Güncelleme Tarihi:
Akay: Ayın on dördü ve dolunay.
Aker: Dürüst, güvenilir erkek.
Akın: Her engeli aşan, güçlüklerden yılmayan, hızlı hareket kabiliyetine sahip.
Akşit: Işıklı yüz, aydınlık yüz, Güneş, uğurlu.
Aktan: Aydınlık, mehtaplı gece.
Algan: Ele geçiren, alan.
Algın: Sevdalı, tutkun, aşık, güçlü, dolgun, keskin, güzel.
Alkım: Gökkuşağı.
Alkın: Korkusuz, yiğit.
Alpay: Cesur.
Altay: Asya’da Batı Sibirya ile Moğolistan’ı ayıran dağlık bölge.
Anı: Yaşanmış olgulardan belleğin sakladığı her türlü iz, bir olguyu anımsatan şey, hatıra.
Aras: Doğu Anadolu’da bir ırmak, Aras nehri.
Arat: Yürekli kişi, yüreklilik.
Arda: Sonra gelen, öndekinden sonra, yere dikilen nişan değneği.
Arıkan: Saf kan, temiz kan, soylu kan.
Arman: Dürüst ve temiz kişi.
Arkın: Arkada, geride olan, ağır, yavaş, sakin dingin.
Artun: Kendine güvenen, onurlu, ağırbaşlı.
Ata: Baba, dede, soyun büyüğü.
Ayaz: Duru ve sakin havada çıkan kuru soğuk.
Aybars: Ay gibi güzel ve temiz pars.
Aytekin: Ay gibi tek ve biricik olan, çok değerli.
Baran: Durağanlığı harekete çeviren etken, direnci kıran ya da direnç doğuran özellik, güç, ulu, yüksek.
Barın: Güç.
Barış: Savaştan ya da dargınlıktan sonra, iki yanın uzlaşması, anlaşması.
Barkın: Varlık, servet.
Bartu: En eski Türk hanlarından birinin adı.
Başar: Başarmak, başarılı olmak, bir işi güzel sonuçlandırmak.
Batı: Güneş`in battığı yön.
Batu: Güçlü, yiğit, alp, güneşin battığı yön.
Batuhan: Üstün gelen, gücü yeten, galip olan hükümdar.
Batur: Alp, yiğit, yürekli, bahadır.
Bediz: Açık, belli, görünen. Süs.
Beha: Ender, zor bulunan.
Behir: Deniz.
Beker: Güçlü, kuvvetli.
Bekir: Deve yavrusu. Sabah erken kalkan.
Bektürk: Türk geleneklerine güçlü bir şekilde bağlı olan.
Bener: Kendisinin koruyucu olduğuna inanan kişi.
Berdan: Eşitliği sağlayan kimse.
Berge: İz.
Bergin: Güçlü, kuvvetli.
Berk: Sert, sağlam, yıldırım.
Berkan: Parıldayış.
Berkay: Güçlü ve ay gibi.
Berke: Kamçı, kırbaç.
Berker: Güçlü, sağlam erkek.
Berkin: Çok kuvvetli.
Birant: Yemin, tek ant.
Birkan: Aynı kandan, aynı soydan olan.
Bora: Yağmur getiren fırtınalı sert rüzgar.
Boran: Rüzgar şimşek ve gök gürültüsü ile ortaya çıkan sağanak yağışlı hava olayı.
Buğra: Erkek deve.
Bulut: Havadaki su buharının yükselip yoğunlaşmasıyla oluşan su damlacıkları birikintisi.
Batu : Güçlü, kudretli.
Bedir : Dolunay. Ayın on dördü gibi güzel..
Behlül : Çok gülen, hayır sahibi, cömert.
Behzat : Soyu güzel, doğuştan asil.
Bekir : İlk çocuk. Genç, taze.
Bera : Meziyet sahibi.
Berkan : Şakıyan, parıldayan.
Berkin : Güçlü, sağlam.
Calp: Güçlü.
Can: İnsanın kendi varlığı, yaşam, birey kişi, ruh, güç kuvvet.
Canberk: Sert kişi, sağlam kişi, canı sağlam.
Caner: Yürekten sevilecek kimse.
Cankat: Cana can katmak.
Cankut: Kutlu kimse, uğurlu can.
Cenk: Harp, savaş.
Cem : Hükümdar, şah.
Cevdet : Güzel, kusursuz, cömert, olgun.
Cevheri : Cevher sahibi.
