Çise: Hafif yağan yağmur.
Çisil: İnce ince yağan yağmur.
Damla: Çok küçük miktarda su.
Defne: Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki.
Deniz: Yeryüzünün çoğunu örten engin su.
Deren: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren.
Derin: Sığ olmayan.
Derya: Büyük deniz anlamında.
Devin: Hareket, kımıldanış.
Didar: Güzel yüz.
Dide: Göz, göz bebeği.
Dila: Gönlümü çalan.
Dilay: Gönle ışık saçan, ay kadar güzel.
Dilde: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan kimse.
Doğa: Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; tabiat.
Doğu: Güneşin doğduğu ana yön.
Dolunay: Ayın tam yuvarlak olduğu an.
Dora: Doruk, zirve.
Ece: Kraliçe. Güzel kız, kadın.
Ecem: Kraliçem, sevgili kraliçe.
Eda:Tavırları hoş, nazlı.
Efil: Rüzgar, dalgalanma.
Ege: Türkiye`nin batısında yer alan deniz.
Elçin: Deste, tutam.
Eliz: El izi.
Elvan: Renkler, çeşitler.
Emel: Arzu, özlem.
Erçil: Doğru, inanılır, güvenilir kişi.
Eva: Havva. Yaratılan ilk kadın.
Evin: Bir şeyin içindeki öz; buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü.
Eylül: Sonbaharın ilk ayı.
Ezgi: Melodi, şarkı, türkü.
Efser: Taç.
Eftalya: Deniz kızı.
Ela: Sarıya çalar kestane rengi.
Erva: Çok güzel, son derece cesur ve yiğit adam.
Feray: Ay ışığı, ayın parlaklığı, ışıltı saçması.
Ferda: Gelecek zaman, yarın.
Feri: Köke değil dallara ait olan. İkinci derecede olan.
Fidan: Yeni yetişen ağaç.
Figen: Yaralayan, kıran.
Filiz: İnce ve güzel vücutlu.
Fulya: Nergisgillerden güzel kokulu sarı bir çiçek.
Funda: Çalı ormanı, çalılık.
Fazilet: Erdem, iyi huyların ve üstün vasıfların hepsi.
Feray: Parlak, aydınlık ay.
Feriha: Sevinçli, ferah.
Figen: Çiçek demeti, gölge eden.
Fulya: Güzel kokulu bir nergis.
Gamze: Göz kırpma, gözle işaret; nazlı bakma; gülerken bazı kişilerde yanaklarda beliren çukur.
Gaye: Amaç.
Gizem: Sır; aklın erişemediği çözülemeyen şey.
Gökben: Özü genç olan.
Gökçe: Gök mavisi, mavi gözlü güzel.
Göksu: Türkiye`nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların adı.
Gönül: İstek, arzu, sevgi.
Görkem: Göz alıcı ve gösterişli olma durumu, ihtişam.
Gözde: Çok sevilen, beğenilen nitelikte olan. Çok güzel.
Gülbin: Gül fidanı, gül yetişen yer.
Gülce: Gül gibi.
Gülçin: Gül toplayan, gül seven.
Gün: 24 saatlik zaman dilimi; güneşin yeryüzüne gönderdiği ışık; güneş, yaşam.
Güz: Sonbahar.
Handan: Güleç, sevinçli, şen şakrak.
Hande: Gülüş, gülme, eğlenme.
Hayal: Varmış, olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü.
Hazal: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği.
Hazar: Barış.
Helin: Yuva.
Hülya: Kuruntu, hayal.
İdil: Kır hayatını konu edinen yazı veya şiir, aşk hakkında.
İlayda: Su perisi.
İlgi: İki şey arasındaki ilişki; bir şeye duyulan merak.
İlkbahar: Yılın ılık mevsimi.
İlkcan: İlk doğan çocuklara verilen ad.
İlke: Temel alınan düşünce, kural.
İlkim: İlk çocuğum anlamında.
İlkin: İlk doğan çocuklara verilen ad. Önce, öncelikli.
İpek: İpek böceği kozasından elde edilen ince parlak kumaş. Kibar, zarif.
İren: Özgür, serbest.
İzel: El izi.
İzem: Büyüklük, ululuk.
İzgi: Güzel, adaletli, zeki.
İkbal: Baht açıklığı, işlerin yolunda gitmesi.
İrem: Cennet bahçesi.
Jale: Çiğ, kırağı. Sabahları otların üzerinde olan su damlaları.
Janset: Güneşin doğuşu.
Jasmin: Yasemin.
Jarin: Yakınmak, haykırmak anlamları taşır.
Jülide: Dağınık, karmakarışık.
Kamelya: Pembe, kırmızı, beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi.
Karanfil: Kokulu bir çiçek.
Karmen: Parlak kırmızı.
Kavin: Güçlü, cesur kız çocuğu.
Kayra: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik.
Koza: İçinde tohum ya da krizalit bulunan koruncak.
Kiraz: Gülgillerden, yapraklanmadan önce çiçek açan, düz kabuklu ağaç ve bu ağacın yuvarlak sulu ve tek çekirdekli yemişi.
Kıvılcım: Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası.
Kumsal: Kumla örtülü deniz kıyısı.
Kübra: En büyük en azametli.
Lal: Parlak, koyu kırmızı renkte olan.
Lamia: Parlayan, parlak.
Lema: Parıltı, parlayış.
