Güncelleme Tarihi:
Erkekler cinsel aldatmayı duygusal aldatmaya göre kat kat daha fazla önemser. Bu anlayışın iki temel sebebi vardır:
- Birincisi, erkekler yetiştirilme tarzı itibariyle duygusal farkındalık sahibi olacak şekilde yetiştirilmezler. Her zaman duygularını bastırmaları ve yapılması gerekeni yapmaları söylenir. “Erkekler ağlamaz! Erkek adam duygularını belli etmez!” gibi kalıplarla büyütülen ‘erkek adamın’ duygusal farkındalık sahibi olmasını beklemek ham bir hayaldir. Bu sebeple erkeğin beklentileri içinde duygular zaten yoktur. Kendisi için tamamen yabancı bir alan olan ‘duygusal şeyler’ erkek tarafından pek önemsenmez. Duygu konusu kadınlar tarafından yaşanan bir şımarıklıktır pek çok erkek için.
- İkinci olarak, erkekler ilişkinin koruyan kollayan tarafı olduklarından sadakatsizliğe mülkiyet ilişkisi çerçevesinde bakarlar. Yabani bir hayvanın kendi avlandığı araziyi idrarıyla işaretlemesi gibi, kadın kendi arazisi, mülkiyetidir. Bu mülkiyete girmeye teşebbüs eden yabancı avcı, şiddet kullanarak durdurulur. Ama “arazi” gözüyle baktığı kadın başkasına âşık olmuş, artık kendisini sevmiyormuş çok fazla umursamaz. Kadının kendisini sevmesini elbette ister ama başka avcılar kendi “arazisine girmediği” sürece çok önem arz etmez. Aynı sebepten çoğunlukla erkek, lezbiyen bir ilişki yaşayan eşine de kıskançlık yapmaz aldatılmış saymaz kendini.
Erkeklerin içgüdüsel olarak spermlerini etrafa saçmaya programlı olduklarının bilincinde oldukları için erkeklerin cinsel aldatmaları, daha kabul edilebilir görülür. Bu durumda kadın derhal rekabet haline geçer ve rakip dişiyle mücadeleye başlar.
Oysaki duygusal olarak kocasının başka birine âşık olması durumunda rekabet edilebilecek bir durum oluşmaz. Kadın bilir ki, duygusal olarak kaybettiği eşi, aslında kendi duygusal ihtiyaçlarının da dışa yansımasıdır. İlişkide doldurulmayan, doyum sağlanamayan ama henüz söze de dökülmemiş şekilde yaşanılan sıkıntılar, başka biriyle yaşanabilen duygusal ilişki yoluyla ortaya çıkar. Genelde ilişkinin temelden sarsılmış olduğunun, içinde çok da bir şey barındırmayan yüzeysel ilişki haline gelmiş ilişkilerin ortak resmidir duygusal sadakatsizlikler.
Bu şartların tümüne bakacak olursak, bir kadın cinsel birliktelik için ilişkisini tehlikeye atmaz ama duygusal olarak tatmin olmuyorsa başka biriyle duygusal birliktelik yaşayabilir ve bu aslında kadının gidiş şeklidir. Erkek ise cinsel beraberliği entelektüel gelişimine göre yaşar. Sadece bedensel hazlar peşinde koşan bir erkek için cinsel sadakatsizlik kaçınılmazdır. Türünün devamı için yaptığı içgüdüsel bir harekettir. Bu tezi “erkektir yapar” diye bilinen anlayış için ortaya koyuyoruz.