En etkili geri bildirimler içsel olanlardır

Fiziksel olarak çok aktif olabilirsiniz ama asla bir roman okumuyor, film seyretmiyorsunuzdur.  Zihninizi kullanarak iş yerinizde çok sıkı çalışıyor fakat eğlenceyi ve oyunu unutuyorsunuzdur.

*Hayatınızda hangi alanları ihmal ediyorsunuz?

*Sizi duygusal olarak hangi ilişkiniz besliyor?

İşte bu iki sorunun cevabına, büyük bir öncelik vermeye ne dersiniz? Sizin için önemli olan aktiviteleri düşünün, onlar için uygun ruh halinde misiniz?

Eğer mutlu olduğunuz şeyleri yapmak için uygun hissetmiyorsanız ve bu sıklıkla oluyorsa, uygun ruh halini tetikleyen şeyin ne olduğunu tespit edebilirsiniz. Hoş ve verimli hissettiğiniz zaman, içinizde bu duygu durumunu başlatan şeyin ne olduğunu sordunuz mu hiç kendinize? Cevabınız, ihtiyaç duyduğunuz anda, aynı ruh halini yeniden nasıl canlandıracağınızı gösterecektir.

Hepimiz gündüz düşleri kurar, düşüncenin gizli dünyasına giriş yaparız. Çoğumuz gerçek sürüşün farkında olmaksızın uzun bir süre araba kullanmış ya da dış dünyaya ait herhangi bir eylemi gerçekleştirmişizdir. Hayatımızın büyük bir kısmını pasif zaman içinde, trans benzeri bir durumda geçiriyoruz. Oysaki içsel durumumuz bizim değerler, inançlar ve duygular yönünden, eşsiz kimliğimizi izah ediyor.

Farkındalık uyanışında, tüm yolu gitmek zorunda değiliz. İçsel çabayı faydalı hale getirecek yeterli kazancı sağlamamız yeterli. Örneğin kilo vermeye karar verince, bu konuda ciddi şekilde çalışmaya başlarız. Daha çok egzersiz yaparak, daha çabuk kilo vereceğimizi düşünürüz ama böyle bir çalışma temposuna alışık olmayan bedenimiz, ağrımaya ve bizi rahatsız etmeye başlar. İyi şekillendirilmiş sonuçlarla işe başlamazsak, bırakın kilo vermeyi daha fazlasını alırız. Çünkü sistemin bir parçasının dengeye ulaşması, sistemin bütünsel çalışmasındaki verimi düşürebilir. Sistemli düşünme, eylemin bir parçasıdır.

Hayalimizde bir sıçrama yaparak, iç ekolojimizi kontrole geçebiliriz. İç ekoloji kontrolü; bizim için uygun olduğunu düşündüğümüz eylemler dizisi hakkında, neler hissettiğimizi analiz etmektir.

Fiziksel varlığımızın ekolojisi fiziksel sağlığımızla ortaya çıkar. Zihinsel ekolojimiz ise tutarlılık veya tutarsızlık hisleriyle kendini dışa vuracaktır.

Kendimize şu soruları sormalıyız:

*Eylemimin daha geniş anlamda oluşturacağı etkiler nelerdir?

*Bu değişikliği yapmamın bana bedeli nedir ve bu bedeli ödeyebilir miyim?

Durum karşısında bu sorulara verdiğimiz cevaplarda eğer tutarsızlık varsa, karnımızda duyduğumuz bir fiziksel sıkıntı olarak ortaya çıkar. Tutarsızlığı ortaya koyan klasik cümlelerse: “Evet, ama...” diye başlayanlardır. Sezgilerimiz veya duygularımız bir tutarsızlık durumunu işaret ediyorsa, bu işaretleri izleyelim. İç ekoloji, dış ekolojiye yansır ve onu etkiler. Bunlar aynı sistemdeki iki ayrı perspektiftir.

Unutmayalım ki bizler, daha büyük bir sistemin parçalarıyız.

Kazanımlarımızın hayatımızdaki boşlukları doldurmasını arzuluyorsak, gerçek kimliğimizle temasa geçip, niyetimizin yaşantımıza, bulut renginde fırça darbeleri vurmasına izin verelim.