Coşku: Olağanüstü bir biçimde kendini gösteren duygu yükselmesi, heyecan.
Cafer : Çay, dere, küçük akarsu.
Cihangir : Cihanın büyük bir bölümünü ele geçiren.
Civan : Genç, taze, delikanlı.
Cüneyt : Küçük asker.
Çağ: Başı ve sonu belli olan ve bir özellik taşıyan, kimi zaman birkaç.
Çağan: Mutlu gün, bayram.
Çağdaş: Aynı zamanda yaşayan, çağımıza uygun, çağımıza yaraşır.
Çağlar: Hareketli, atik, çağlayan.
Çağrı: Birini bir yere çağırma işi, çağırma, yırtıcı bir kuş.
Çakır: Doğan ya da atmacaya benzeyen bir avcı kuş, ela gözlü kimse.
Çetin: İstenilen yola getirilmesi, elde edilmesi zor, güç olan, kolay olmayan, sert, sarp.
Çevik: Kolaylıkla, çabuklukla davranan, hareketleri hızlı, canlı
Çınar: Boyu otuz metreyi bulan, uzun yıllar yaşayan, geniş yapraklı ağaç
Ediz: Değerli, ulu, yüce, yüksek.
Efe: Yiğit, zeybek, ağa, ağabey.
Ege: Ulu, büyük.
Egemen: Üstün, sözünü, geçiren.
Emre: Dost, arkadaş, sevdalı, tutkun, ünlü.
Engin: Yüksek olmayan, düzey bakımından düşük, denizin, karasularından uzakta bulunan geniş bölümü, ucu bucağı görünmeyecek denli geniş.
Eralp: Yiğit erkek, yiğit kimse, yiğitler yiğidi.
Eray: Ay gibi yiğit.
Erberk: Sağlam, yiğit, sert yiğit.
Erdem: İyiliksever, acıma, alçakgönüllülük gibi övgüye değer niteliklerin genel adı.
Erdinç: Dinç yiğit.
Ergin: Olmuş, olgunlaşmış yetişmiş.
Ergün: Erken doğan güneş, yumuşak.
Erim: Bir şeyin erişebileceği uzaklık, iyi bir şeye işaret olan durum, sevgi.
Erinç: Mutluluk içinde yaşama, dirlik.
Erk: Yaptırma gücü, güç sözü geçerlilik.
Erman: Er kişi, yiğit kişi.
Erol: Yiğit ol, erkek ol, er ol.
Ersin: Yiğitsin, erkeksin, erişsin, ulaşsın.
Ertan: Güneş`in doğma zamanından az önce, şafaktan önce.
Ertekin: Yiğit ve tek, yiğit ve biricik, biricik yiğit, yiğit prens.
Eser: Yel, sert esen yel; esme işini yapar, esinti olur yel olur.
Esmen: Esen yel gibi kimse.
Evren: Gök varlıklarının tümü, kâinat. Ejderha.
Evrim: Ağır ağır ve kendiliğinden olan değişim, kendiliğinden gelişme.
Efe: Batı Anadolu köy yiğidi. Cesur.
Ekrem: Çok cömert, iyiliksever, keremi lütfu çok olan.
Emir: Şanlı, yüce ve en üstün makama sahip lider.
Emre: Aşık, dost, abi.
Enes: İnsan.
Engin: Uçsuz bucaksız deniz.
Enver: Çok nurlu, çok ışıklı, çok parlak, çok güzel.
Erdem: Fazilet.
Erhan: Yiğit, hakan.
Erkin: Bağımsız hareket eden.
Erman: Arzusu, isteği olan.
Eymen: Uğurlu, talihli, hayırlı. Sağ taraftaki.
Ezrak: Mavi, gök renkli. Su gibi saf ve temiz olan.
Ferdi: Bireysel, tek başına.
Ferit: Sıralanmış inci taneleri. Tek başına. Emsalsiz.
Feyyaz: Bereketli, gür, verimli. Eli açık.
Furkan: İyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki her şeyi gösteren.
Fazlı : İyilik, fazilet, erdem, lütuf.
Faruk: Hak ile bâtılı ayıran.
Faysal: Kesin hüküm vereni. Keskin kılıç.
Feda: Kurban olma, gözden çıkarma.
Ferhat: Sevinç, neşe sahibi.
Feridun: Tek, eşi ve benzeri olmayan, kıymetli cevher.
Ferman: Emir. Padişahların tarafından verilen emir.
Fuat: Kalp, gönül.
Furkan: İyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki farkı gösteren.
