Güncelleme Tarihi:
Eleştiriye açık olmak demek elbette herkesin hakkımızda olumsuz yorumlarını kabul etmek ya da hoş görmek demek değildir. Arada çok ince bir çizgi vardır. Eleştirilmek demek aynı zamanda onaylanmamak, kabul görmemek anlamına gelir. Eleştirilere kimi zaman hemen tepki verebiliyoruz. Eleştiriyi yapanla aramıza ister istemez bir sınır koyuyor, alınıp kırılıyoruz. Bütün bunların sebebi de eleştiriyi çok kişisel olarak algılamaktan kaynaklanıyor. Eleştiriyi doğrudan kişiliğimize yönelik bir tehdit olarak algılıyoruz.
Gelişmiş bir öz güven duygusuna sahip olan bireyler eleştiriye iki tür tepki veriyor:
İlki; eleştiriyi tarafsızca, objektif olarak değerlendirmeye çalışıyor. Eleştirinin haklı yönlerini dikkate alıyor ya da çok önemsemiyor ve ilişkilerini bozmuyor.
İkincisi; eleştirinin haklı yönleri olsa da durumu çok kişiselleştirmeden insanların farklı düşüncede olabileceğini göz önünde bulundurarak hiç üstünde durmuyor, alınıp kırılmıyor.
Eleştiriyle başa çıkmak için önce alınganlık ve mükemmeliyetçilik duygularıyla baş etmek gerekir. Zira eleştiriye en tahammülsüz kişiler aşırı alıngan ve mükemmeliyetçi bireyler arasından çıkıyor.
Eleştirinin kimden geldiği de çok önemli. Yakınlarımızdan gelen eleştiri bazen sert olsa da doğru tespitler içerebilir. Söylenenleri kendimize olan güvenimizi yok etmek amacıyla değil, bizi daha iyiye ve doğruya ulaştıracak bir araç olarak görmeye çalışmak gerekir.