Güncelleme Tarihi:
7’den 77’ye her kulağa hitap edebilen şarkıların yaratıcısı Cahit Berkay, Türkiye’de kaliteli müzik denilince ilk akla gelen isimlerden. Moğollar ile Anadolu Rock devrimini başlatan, yaptığı film müzikleriyle ise koca bir toplumu tek bir noktada birleştirmeyi başarabilen Berkay ile çok özel bir röportaj yaptık.
Her soruma katıksız ve sevecen bir şekilde cevap veren Cahit Bey, Anadolu Rock müziğinin babası olarak adlandırılıyor ancak o aynı zamanda Müge’nin de babası. Dolayısıyla çıkış noktamızı Müge’yi ve aralarındaki ilişkiyi tanımak olarak belirledik.
Biraz kızınızdan ve aile yaşantınızdan bahsedebilir misiniz?
Müge adında bir kızım var. 27 yaşında ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sahne Dekorları ve Kostümü Bölümü’nden mezun oldu. Yeni Zelanda’da Bilgisayar ve Animasyon Okulu’na gitti. Projesini gönderdiği firma onu kaptı ve şu anda orada çalışıyor. Madagaskar Penguenleri isminde çocuklar için bir animasyon dizisindeki karakterleri çiziyorlar. Çok da tutulan ve sevilen bir seri.
Aileme gelince, babam 102 yaşında ve hala hayatta, annem ise 12 sene önce vefat etti. 2 evlilik yaptım. İlk eşim Fransız’dı. Büyük bir firmada sekreterdi. Ondan ayrılırken “Bir daha evlenirsem eşim Türk olacak” diye yemin ettim kendime. 1981’de Fransız eşimden boşandım ve 1 yıl sonra Türkiye’ye geldim. Kızımın annesiyle tanıştık. O da yürümedi. Müzikle ilgilendiğim ve sürekli şehir dışında olduğum için ilişkiyi yürütmek özveri istiyor. Şu anda yalnız yaşıyorum.
Bu yoğunluk içinde kızınıza nasıl vakit ayırıyordunuz?
Kızım küçüktü o zamanlar. Ben de zaten 90-91 yılına kadar evde oturan bir adamdım. Sinema ve dizi müzikleri yaptığım dönemlerde hep kızımın yanında oldum ama çok yoğun çalışıyordum. Kızım 16 yaşına geldiğinde annesiyle ayrıldık. Biraz bekledik zarar görmesin diye. Baba kız olarak çok iyiyizdir. Şimdi de uzakta ama görüşüyoruz sık sık ve her gün konuşuyoruz internetten.
Babalar kızlarını pek sakınırlar. Sizin de var mı fazla üzerine düştüğünüz konular?
Biraz müdahaleciydim aslında." Ne de olsa kız çocuğu" diyor insan. Bir de İstanbul’u çok iyi biliyor olmak da tetikliyor bu durumu. Örneğin; Müge lisedeyken Kenan Doğulu’nun konserine gitmek istemişti. Akşam saat 21:00’de başlıyor ve sabah 3-4’te gelecek eve. Müzik işlerimizdeki yardımcılardan birini çaktırmadan peşine takmıştım. Pek tekin değil o saatlerde o sokaklar biliyorum, o yüzden tedirgin oldum. Sonra Müge’ye de söyledim, çok fena bozulmuştu :)
Bunun dışında öyle arkadaşlarına ya da giyimine, kuşamına bir müdahalede bulunmadım hiç. Zaten sorunlu ya da asi bir çocuk da olmadı. Sadece lise sonuncu sınıfta okulunu değiştirip modacı olmak istiyordu. Ben de onu bir haftalığına İtalya’ya götürdüm. Milano, Venedik, Valensiya ve Roma’ydı derken baya hızlı bir tatil ile kafasını karıştırdım, döndüğünde fikrinden vazgeçmişti. Çok istese gönderecektim yine ama daha sonra sinemaya merak saldı.
Üniversiteye devam ederken bir TV dizisi için sanat yönetmeni yardımcılığı yaptı. Okulu bitirirken de diploma projesinde Kafka’nın "Değişim" hikayesini stop motion yaptı. Müziklerini ben yaptım tabii ki. Çok iyi dereceyle mezun oldu. Bu benim için ayrı bir gurur.
