Dünya Çocuk Günü ve çocukların sorunları

Güncelleme Tarihi:

Dünya Çocuk Günü ve çocukların sorunları
Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2015 12:30

Her çocuk merakıyla, heyecanıyla dünyayı değiştirecek işler yapacak güce sahiptir.

Haberin Devamı

Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde 1954 yılından bu yana her Ekim ayının ilk pazartesi günü “Dünya Çocuk Günü” olarak kutlanır. Çocukların bakımlarının, korunmalarının ve mutlu bir çocukluk geçirmelerinin önemini hatırlatan bu günde Uzman Klinik Psikolog Ceyla Erhan, çocukluğun öneminden, çocukluk yıllarında yaşanan olayların gelecekteki yaşama etkisinden bahsediyor.

Çocukluk döneminde yaşanan korkular, sevinçler, kıskançlıklar, aile tarafından terk edilme korkusu, ilk kavgalar ve ilk aşklar gibi konularda nasıl hareket edilebileceği konusunda önerilerde bulunuyor. Uzman Klinik Psikolog Ceyla Erhan, ülkemizde özellikle kırsal kesimlerde yaşayan çocukların çoğumuzun hiç tecrübe etmediği bir çocukluk dönemi geçirdiğini söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:

“Kırsal alandaki çocuklar, örneğin, ölüm yüzdelerinden okula gitme oranına kadar büyük şehirlerdeki çocuklardan çok daha şanssızlar. Bu bölgelerde on binlerce kız çocuğu okula gidemiyor. Bazen de tek okul ve tek öğretmen bulunan yakın köylerdeki sınıflarda yüz kişi bir arada okuyorlar. Ülkemiz genelinde çocuk yaşta yapılan veya zorla yaptırılan evliliklerin sayıları hala yüksekken, çocuk işçi sayıları da endişe duyulması gereken boyutlarda. Çocuk istismarları, fiziksel ve duygusal tacizler ve hatta tecavüzler hala ülkece kapı ardında tutup, ayıptır diye konuşmadığımız konular arasında” diyor. Çocukluğun hem bireyin kendisi hem de yaşadığı toplum adına en önemli dönemlerden birisi olduğuna dikkat çekiyor ve “Bir ülkenin çocuklarına yaptığı yatırım, hem yoksulluğa, hem derin sosyal ve ekonomik sınıf farklılıklarına hem de kadın-erkek eşitsizliğine çare olabilir. Yatırım yapılan çocuk okula devam eder, böylece erken evlendirmeler, istismarlar ve çocuk işçiler gibi sorunlarda azalmalar olur. Okula giden, kendine güveni artan ve yaratıcı olan genç ailesinin içinde bulunduğu yoksulluk ve eğitimsizlik döngüsünü kırarak hem kendisine hem de ülkesine yararlı bir birey olur” diyor.

[fotogaleri=85]

RUH SAĞLIĞI ÇOCUKLUK YAŞLARINDA BOZULUYOR

Çocuk ve genç ruh sağlığı bozukluklarında da ülkemizde yeterli bilincin olmadığını söyleyen Erhan: “Çocuk ya da ergenin gerçek potansiyeline ulaşabilmesi için iyi bir duygu durumunun olması gerekir. Psikolojik açıdan sağlıklı olmak, aile ilişkilerinin güçlenmesi, okula devam edebilmek, karşımıza çıkabilecek zorlukların üstesinden gelmek, sosyal ortamlarda iyi ilişkiler kurabilmek, dışlanmamak, ilişkilerimizde kırıcı ve yıkıcı olmamak ve yeni olanaklar yaratarak o olanaklardan faydalanabilmek gibi daha birçok konuda bize yardımcı olur” diyerek bu konuya dikkat çekiyor.

Ciddi ruh sağlığı bozukluklarının çocukluk döneminde baş gösterdiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Ceyla Erhan, konu hakkında bilgilendirici örnekler veriyor: “Yetişkinlik yıllarında birçok kişinin hayatının akışını altüst eden şizofreni hastalığının belirtileri erken yaşlarda belli olabilir. Bazı teorilere göre belirtiler çocuklukta fark edildiğinde ilaç tedavisi, sosyal ve psikolojik terapiler, ailenin gösterdiği emek ve tedavi sürecinde yer alması, rehabilitasyon ve eğitim gibi güçlü bir program ile şizofreninin ilerlemesi durdurulabilir. Çocuklukta ortaya çıkan belirtilerin göz ardı edilmemesi gerekir, “benim çocuğumda bir şey yok” tarzı düşüncelerle ailelerin çocuklarına konduramaması gibi durumların artık geride kalması lazım” diyor.

Uzman Klinik Psikolog Ceyla Erhan konuyla ilgili olarak “ruh sağlığı bozukluklarına da bilimsel bir çerçeveden bakmalı, gerektiği takdirde küçük yaşlardaki çocuklarımızı uzmanlara götürerek onlara yardım etmeliyiz. Ruh sağlığı ile ilgili rahatsızlıkların normalleştirilmesi ve belirtilerin halka öğretilerek nerelerden yardım alınacağının medya tarafından da halka anlatılması gerekmektedir. Her çocuğun güzel şartlarda yaşamaya ve gerektiğinde yardım almaya hakkı olmalıdır. Onlara imkanlar sunulduğunda her çocuk enerjisiyle, merakıyla, ruhuyla, heyecanıyla dünyayı değiştirecek işler yapacak güce sahiptir” diyor.

BAKMADAN GEÇME!