Gencer: Delikanlı, genç yiğit.
Gençalp: Genç yiğit.
Gençer: Delikanlı, genç yiğit.
Giray: Uygun, yaraşır.
Gökalp: Gök gözlü.
Gökay: Mavi ay; gökyüzündeki ay.
Gökberk: Mavi ve gözlü ve sert.
Gökdeniz: Mavi deniz.
Göker: Gökyüzünün yiğidi, gökyüzlü erkek, mavi gözlü kimse.
Gökhan: Eski Türklerde gök Tanrısı.
Gökmen: Mavi gözlü ve sarışın kimse.
Göksel: Gökyüzüyle ilgili.
Göktan: Mavi şafak, mavi tan.
Göktunç: Mavi gözlü ve tunç gibi.
Görkem: Gösteriş, görünüş, göz alıcı ve gösterişli olma hali, göz alıcılık, gösterişlilik.
Güçlü: Dayanıklı, zorlu, gücü olan, kuvvetli, sözü geçer.
Gün: Güneş`in yeryüzüne saçtığı ışık, gündüz, güneş.
Günal: Kırmızı güneş, al güneş.
Günberk: Güneş gibi yakıcı ve sert.
Giray: Kırım hanı.
Hakan: Eskiden Türk imparatorlarına verilen unvan.
Hakem : Hüküm veren.
Hakkı : Doğru olan, irfan sahibi, insaflı.
Halil : Dost, sevgili, samimi dost, içten arkadaş.
Haluk : İyi ve güzel huylu, geçim ehli, İslama yakışır.
Hamza : Aslan, heybetli, azametli.
Han : Hakan veya hakana bağlı hükümdar.
Hasan : Güzel, iyi, hoş.
Hatip : Hitabeden, güzel söz söyleyen.
Hayali : Hayal eden.
Haydar : Aslan, cesur, yiğit, kahraman.
Haşim : Ezen, parçalayan. Hürmet ve ikram eden.
Hızır : Yeşil.
Hüseyin : Küçük güzel.
Hüsrev : Padişah, hükümdar, sultan.
Ilgar: Akın.
Ilgaz: Hücum, akın.
Işın: Bir ışık kaynağından çıkan ve uzayıp giden ışık çizgisi.
Işıner: Işıklı erkek, aydınlık.
Işıtan: Aydınlatan, ışık veren.
Itri: Itır gibi kokan demektir.
İlbey: Egemen olan.
İldeniz: Ülkenin, yurdun denizi.
İlkan: "Öncelikle an, hatırla" anlamında kullanılan bir ad.
İlke: Temel düşünce, ana görüş ve inanış.
İlker: lkle ilgili, ilk erkek çocuk.
İltan: Ülkenin ışığı.
İltay: Ülkenin yavrusu, çocuğu.
İmge: Düş, görüntü, tasarım.
İhsan : Hakkından fazlasını veren.
İlker: İlk erkek çocuk.
Jarin: Yakınmak, haykırmak.
Jeyan: Kükreyen ve kızmış olan.
Jehat: Becerikli, yetenekli.
Jiyan: Kızgın, hışımlı.
Kaan: Hükümdar, hanların hanı.
Kansu: Soyu su gibi saf ve temiz olan.
Kaplan: Kedigillerden, enine siyah çizgili, koyu sarı postu olan çevik ve yırtıcı hayvan.
Karan: Karanlık.
Kartal: Kızıl kara tüylü, güçlü kıvırcık gagalı, iri ve güçlü, yırtıcı bir kuş
Kaya: Büyük ve sert taş kütlesi.
Kıraç: Bitek olmayan, verimsiz veya sulanmayan yer.
Kıvanç: Mutlu bir olgudan duyulan şey, sevinç.
Koçer: Sağlıklı, yürekli kimse.
Koralp: Ateşli, canlı, hareketli yiğit.
Koray: Kamış, kargı gibi, içi boş şeyler.
Korcan: Kanı sıcak, kanı kaynayan.
Korkmaz: Hiçbir şeyden çekinmeyen, yiğit, yürekli.
Köksal: Kökünü derinliklere salmak.
Kurtuluş: Tehlikeli ve kötü bir durumdan kurtulma.
Kutay: İyilik getiren Ay, uğurlu Ay, kutlu ay.
Kuter: İyilik getiren, kutlu.
Kutlay: Uğurlu, kutlu ay.
Kutlu: İyilik, uğur getirdiğine inanılan, uğurlu kutsal.
