Güncelleme Tarihi:
ABD’nin Virginia eyaletinde yaşayan Robin Sipe, 15 yıldır tanıdığı göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Earl D. King'e muayeneye gittiğinde çok üzgündü. Sebebi ise kedisini kısa süre önce kaybetmiş olmasıydı.
Sipe, The Washington Post'a yaptığı açıklamada, muayene sırasında doktoruna, “Kedim kısa süre önce öldü. Kendimi çok üzgün ve depresif hissediyorum" dediğini aktardı.
King, geçmişte hava akışını engelleyen ve nefes almayı zorlaştıran bir durum olan kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) için Sipe’ı tedavi etmişti.
“King, daha önce de yoğun bakımda tedavi görürken üç kez hayatımı kurtardı” diyen 67 yaşındaki Sipe, sorunun ne olduğunu soran doktoruna çok sevdiği kedisinin ölmesinden bu yana yaşadığı yalnızlığı anlattı.
Hastasına yeni bir kedi almayı düşünmesi gerektiğini söyleyen Dr. King, muayenenin ardından Sipe'a ekim ayında yüksek dozda grip aşısı, kasım ayında da koronavirüs aşısı olması talimatını veren bir reçete yazdı.
Ancak reçete bununla sınırlı değildi. Kağıtta dikkat çeken ilginç bir detay daha vardı. Doktor, listenin en başına “Bir kedi alın” yazmıştı.
'EVCİL HAYVANLARIN ETKİLERİNE İLK ELDEN ŞAHİT OLDUM'
63 yaşındaki King, kontrol sırasında Sipe'a bir kedi reçete etmesinin sebebini ise şöyle anlattı:
"Robin kedisini kaybettiği için ağlıyordu ve onun için en iyi çarenin yeni bir kedi olduğunu düşündüm. Evcil hayvanların bir kişinin ruh sağlığını iyileştirebileceğini ve yaşlı yetişkinlerin yalnızlık duygularıyla başa çıkmalarına yardımcı olabileceğini gösteren çalışmaları görmüştüm. Etkilerine ilk elden de şahit oldum.
Süt üretimi yapılan bir çiftlikte büyüdüm. Her zaman bir sürü kedimiz ve köpeğimiz vardı. Bir kış o kadar çok kar yağdı ki süt kamyonu çiftliğe ulaşamadı ve 600 galon sütü kanalizasyona akıtmak zorunda kaldık. Kediler içebildikleri kadar içtiler ve çok mutlu oldular. Onların etrafta olması harika bir deneyimdi."
King, Sipe'a yeni bir kedi almasını tavsiye ettiğinde ciddi olduğunu ancak Sipe'ın bu öneriyi hemen kabul etmesine şaşırdığını söyledi. Zira Sipe, klinikten çıkar çıkmaz bir kedi sahiplendi.
KLİNİKTEN ÇIKTI, KEDİ ONU BULDU
Sipe klinikten ayrılıp evine giderken yiyecek bir şeyler almak için bir tezgâhın önünde durdu. Yiyeceklere göz gezdirirken siyah beyaz bir kedi yavrusunun etrafta koşuşturduğunu fark eden Sipe, “Beş yavrudan biriydi ve ön sol patisi yoktu" dedi.
Tezgâhtaki görevliler ona yavru kedinin doğduktan kısa bir süre sonra duvardan düşüp patisini kaybettiğini söyledi. Sipe, eksik patisinin yavru kedinin oyun oynama ve etrafta dolaşma becerisini etkilemediğini belirterek şunları söyledi:
“Kediyi eve götürüp götüremeyeceğimi sordum, benimle güvende ve mutlu olacağını garanti edebileceğimi söyledim. Ev bulmaları gereken dört yavru kedileri daha vardı, bu yüzden 'Tamam' dediler. Bu küçük tatlı kedi benim oldu."
Sipe eve döndüğünde, 7 haftalık kediye ne isim vereceğine dair kafasında hiçbir soru işareti yoktu; Dr. Earl King'e ithafla kedisini Earlene diye çağırmaya karar vermişti.
'KEDİ REÇETE EDEREK BU KEZ KALBİMİ İYİLEŞTİRDİ'
Earlene’i sahiplendikten sonra hayatındaki her şeyin daha iyiye gittiğini anlatan Sipe, “Doktor King bana bir kedi reçete ederek sadece hastalığımı değil kalbimi de iyileştirdi. Yıllarca KOAH ile mücadele ettim ve birkaç kez solunum sorunları nedeniyle yoğun bakım ünitesine yatırıldım. Entübe edilmek ve tıbbi olarak komaya sokulmak zorunda kaldım. Dr. King her seferinde beni ölümden kurtardı” diye konuştu.
