Diyette psikolojik yaklaşım

Güncelleme Tarihi:

Diyette psikolojik yaklaşım
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2015 10:35

Bedenleri zayıflatmak uğruna ruhu zedelememek en önemlisidir.

Haberin Devamı

Zaman zaman bedenimize küseriz, aynaya baktığımızda mutsuz oluruz, istediğimiz kıyafeti giyemediğimizde moralimiz bozulur. Hissettiğimiz bu moral bozukluğu sonunda ise kendimizi buzdolabının önünde buluruz ya da bir bakmışız kucağımızda bir paket çikolata. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sedat Özkan diyet yapmanın psikolojik boyutlarını tüm detayları ile ele aldı.

Bu durumları genelinde yeme bozuklukları olarak adlandırabiliriz. Yeme bozukluğu kısır döngüsü, sıkıntı, tatminsizlik, öfke, üzüntü hali, suçluluk gibi olumsuz duygular ile kendini gösterir. Genelde bu olumsuz duyguların kaynağında depresif duygulanım, yüksek kaygı düzeyi, kişinin yaşamındaki sıkıntılı ve üzücü olaylar ve diğer psikolojik sorunların varlığı etkendir.

AÇLIK DUYGUSU OLMADAN YEMEK YENİYORSA...

Öncelikle yemek yeme davranışı açlığı gidermek ya da bir lezzet denemek amaçlı mı yoksa patolojik kökenli mi buna bakmak gerekir. Kişi eğer açlık duygusu olmadığı halde dürtüsel olarak yemek yemeye yöneliyor ise bu durum psikopatolojik olarak değerlendirilebilir. Fiziksel hastalığa veya hormonal sebeplere bağlı ise yine patolojik olması söz konusudur. Bu sebeple yeme davranışı anormal ise hem dahili hem psikolojik yönden değerlendirilmeli, patolojik olup olmadığına karar verilmelidir.

PSİKOLOJİYİ DİKKATE ALMAYAN DİYET BAŞARILI OLAMAZ!

Beslenme bireylerin psikolojisini etkilediği gibi psikolojik durumlar da beslenme alışkanlıklarını etkiler.

Beyin ve psikolojiden bağımsız yeme programı düşünülemez. Yemek yeme davranışımız anamızdan sütle sevgi almaya başladığımız andan itibaren şekillenmeye başlar. Yaşadıklarımız, duygularımız, düşüncelerimiz, beklentilerimiz, öfkemiz, cinsel yaşantımız, doyum ve doyumsuzluklarımız; hepsi yemek yeme davranışımızı etkiler. Ağız bölgesiyle yemek yeriz, sevişiriz, konuşuruz ya da “çiğ çiğ yemek isteriz”. Dolayısıyla zayıflama ya da kilo vermeye ilişkin diyet programı; kişinin beynini, psikolojisini, yemek yeme davranışını etkileyen derinliklerdeki psikolojiyi ve günlük yaşamın duygu-zihin etkileşimlerini dikkate almak zorundadır. Bunları dikkate almayan diyet programları başarısızlığa mahkumdur. Hatta kişide bazen daha fazla kaygı ve kısır döngü yaratır. Kişilerin Biyo-psiko-sosyal açıdan beden, beyin, ruh ve çevre etkileşimlerini inceleyen bilimsel diyet programının adı Psiko-Diyet’tir.

Psiko-Diyet programında kişiler öncelikle dahili yönden değerlendirilir. Burada kan şekerinden hormonlara kadar açlık ve yeme alışkanlığını etkileyen patolojik bir faktör olup olmadığına bakılır. Ardından diyet uzmanı ve psikolog tarafından görüşmeler gerçekleştirilir. Diyet uzmanı sağlıklı beslenme alışkanlığını kazandırırken psikolog ise bunun istikrarlı bir şekilde devam etmesini sağlayabilir.

RUHU VE BEYNİ DİKKATE ALMADAN BEDENİ ZAYIFLATAMAYIZ!

Özellikle anoreksiya ve blumia gibi yeme alışkanlıklarını direkt etkileyen psikolojik bozukluklar dışında depresyon, kadınlarda pms dediğimiz adet öncesi sendromlar ve birçok psikopatolojik tabloda psikoloğun doğru beslenme alışkanlığını kazandırmak ve sürdürmekte büyük rolü vardır.

BESLENMEYLE İLGİLİ ÖNLEMLER

Kişinin, yemek yeme düzenini, diyet ve egzersiz programını, geçici ve kısa dönemli olarak görmesinin engellenmesi ve bu düzeni bir yaşam tarzı olarak görmesi amaçlanır. Aksi takdirde, diyetin sonlanması ile beraber tekrar kilo alımı da kaçınılmaz olacaktır. Bütün bu nedenlerdendir ki kilo vermek ya da sağlıklı bir bedene sahip olabilmek için çizilen yol haritasında farklı alanları da içerisinde barındıran bir ekip desteğine ihtiyaç vardır.

KİLO SORUNU OLANLARIN PSİKOLOJİLERİ

Kilo sorunu olanların kendine özgü psikolojileri vardır. Öncelikle mevcut durumdan rahatsız olmak ancak durumu değiştirecek güçte olamamak büyük bir problemdir. Pek çok kişi bunu iştahın açık olması ya da ne yesem yarıyor olarak da nitelendirir ancak durum zannedilenden daha derinlerde olabilir. Kişi kilo problemi yüzünden sosyalleşmekten kaçıyor, kendine olan saygısını ve güvenini kaybediyor bile olabilir.

Daha önce de belirtmiş olduğum gibi psikopatolojik ya da fiziksel bir nedenden kaynaklanıyor olabilir.

Son olarak;

Bedenleri zayıflatmak uğruna ruhu zedelememek en önemlisidir. 

Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sedat Özkan

BAKMADAN GEÇME!