Güncelleme Tarihi:
Hamilelikle birlikte anne ve bebek arasında kurulan bağ doğum sonrasında emzirmeyle devam eder. Bu dönemde anne ve bebek arasında kurulan bağ, anne karnında kurulan bağdan daha kuvvetlidir. Fiziksel temasın dışında dokunma, bakışma, okşama, konuşma gibi davranışlar bu duygusal bağı güçlendirir. Ancak emzirme döneminin uzun sürmesi bu durumun annenin hayatında bir rutin haline dönüşmesine neden olur. Bir süre sonra bebekten çok anne bu bağı koparmak istemez. Emzirmenin sonlandırılmasının annenin psikolojisi üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Sütten kesme anne tarafından bir tür ayrılma olarak algılanabilir, bu durum beklenmedik bir üzüntü veya kayıp duygusuna neden olabilir.
Emzirme, bebekle anne arasında özel bir ilişki sağlar. Emzirmenin sonlandırılması, oluşan bu duygusal bağın sadece şekil değiştirmesidir. Anne ve çocuk, artık farklı bir etkileşimle yeni bir döneme başlamışlardır. Bebeğimiz büyümüştür ve beklentileri farklı olacaktır. Bu dönemde bebekle daha çok ilgilenilmeli, onunla daha çok fiziksel temas kurulmalı (sarılma ve kucaklama vb.), sözel iletişim artırılmalıdır. Bu, her iki tarafa da iyi gelecek, aradaki bağı güçlü kılacaktır.
Pek çok anneyi düşündüren veya endişelendiren en önemli konulardan biri de bebeğin beslenmesi ile ilgili yetersizliktir. Anne sütünün yüksek besleyici özelliği olması nedeniyle anneler, memeden kesme durumunda bebeklerinin yeterli beslenemeyeceğini düşünür. Bu da kaygı düzeylerini arttırır. Memeden kesmek istemezler.
Emzirme çocuğun hem fiziksel hem de bilişsel gelişimini olumlu yönde etkiler ancak yapılan çoğu araştırma gösterir ki emzirmeden ziyade anne ve babanın çocuğuyla kurduğu iletişim ya da verdiği tepkiler çocuğun bilişsel gelişimini daha çok destekler.
Yapılan araştırmalarda emziren annelerin depresif semptomlarının hamileliğin ilk 3 ayına kıyasla önemli ölçüde azaldığı bulundu. Hiç emzirmemiş annelerde bu iki dönemde sahip olunan depresif duygu durumunun eşit olduğu bulgusu da bu sonucu desteklemiş oldu. Depresif durumda azalma sağlayan emzirme süreci incelendiğinde, ilk 3 ay sonunda emzirmeyi bırakan annelerde dahi, doğum sonrasındaki 3 ayda sahip olunan depresyon seviyesinin, doğum anı dahil olmak üzere tüm hamilelik evrelerinden daha düşük olduğu görüldü. Figueiredo ve arkadaşlarının bulduğu bu sonuçlar, emzirme davranışının antidepresan rolü oynayarak anneyi doğum sonrası depresyonundan koruyan bir özelliği olduğunu ortaya koydu. Bu etkinin olası sebepleri arasında emzirmenin anne ve bebeğin uykularını düzenlemesi, annenin bebeği ile daha güçlü bir duygusal bağlanma yaşaması ve emzirme davranışın annenin stres ile başa çıkmasını kolaylaştırması gibi psikolojik ve fizyolojik dayanaklar gösterildi. (*)
Sonuç olarak emzirmeyi bırakmak annenin doğum sonrası yaşadığı psikolojik sorunları artırabilir. Burada önemli olan emzirmeyi bırakma kararı alırken annenin ve bebeğin buna hazır olduğu anı doğru tespit etmektir. Annenin yaşadığı olumsuz duygularla başa çıkmayı sağlamak için bebeğinin ve kendisinin yeni bir döneme girdiğini fark etmesi gerekir. Bebek artık büyümüştür ve kendine yeterli olmak için çaba göstermelidir. Anne ve bebeğin birbirinden bağımsız zamanları olmalıdır. Anne artık eş olarak da kendine ve eşine zaman ayırabilir. Bebek de anneden bağımsız olarak bedensel ve ruhsal gelişimine sağlıklı bir biçimde devam edebilir. Tabi ki bu süreçte anneye eşinin desteği çok büyük önem taşır.
(*)Kaynak: Figueiredo, B., Canário, C., & Field, T. (2013). Breastfeeding is negatively affected by prenatal depression and reduces postpartum depression. Psychol Med, 43.
Psikolog Meral Baskan