Güncelleme Tarihi:
Şişmanlığa; çok yemek yeme, fiziksel aktivitenin az olması, psikolojik bozukluklar, metabolik ve hormonel bozukluklar sebep olabilir. Bunlar arasındaki en büyük etmen de çok fazla yemek yemektir. Zayıflamak için kişinin harcadığı enerjinin, aldığı enerjiden daha çok olmasına dikkat etmeli ve fiziksel aktivitesini artırmalıdır.
Bireyin zayıflamaya karar verdikten sonra bazı kurallara dikkat etmesi gerekmektedir:
İlk etapta birey, diyette başarılı olmak istiyorsa beyin olarak diyete hazır olup olmadığını düşünmelidir. Eğer kişi buna hazır değilse diyeti tam olarak uygulayamayacak, kaçamaklar yapacak ve başarısızlığa uğrayacaktır. Başarısız oldukça da umutsuzluğa düşecektir.
Bireyin hedeflerini, yani kaç kilo vereceğini ve bu kiloyu ne kadar sürede verebileceğinin belirlenmesi gerekir. Kişi hiçbir zaman kısa sürede kilo kaybetmeyi planlamamalıdır. Bu şekilde uygulanan diyetlerle belki hedeflere ulaşabilir. Fakat daha sonra koruma safhasına geçildiğinde başarılı olunamaz. Hatta birey diyet yapmaya başladığı kilonun da üzerine çıkabilir.
Standart diyet yoktur, her diyet kişiye özel olmalıdır. Bir diyet uzmanı tarafından, o kişinin beslenme alışkanlıklarına, yaşına,cinsiyetine, iş koşullarına, bazal metabolizma hızına ve sağlık problemlerine (yüksek kolesterol, tansiyon, diyabet) uygun diyet programı belirlenmelidir. Herkesin aynı diyeti yapması söz konusu olamaz. Her bireyin kişisel özellikleri farklı olacağından diyete vereceği cevap da farklı olacaktır.
Diyette öğünler, azar azar ve sık tüketilecek şekilde düzenlenmeli, öğün atlanılmamalıdır. Genelde diyet yapan bireyler tüm gün boyunca aç kalıp, metabolizmalarını zayıflatırlar ve metabolizmanın en zor çalıştığı akşam saatlerinde çok daha fazla yemek tüketirler, buna paralel olarak hızlı bir şekilde kilo alırlar. Akşam yemekleri en geç 19.00-19.30 saatleri arasında yenilmelidir.
Diyetler genelde 3 ana ve 3 ara öğün olacak şekilde düzenlenir. Fakat ana öğünler kadar önemli olan ara öğünler her zaman ihmal edilir ve atlanılır. Kan şekeri, kişi öğününü tükettikten 2-2,5 saat sonra yavaş yavaş düşmeye başlar ve böylece açlık hissi doğar. Buradaki ara öğünlerin amacı da kan şekerinin düşmesini ve açlık duyulmasını engellemektir. Bu nedenle de ara öğünlere gereken önem verilmeli.
Diyet içersinde, her besin grubunda bulunan besinler dengeli bir şekilde dağıtılmak koşulu ile bulunmalıdır. Tek tip besinlerle yapılan diyetlerin çoğu en başta kilo kaybetmeyi sağlamakta fakat başlangıçtaki hızlı kilo kaybından sonra eskisinden daha çok kilo alınmasına neden olmaktadır.
Diyet sırasında en az 2 - 2,5 litre su içilmelidir. Herhangi bir sağlık problemi yok ise, bu miktarın üzerinde içilen su böbrekleri gereksiz yere çalıştıracaktır. Sular yemeklerden önce içilmeli yemek arası veya yemekten hemen sonra içilmemelidir.
Diyet sırasında koşullar el verdiği sürece spor yapmalıyız. Ne yazık ki günümüz şartlarında spora pek vaktimiz kalmıyor. Bu nedenle günlük hayatta mümkün olduğunca hareketli olalım. Mesela yürüyen merdivenler ve asansörler yerine merdivenleri, çok yakın mesafelerde yürümeyi tercih edelim. Genelde beyaz ekmek tüketenler diyet sırasında kalorisi azalacağı düşüncesi ile ekmeği kızartırlar.Fakat bu şekilde sadece ekmekte su kaybı olurken, kalorisinde hiç bir değişiklik olmamaktadır. Aynı zamanda bu uygulamayla protein kaybı da söz konusudur.
Yine aynı şekilde sabahları aç karnına içilen sıcak su veya limonlu su gibi içeceklerinde vücuttaki yağları erittiği düşülür. Bunların vücuttaki yağları eritmek gibi fonksiyonları yoktur ama aç karnına içilen bu içecekler bağırsakları harekete geçirir ve kabızlığı ortadan kaldırır.
Burada yapılması gereken, sağlıklı beslenme alışkanlığının bir yaşam tarzı haline getirilmesi ve diyet süresince belirlenen ilkelerin bu dönemde de benimsenmesidir.