Torpil olmuş mudur biraz?
Yok, tahmin etmiyorum gerçekten. Ben sinemacı bir adamım ve biliyorum şeyin ne kadar zor olacağını. Müge 2 buçuk ay uğraştı. Evde her yer battı çünkü hem fotoğraf makinesiyle çekiyor hem video çekiyor. Ben çekimine hiç karışmadım. Her şeyi kendi yaptı ben sadece müziklerini yaptım.
Film ya da dizi müziklerini yaparken ne kadar zaman harcıyorsunuz? İnsan Selvi Boylum Al Yazmalım’ı dinlerken aylarca çalışılmış gibi hissediyor.
Klasik şey vardır: 40 yıl + 2 saat, birikim yani. Müziği zaten filmi izlerken çözüyorum. Ondan sonra sadece uygulaması kalıyor. Asıl zaman alan icraat kısmı.
Selvi Boylum’dan bahsetmişken, dizi olacağını duyduk. Yine sizin müziğiniz mi kullanılacak?
Evet, hatta anlaşmayı da yaptık yakın bir zamanda. Dizinin adı da eskisi gibi Selvi Boylum Al Yazmalım olmayacak. Öyle denildiği an çıta yükseltilmiş olur ve beklenti artar ister istemez. “Kırmızı Eşarp” dizinin ismi. Ama benim müzik Selvi Boylum’u çağrıştıracak tabii ki. Hikayenin geçtiği dönem de bugüne ait. Neyse bundan fazla bilgi vermeyeyim :)
Dizi başlayana kadar son al yazmalı ben olayım dedim :)
Yakın zamanda yeni bir film/dizi müziği gelecek mi?
Film yok, diziler de 90 dakika olduğu sürece yapmayacağım. Çünkü çok yorucu oluyor ve çok zaman alıyor.
Yurt dışındaki konserlerinizde en çok hangi ülkede kalabalık gruplar oluşuyor?
Almanya. İngiltere de kalabalık olmuştu. En son Hollanda’ya gittik, Amsterdam’a. Orada da salon doluydu. Almanya’da sırf Almanlara çaldığımız bir konser vardı. Tamamen doluydu salon, çok şaşırmıştım.
Türkiye’de mesela Batman’da herhalde 200–300 bin kişiye konser vermişizdir. Selvi Boylum hatırına oluyor bunların hepsi :) Diyarbakır’da, Batman’da o alkışla beraber zılgıt kopuyor ama nasıl zılgıt! Muhteşem bir şey, tüylerim diken diken olmuştu. Yine gitsek, yine aynı şey olur.
Moğollar Eurovision Teklifi Aldı mı?
Cahit Berkay'ın Barış Manço ve Cem Karaca ile Olan Anıları Neler?
Süreyya İsimli Şarkıyı Neden Artık Söylemiyorlar?
HEPSİNİN CEVABI FOTO GALERİDE!
[fotogaleri=82]
Konserler devam ediyor. Peki, albüm çalışmaları nasıl ilerliyor?
Moğollar olarak konserlere devam ediyoruz ve son albüm aralık ayında çıktı, çok yeni. Albüm işi internetle birlikte zora girdi iyice. Para kazanmak zor bu şekilde. Albüm çıkıyor ertesi gün internette "Moğollar’ın yeni albümü çıktı"diye görüyoruz. “Üstelik bedava” yazıyor bir de altında koca koca puntolarla, Moğollar yazısından daha büyük :)
Bu sıra gündemde Almanya’dan gelen Long Play yapma teklifi var. Aşka dair bir albüm olacak. Her şey hazır ve sanırım Eylül- Ekim gibi yapacağız.
Muhakkak ki, konuşacak daha çok konu, dinlenecek çok anı vardı ancak Hollanda'daki konserinden yeni dönmüş olan Cahit babamızı daha fazla tutmadan söyleşimizi ağzımız kulaklarımızda sonlandırdık. Değerli paylaşımlarından ötürü büyük ustaya çok teşekkür ederiz.
Röportaj: Hanife Yaşar
Fotoğraf: Melin Kahraman