Leyan: Parlayan, parlayıcı. Konfor. Lüks hayat.
Lila: Açık eflatun.
Lerzan: Titreyen, titrek.
Leyla: Uzun ve karanlık gece.
Maide: Kurulmuş hazır sofra.
Maral: Dişi geyik.
Mayda: Narin ince yapılı.
Mehlika: Ay yüzlü.
Melda: İnce ve taze.
Melek: Masum, halim selim.
Melin: Suda açan çiçek.
Melis: Bal arısı.
Meriç: Ege denizine dökülen nehir.
Mimoza: Yaprağına dokununca toplanan bir çiçek.
Mina: Mine. Liman. Şişe, cam, billur. Şarap şişesi.
Mine: Maden ve çini üzerine vurulan camı andırır cila.
Miray: Yılın ilk aylarında doğan.
Mircan: Güneş gibi aydınlık.
Müge: İnci çiçeği.
Müjde : İyi haber sevinçli haber.
Olca: Ganimet, bolluk.
Omay: Gözde, sevilen, beğenilen.
Orkide: Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı.
Oya: Bir nesneye oyularak yapılan süs. Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel.
Oylum: Hacim, dirim; içi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş. Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı.
Öge: Çok akıllı. Ün, şöhret.
Önay: Yeni çıkmış ay.
Övgü: Övme, övmek için söylenen söz.
Öykü: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay.
Özben: Bireyin kendi varlığı; gerçek ben anlamında.
Özde: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan.
Özden: Soyca temiz, köleliği olmayan, özgür.
Özen: Büyük hassasiyet göstermek.
Özge: Yabancı. İyi, güzel. Cana yakın, şakacı. Yürekli, gözü pek.
Özgül: Gerçek gül, benim gülüm anlamında.
Özgür: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür.
Özlem: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; hasret.
Özlen: Su kaynağı. Küçük dere. Ağaç kökü.
Öznil: Nil gibi verimli.
Öznur: Özü ışıklı, aydınlık.
Özsu: Besleyici su.
Özün: Şiir. Hak edilmiş ün.
Pamira: Dünya’nın en bol oksijen oranına sahip egzotik bir Orta Asya yaylasıdır.
Papatya: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi.
Parla: Işık saç, ışılda. Ün kazan, tanın.
Pelin: Acı ve güzel kokulu bir bitki.
Perran: Uçan, uçucu.
Petek: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları.
Peyda: Belli, açık, ortaya çıkmak, oluşmak.
Pınar: Büyük su kaynağı.
Pırıltı: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık.
Peren: Ülker yıldızı.
Peri: Çok güzel, çekici.
Peride: Uçarak yükselmiş, rengini atmış.
Rana: İyi, güzel, yumuşak, hoş.
Rebia: Bahar.
Renan: Çok ses çıkaran, çınlayan.
Rengin: Boyalı, renkli; hoş, latif ve güzel.
Rima: Dişi ceylan yavrusu.
Rosa: Gül rengi, pembe kırmızı arası bir renk.
Rüya: Düş; gerçekleşmesi beklenen şey, umut.
Rana: Güzel, hoş görünen.
Rengin: Renkli, boyalı, güzel.
Reside: Erimiş, yetişmiş, olgunlaşmış.
Rugeş: Canlı yüzlü, taze yüzlü.
Rüveyda: Hoş, ince, nazik.
Talha: Güzellik.
Talia : Güzel, şirin.
Tamay: Dolunay, ayın on dördüncü.
Tanyeli: Tan vakti esen rüzgar.
Tara: Yıldız.
Tuba: Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. Güzellik, iyilik.
Tulü: Doğuş, doğma.
Tülay: Ayın ince ışığı.
Tuba: Cennet ağacı.
Ulya: En yüce, en ulu, yüksek
Umay: Devlet kuşu.
Uzel: Usta, becerikli.
Ulya: Pek yüce.
Uygu: Uyum, uygunluk.
Ülkü: Amaç, ideal.
Ünay: Ay gibi tanınmış, ünü parlak, şöhretli.
Ünal: Adın duyulsun, tanın, ün kazan. Ün al.
Üke: Onur, şeref.
Ülfet: Dost olan, yakınlık duyan.
Vedia: Korunması için bırakılan emanet.
Vefia: Vefalı, sevgisi geçici olmayan. Tam, eksiksiz.
Verda: Gül.
Vira: Durmadan, aralıksız, sürekli.
Vedia: Emanet.
Vildan: Yeni doğmuş çocuk.
Vera: Dürüst, haklı.
Yağmur: Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları.
Yaprak: Bitkilerin solunumunu sağlayan, yeşil ve türlü biçimlerdeki ince bölüm.
Yaren: Dost, arkadaş.
Yasemin: Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki.
Yaşam: Hayat.
Yeliz: Ferah yer, aydınlık, havadar.
Yeşim : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş.
Yıldız: Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri.
Yelda: Uzun ve siyah.
Zara: Çok asil, uysal, güzel anlamına gelir.
Zehra: Çok beyaz, parlak yüzlü.
Zehre: Çiçek.
Zeren: Anlayışlı, kavrayışlı.
Zerin: Altından ya da altına benzer olan.
Zerda: Altın gibi sarı.
Zerrin: Altından yapılmış.
Zulal: Hafif, güzel, soğuk su.
Zülal: Saf, temiz, hafif tatlı su.