Kutsal: Tapınılacak ya da uğrunda can verilecek denli sevilen.
Kuzey: Sağını doğuya, solunu batıya veren bir kimsenin tam karşısına düşen yön.
Kasım: Taksim eden, bahşeden.
Kerem: Asalet, izzet ve şeref sahibi, cömert, eli açık.
Kılıç: İki yüzü keskin eski bir silah.
Laçin: Bir cins şahin,sarp, yalçın.
Lami: Sert, çatık kaslı veya Aslan.
Lema: Her şeye gücü yeten.
Lemi: Becerikli, atılgan.
Levent: Dünya, varlık.
Meriç: Ülkemizin Bulgaristan sınırındaki nehir.
Mert: Sözünün eri; yiğit bahadır, batur
Merter: Sözünün eri; yiğit
Mete: Büyük Türk-Hun İmparatoru.
Mutlu: Bütün istek ve özlemlerine kavuşmuş olan, mesut.
Murat: İstek, arzu.
Mert: Sözünün eri, yiğit, bahadır.
Metin: Sağlam, dayanıklı.
Mir: Amir, kumandan, hükümdar.
Miraç: Merdiven, yükselen, yükseklere çıkan.
Mirza: Hükümdar soyundan gelen, beyzade.
Mithat: Methetme, övme.
Mustafa: Saf hale getirilmiş, süzülmüş.
Mutlu: Halinden, memnun, mesut.
Nabi : Haberci, haber veren.
Nebi : Haberci, haber getiren, peygamber.
Necat : Kurtuluşa, selamete eren.
Necdet : Kahraman, yiğit, efe.
Necmi : Yıldız
Nefi : Kazançlı, kârlı.
Nejat : Soy nesil, nesep, tabiat.
Nevzat : Yeni doğmuş çocuk.
Neşet: Yetişen, ileri gelen, doğan.
Neşat : Sevinç, neşe, keyif.
Nihat : Tabiat, huy, yaratılış, bünye, karakter.
Nusret : Yardım, başarı, üstünlük, zafer, galebe, fetih.
Olcay: Rastlantıları düzenlediği, böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih.
Olgaç: Olgunlaşmış, yetişmiş, bilen, bilgili.
Ongu: Onmuş olma durumu, sağlık, mutluluk.
Onur: Kişinin kendi öz saygısı.
Oray: Kent üstüne doğan, Ay, kentli Ay
Oğuz: Doğru, sağlam, güçlü, genç.
Okan: Anlayışlı, kavrayışlı.
Oktay: Hiddetli, kızgın, sinirli.
Orhan: Şehrin hakimi.
Ozan: Halk şairi, geveze.
Ödül: İyi bir işe, bir başarıya karşılık olarak verilen armağan.
Ökmen: Akıllı, zeki.
Ökten: Güçlü, yiğit.
Önal: Önce davran, başa geç.
Öncü: Önder, yol gösteren, önde giden, bir işte yol açan.
Önder: Yol gösterici, kılavuz.
Ömer : Diri, canlı, yaşayan hayat süren.
Övgü: Övmek için söylenen güzel söz, övme.
Özay: Özü Ay gibi.
Özberk: Özü sert, özü sağlam.
Özcan: Öz canı olan.
Özer: Özce yiğit.
Özgü: Belli bir şeyde ya da kimsede bulunan, başkasında olmayan.
Özgün: Hiç kimseye benzemeyen.
Özgür: Başkasının kölesi olmayan, eyleminde kimseye hesap vermeyen, hür.
Öztunç: Tunç gibi sağlam kimse, özü tunç.
Öztürk: Gerçek Türk; özü Türk, öz Türk.
Pamir: Dünyanın çatısı.
Peker: Sert yiğit, sağlam, dayanıklı.
Pekin: Kuşkuya yer olmayacak denli kesin.
Polat: Sertleştirilmiş demir, su verilmiş demir, çelik; çelik gibi sert.
Rasin: Beyaz ay, dolunay.
Raşit: Dürüst, güvenilir.
Refik: Yüce, ulu.
Reha: Candan, cana yakın.
Reşat: Kahraman, cesur, savaşçı.
Reşit: Yiğit, cesur.
Rafet : Merhamet etme, acıma, esirgeme.
Refah: Bolluk, rahatlık, her türlü sıkıntıdan kurtulma.
Reşat: Hak yolunda yürüme, doğru yol.
Rifat: Yükseklik, yücelik, büyük rütbe.
Rüçhan: Üstün olan.
