Güncelleme Tarihi:
Kadınlara yönelik şiddet, yaygın olarak sanıldığı gibi sadece fiziksel şiddetle sınırlı değil. Kadınlara uygulanan sözel, duygusal ve hatta ekonomik şiddet de aynı şekilde ruh sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, yaşanan şiddetin boyutlarına ve etkilerine 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bir kez daha dikkat çekiyor.
Aile içi şiddet denildiği zaman, kadının yediği dayak düşünülüyor. Oysa şiddet sadece fiziksel örselenme ile değil, sözel ve duygusal şiddet olarak da ciddi birer sorun olarak karşımıza çıkıyor.
İlişkide pasif kalmayın
Küçük tartışmalarla başlayan anlaşmazlıklar, zaman içinde kavgalara dönüşürken, erkeğin eşine ya da sevgilisine bağırması, gururunu incitmesi, kendi gibi düşünüp davranmaya zorlaması sözel ve duygusal şiddetin başlangıcını oluşturuyor. Başlangıçta kadın şiddete maruz kaldığını düşünmezken, ilişkinin içinde pasif ve ürkek bir konuma geliyor. Birden bire çığrından çıkan ve bağırmaya başlayan eşini daha da öfkelendirmemek için susmayı seçiyor.
Ekonomik özgürlüğünüzü elden bırakmayın
Şiddete uğrayan her üç kadından ikisine, aynı zamanda ekonomik şiddet de uygulanıyor. Kadının çalışmasına izin vermeyip veya maddi imkanı daha geniş olduğu halde, kadına çok kısıtlı para vermek, çalışan kadının kazandığı paranın tümünü elinden almak, evle ilgili tüm maddi bilgileri eşinden saklamak, mal ve mülklerin sadece kendi üzerinde olmasını sağlamak gibi davranışlar ekonomik şiddetin yöntemleri olarak sayılabilir.
Şiddet uygulayan erkek profili
Her türlü şiddet kontrol amaçlıdır ve ego tatmini ön plandadır. Ne yazık ki insanın eğitim düzeyi, sosyal statüsü, ekonomik seviyesi ve daha başka etmenler bu tipteki davranışları önlemeye yetmiyor. Çeşitli kaynaklar şiddet uygulayan erkeklerin hepsini “normal, bildik, tanıdık biçimde davranan erkekler” olarak tanımlıyor. Çoğunlukla kadınlar şiddet uygulayan kocalarını “dışarıda melek” olarak tanımlıyorlar.
Duygusal şiddet uygulayan insanların çoğunluğunda aşağılık kompleksi vardır. Bunun altında yatan sebepler çocukluğa da dayanır. Farkında varmasak da, çocukken yaşadığımız ve öğrendiğimiz davranış biçimleri, büyüdüğümüzde tüm hayatımızın içine yayılır. Kişi, kendi ailesinde bu tarz davranışları gözlemlemiş bir çocukluk geçirmişse, bilinçaltında mutlaka anne veya babasının tavrını örnek alacaktır.
Ses çıkarmamayı değil, çözüm üretmeyi seçin
Eşleri veya karşı cinsten her hangi biri tarafından şiddete uğrayan kadınlar, ruhsal açıdan da sorunlar yaşıyor. Şiddete uğrayan kadınlarda, had safhada korku, ürkeklik, sessizlik ve çekingenlik, uykusuzluk, bitkinlik, seslere karşı aşırı tepki, baş dönmesi, ayakta duramama, unutkanlık, irkilme, çarpıntı, öfke patlamaları, aşırı yorgunluk, umutsuzluk, sık sık ağlama krizleri, yalnızlık hissine kapılma, hayata, kendine karşı güvensizlik ve ümitsizlik görülüyor.
Sağlıklı bir ilişkide ne fiziksel, ne de sözel şiddetin yeri yoktur. Eğer eşinizde ya da erkek arkadaşınızda, bu davranış bozuklukları varsa, ses çıkarmamayı değil, çözüm üretmeyi seçmelisiniz.