Kedisi Datura aniden öldüğünde haftalarca ağladığını da anlatan Sipe, aslında yeni bir kedi sahiplenmeyi düşündüğünü, ancak Dr. King'in reçetesinin hayatına biraz eğlence getirmenin aciliyetini ortaya koyduğunu söyledi ve ekledi:
“Bunun olması gerektiğine tüm kalbimle inanıyorum. Earlene benimle televizyon izlemeyi seviyor ve yatakta yanıma sokuluyor. O tatlı ve sevgi dolu bir kedi yavrusu, ancak gece 1'de beni oyun oynamak için uyandırma gibi bir alışkanlığı var. Uzanıp küçük patisiyle yüzümü okşamayı seviyor.”
Peki Robin Sipe’a doktorunun bir kedi reçete etmesinin sebebi, kaybettiği kedinin yerine yenisini koymasını sağlamak istemesi mi yoksa bu hayvanların insan sağlığına etki ettiğine dair bilimsel bir gerçeklik söz konusu mu?
'KÜÇÜK EVCİL HAYVANLAR KRONİK HASTALIĞI OLANLAR İÇİN MÜKEMMEL BİR YOLDAŞ'
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Aytaç Karadağ, “Modern hemşireliğin kurucusu olan Florence Nightingale’in ‘Küçük evcil hayvanlar kronik hastalığı olanlar için mükemmel bir yoldaştır’ sözünün 150 yıl sonra doğruluğunu kanıtlar nitelikteki bu habere konu olan vakanın benzerlerine, mesleki pratikte birçok defa şahit olduk” dedi ve şunları söyledi:
“American Journal of Cardiology dergisindeki bilimsel çalışmada köpek sahiplenen erkeklerin kalp krizi geçirdiklerinde sağ kalabilme oranlarının daha yüksek olduğu saptandı. Farklı bir araştırmada da evcil hayvan sahibi olmanın yüksek tansiyonu sadece 6 ay içinde normal seviyelere çekmeye yardımcı olduğu ortaya kondu.”
4 ÇEŞİT BEDENİMİZ VAR
“Temelde 4 çeşit bedenimiz olduğu kabul edilir” diyen Karadağ şu detayları verdi:
1- Muayene, laboratuvar ve radyolojik tetkiklerde de incelediğimiz görünürde olan fiziksel bedenimiz
2- Mutluluk, sevinç, üzüntü, korku vs. ile etkilenen ruhsal bedenimiz
3- Son günlerde sıkça karşılaştığımız beyin sisi, demans, Alzheimer gibi durumlarda bozulan zihinsel bedenimiz
4- Son bedenimiz ise oldukça ihmal edilen ve farkındalığa sahip olmadığımız enerjetik beden. Ayurvedik tıpta aura, çakra gibi kavramlarla ifade edilen ve son yıllarda frekans tıbbı olarak çokça araştırma yapılan bu enerjetik bedende kedi mırıltısının yarattığı titreşimler iyileştirme görevi görüyor.
KEDİNİN YAYDIĞI TİTREŞİM TERAPİ ETKİSİ YAPIYOR
Dr. Karadağ, “Kedinin mırıldarken yaydığı titreşimler adeta terapi etkisi yaparak enerjetik bedenimizde iyileştirici etkide bulunuyor. Bu titreşimlerin ruhsal dinginliğe yol açarak uyku problemlerinin, kronik ağrıların, fibromiyalji gibi kas gerginliklerinin giderilmesinde yardımcı olduğu bilinen bir gerçektir” ve ekledi:
“Evcil hayvanı okşadığımızda sadece hayvanın stresini azaltmakla kalmıyoruz, kendimiz için de iyilik yapıyoruz. Journal of Nervous Mental Disease dergisinde yayımlanan bir bilimsel çalışmaya göre hayvana dokunmak tansiyonu düzenliyor; anksiyete ve stresi azaltıyor. Özellikle köpeklerin yürüyüşlerde yanımızda bize dostluk etmesi ve bizi en sağlıklı spor olan yürüyüşe motive etmesi açısından son derece önemli bir işlevi vardır.”
Dr. Aytaç Karadağ bu konuda birçok araştırma yapıldığını söyledi ve araştırmaların ortak sonuçlarını şöyle özetledi:
-- Evcil hayvan sahipleri daha düşük kalp krizi ve hipertansiyon oranına sahiptir. Dahası damar tıkanıklığı yapan kolesterol ve trigliserid düzeyleri de daha düşük bulunmuştur.
-- Depresyon yakınmaları daha azdır. Antidepresan ilaç kullanma ihtiyacı daha azdır.
-- Evcil hayvan sahiplerinde haz hormonu olan dopamin ve mutluluk hormonu olan serotonin daha yüksek bulunmuştur.
-- 65 yaş üstü evcil hayvan sahipleri yüzde 30 daha az doktor ziyareti yapmaktadır.
-- Bir evcil hayvanın mutlaka köpek ya da kedi olması gerekmez. Akvaryumdaki balıkları izlemek bile kas gerginliğini azaltmaya ve nabzı düşürmeye yardımcı olabilir.