Güncelleme Tarihi:
“Duyu bütünleme terapisi sadece otizm terapisi değildir” diyen Fizyoterapist Ebru Albayrak Sidar, çocukların anne karnından başlayarak öğrenme evrelerini anlattı.
Duyu bütünleme terapisi, çocukların doğru yaklaşımla kısa sürede çözülebilecek sorunlarına çözüm bulabilmek ve onları; ileride onlar için önemli problemlere yol açabilecek sorunlardan kurtarmak adına tüm dünyada çok uzun yıllardır uygulanmakta.
Ülkemizde çoğunlukla otizm terapisinde kullanılmasına rağmen aslında hiperaktivite, konuşma problemleri, öğrenme sorunları, serebral palsi, dikkat dağınıklığı, down sendromu, yemek yeme, denge, yürüme ve öfke kontrol problemleri gibi sorunların giderilmesinde de oldukça başarılı sonuçlar vermekte. Çünkü çocuğun gelişim evrelerinde yaşadığı sorunların kaynağında çoğu zaman duyu bütünleme problemleri yer almakta. Duyu bütünlemenin öğrenme evrelerindeki payı normal gelişen çocuğun öğrenme sürecinde şöyle gözlemlenir;
* Hamilelik döneminde
Öğrenme süreci bebek henüz anne karnındayken, duyu bütünleme sayesinde başlar ve doğumdan sonraki süreçte, duyusal gelişimle birlikte merkezi sinir sistemi beslenerek gelişimine devam eder.
Annesinin karnındaki bebek öncelikle annesinin hareketleriyle birlikte hareket ederken iç kulağındaki denge kristalleri de bu salınıma eşlik eder ve hareket (vestibuler) sistemi stimule olur. Elleri ya da vücudu çeşitli yerlere değerken derisinden gelen stimulasyonlar sayesinde taktil (dokunma) duyusu gelişir ve annesiyle ilk iletişimi kurmaya başlar. İşitsel sistemini çevreden gelen sesleri duyarak geliştirmeye veya benzer şekilde parmağını emerek oral-motor ve tat alma sistemi gelişirken, proprioseptif ve görsel duyularını da kullanır.
* Doğumdan sonraki süreç
Bu kez bebek için çok daha heyecan verici ve karmaşık bir öğrenme süreci başlamıştır. Uyaranların hepsinin dozu giderek artmaktadır ve değişen bu yeni duruma vücudunun adapte olması gerekmektedir. Sinir sistemi bu dönemde nörolojik düzeyde hızla gelişir. Göz teması, mutluluğu ifade etme, sesin yönüne bakma, yakınlarını tanıma ve tepki verme, seslere ses çıkararak karşılık verme gibi sosyal alanlarda ve nesne takip etme ve düştüğü yere bakma, oyuncak tutup sallama, başını tutma alanlarında öğrenme süreci hızla devam eder.
* 6. aydan sonra
Yaklaşık 6 ay süren bu aşamayı artık daha gelişmiş motor aktiviteler (dönme, oturma, sürünme gibi motor planlama ve vücudun 2 tarafının kullanımı aktiviteleri) ya da sosyal ve psikolojik farkındalıklar takip eder. Bu süreç sinir siteminde sırasıyla; taklit becerileri, hafıza kullanımı, duruma göre kendini ayarlayabilme ve özkontrol, yabancılara tepki, damak tadı, kıyaslama, şakaları anlayarak şaka yapma, fikir üretme, özgüven, 3 boyutlu görsel farkındalık, saklandığını gördüğü bir objeyi bulma, basit direktifleri anlama ve yapma, el çırpıp nesneleri orta hatta birbirine çarpma, insanların ruh halini anlama ve ona göre davranma, emekleme ve yürüme gibi alanlarda farklılıkların ve gelişimlerin kendini net olarak gösterdiği süreçtir.
* 2,5 yaşından sonraki süreç
Yaklaşık 2,5 yaşına kadar devam eden bu süreci çocuğun dili anlamaya ve kullanmaya başladığı dönem takip eder ve iletişimde en önemli süreçlerden biridir. Dil gelişimiyle birlikte dikkatin, bilateral merdiven inip çıkmanın ve el-göz koordinasyonunun da gelişimi 3. aşamada meydana gelir. 3 tekerlekli bisikleti kullanma, yürürken engelleri adım atarak geçme, çömelip kalkabilir ya da geri geri yürüme, yine 3. aşamanın gelişim basamaklarıdır.
* 4 yaş ve sonrası
Çocuğun akademik gelişimin başladığı son aşama ise 4 yaşından sonraki dönemdir. Bu aşamada çocuk günlük yaşam aktivitelerinde daha kontrol sahibidir. Gününü planlayarak uygulamaya geçirebilir veya davranışlarını rahatlıkla kontrol eder.
Öğrenmenin temelinde duyu-motor gelişim yer almaktadır
Bütün bu bahsettiğimiz gelişim basamakları doğru çalışan bir duyusal bütünleme süreci işlediği zaman meydana gelir.
Normal duyusal sürecin bu aşamalarından herhangi birinde sorun yaşayan çocuklar, duyu bütünleme terapisine ihtiyaç duyarlar.