Güncelleme Tarihi:
Konuyla ilgili olarak görüşlerini aldığımız Uzman Diyetisyen Nesrin Eriş, karbonhidratlarla ilgili önemli bilgilere yer veriyor:
Bir grup araştırmacı karbonhidrat tüketiminin beynimize mutluluk hormonu salgılattığını doğruluyor. Diyete başlayanlar yetersiz karbonhidrat tüketimiyle mutlu olmadıkları için, kendilerini sinirli, endişeli, depresif hissedebiliyor. Bunun diğer nedeni ise beynin enerji kaynağı olarak sadece glikoz kullanıyor olması.
Yeterli miktarda glikoz yani karbonhidrat alınmazsa, beyin enerji kaynağını kaybediyor ve proteinlerin yan ürünlerini enerji gereksinimi için kullanmaya başlıyor. Bu da stres, unutkanlık ve algılamada güçlük yaratarak günlük yaşamda sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle sadece proteinli besinler tüketiliyor ve gün içerisinde hiç karbonhidrat alınmıyorsa daha mutsuz ve sinirli hissedilebiliyor.
Peki, akşam soluğu bir anda buzdolabının önünde almakla veya eve tatlı siparişi vermekle sonuçlanabilecek bu durum nasıl engellenebilir?
Birçok vitamin ve mineral yetersizliğinin tatlı ihtiyacını ciddi anlamda artırdığı biliniyor. Bunların en başında demir, magnezyum, tiamin ve çinko mineralleri geliyor. Bu minerallerin yetersizliği aynı zamanda daha mutsuz, halsiz ve depresif hissedilmesine yol açıyor. En önemli mineral kaynakları; kırmızı et, tavuk, balık, yumurta, tahıl, sakatat, yeşil yapraklı sebzeler ve kabuklu kuruyemişlerdir.
Tabii aldığımız besinlerle ihtiyacımız olan vitamin ve mineralleri karşılayabilmek için besinlerin biyoyararlılık düzeyini de bilmemiz gerekiyor. Örneğin kurubaklagillerdeki demirin vücutta kullanım miktarı ile kırmızı etteki demirin vücutta kullanım oranı arasında ciddi fark vardır. Kurubaklagillerdeki posa oranı mineral ve vitaminlerin emilim oranının daha az olmasına neden oluyor. Bazı sebzeler ve kurubaklagiller de demir minerali içerse de, bu besinlerin içinde bulunan demirin vücutta kullanılma oranları daha düşük olabiliyor.
Biz kadınlar, yapı olarak sürekli stres yaşayan en fazla risk altında olan gruplarızdır aslında. Çünkü beynimizde daha az seratonin yani mutluluk hormonu bulunur. Günlük beslenme düzenimizde değişiklik yaparak bu hormonun ufacık bir kısmını bile kaybetmeyi göze alamayız. Bu yüzden diyetlerin büyük bir kısmı biz kadınları zorlar.
Yeterli uyku uyuyamamak, tek gıda diyetleri uygulamak, fazla miktarda kafein almak, fiziksel aktivite azlığı gibi etkenler diyet yaparken kadının mutsuz olması nedenleri arasındadır. İşte bu yüzden özellikle kadınların diyetleri düzenlenirken alternatif kaynaklar sunulmalı, serotonin içeriği yüksek besinlerle diyet zenginleştirilmeli, bu sayede diyet yaparken de mutlu olunabilmeli.
Kaliteli ve karanlıkta bir uyku, seratonin hormon düzeyini artırır. Özellikle süt-yoğurt, kırmızı et, soya ürünleri, kabuklu kuruyemiş tüketmek isabetli olur. B6 ve B12 vitaminlerinin yetersizliği ise seratonin hormonunun vücutta yeterince kullanılmasını engeller. Özellikle tam tahıllı ekmek türevleri, yeşil yapraklı sebzeler, esmer pirinç, muz ve avokado tüketimi B vitamini alımını destekler.
Kadınların en önemli problemlerinden birisi de adet döneminde diyet yapmaktır. Eğer dengeli bir beslenme programı ile kilo veriliyor, bol su tüketimi yapılıyor, kafeinden uzak durularak ödem attırıcı adaçayı ve kekik çayı kullanılıyorsa; belli ölçüde ceviz, badem ve muz da tüketiliyorsa, “adet dönemi sendromu” başarı ile atlatılabilir.
Kadınlardaki en önemli problemlerden birisi de kortizol hormonu yüksekliğidir. Özellikle fazla miktarda çay ve kahve tüketimi kadınlarda kortizol hormon düzeyinin artırabilir.