Rıza: Kadere razı olan.
Safa: Saf, berrak, temiz, kedersiz, gönlü şen.
Salman: Özgür, hiç kimsenin kölesi olmayan.
Sarp: Geçilmesi, çıkılması güç, çok dik.
Sarper: Dik başlı yiğit, sarp yiğit.
Savaş: Birbirine düşman iki ordunun çarpışması, silahlı eylem.
Saygın: Saygı gösterilen, güvenilir olan, saygı gören.
Seçkin: Benzerleri arasında göze çarpan; seçilmiş.
Selçuk: Küçük sel; tez canlı, evecen, hızlı.
Serdar: Asker başı, kumandan, komutan, reis.
Sedat: Doğru ve haklı.
Serhat: Sınır boyundaki asker.
Sertaç: Başa konan taç.
Sezgin: Sezme yeteneği olan kimse, sezici.
Sinan: Mızrak.
Sonay Yılın son ayı.
Soner: Son erkek çocuk.
Sözer: İyi ve güzel konuşan, sözünde duran kimse.
Şaban: Aralık.
Şemsi: Güneş gibi parlayan.
Şeref: Asil, yüksek, şanlı, şöhretli atalara sahip olmak.
Şevket: Büyüklük, kudret ve kuvvetten doğan haşmet.
Şevki: Şevkli, neşeli, istekli.
Şir: Aslan.
Talu: İyi, güzel, seçilmiş, seçkin.
Tamay: Dolunay, Ay’ın dolgun durumu.
Tamer: Tam erkek, nitelikli, saygın kişi.
Tan: Güneş`in doğmasından önceki zaman, şafak.
Tanberk: Şafak gibi aydınlık ve sağlam kimse.
Taner: Şafak gibi aydınlık.
Tansu: Şaşkınlık verecek denli güzel şey, olağanüstü şey, insanları Hayran eden ve doğaüstü sayılan olay,
Tarkan: Ayrıcalıklı, saygın kişi.
Taylan: Uzun boylu ve yakışıklı kimse.
Tekin: Uğurlu.
Teoman: Hun İmparatoru Mete´nin babası.
Tolga: Bir tür savaş başlığı, kask.
Toprak: Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. Ülke, memleket. İşlenmiş arazi.
Toygar: Çayır kuşu.
Tuna: Çok bol. Yavru. Görkemli, gösterişli.
Tunç: Bakır, çinko ve kalay karışımı bir maden.
Tutku: Bir şeye karşı duyulan aşırı istek eğilim.
Uğur: İyilik kaynağı..
Ulaş: Yetiş, eriş.
Ulu: Çok büyük erdemleri olan, yüce; erişilmez derecede yüksek ve büyük.
Umut: Ümit.
Utku: Birçok emek ve çekinceli uğraşmalar sonucu erişilen mutlu sonuç, zafer.
Uygar: Kültürlü, eğitimli, görgü kurallarına uyan, medeni kimse.
Uysal: Yumuşak başlı, söz dinler, söz anlar, uyar.
Uzay: Bütün varlıkları her yandan kaplayan sonsuz boşluk..
Ülgen: Ulu, yüce, yüksek, sağlam.
Ünal: Ad sahibi ol, ünlen, tanın.
Ünsal: Her yana adını duyur.
Ünver: Her yana adını duyur, çok tanınmış biri ol, ünlen.
Vedat : Sevgi ve dostluk gösteren.
Vefa : Sözünde duran, dostluğunu devam ettiren.
Varan: Var olan her şey; önemli, yararlı, değerli şey, var oluş, zenginlik.
Vural: Vurarak al, vurup al.
Vurgun: Vurulmuş çok sevmiş kimse, tutkun.
Yaver : Yardım edici, imdada koşan.
Yağız: Koyu buğday rengi, esmer.
Yalçın: Düz, çıplak ve dik; düz, kaygan, sarp, dik.
Yalın: Çıplak; içine başka şey katılmamış, sade; gösterişsiz, süssüz.
Yalman: Düz, çıplak ve yassı taş; mızrak ucu; dik, sarp, yalçın.
Yaman: İş bilir, kurnaz, becerikli.
Yekta : Tek, eşsiz, benzersiz.
Yetkin: Yetişkin, olgunlaşmış, erişmiş.
Yavuz : Yaman, korkusuz.
Yıldırım: Buluttan buluta ya da yere elektrik boşalması.
Zafer : Maksada ulaşma, barışma, düşmanı yenme.
Ziya : Işık, aydınlık, nur.