Güncelleme Tarihi:
Egzersiz ve sağlıklı beslenmenin pek çok hastalığı önlediğini söyleyen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sabri Sayınalp, “Gebelik diyabeti öyküsü olan kadınlar daima beslenmelerine dikkat etmeli ve aktif olarak kilo almamaya çalışmalılar. Aynı zamanda düzenli olarak kontrol yaptırmaları bir diğer önemli konu” dedi.
• Gebelik diyabeti (Gestasyonel Diyabet) geleneksel olarak, ilk kez gebelikte tanı konulan diyabet şeklinde tanımlanmaktadır. Bununla birlikte bu tanım, gebelikten önce diyabeti olduğu halde gebelikte tanı konan vakalar ile diyabetin gebelikle ilişkili nedenlerle ortaya çıktığı gerçek Gestasyonel Diyabet vakalarını ayırt etmekte yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle genellikle, gebeliğin erken dönemlerinde tanı konulan hastalar gebelik öncesi diyabet iken, gebeliğin 24. haftasından sonra tanı konulanlar gebelik diyabeti olarak kabul edilir.
• Tanımda olduğu gibi tanı kriterlerinde de tartışmalı noktalar olduğu için Gestasyonel Diyabet sıklığı rakamları kesin değildir. Farklı toplumlarda yüzde 1-25 arasında değişen sıklık oranları bildirilmiştir ve ortalama yüzde 7 olarak kabul edilmektedir.
• Uluslararası Diyabet Federasyonu tüm dünyada canlı doğumların yüzde 16.2’sinin kan şeker yüksekliğinden etkilendiğini belirtmektedir ancak bu sayıya gebelikten önce diyabeti olanlar da dahildir. Gestasyonel Diyabetin hastaların sonraki gebeliklerinde tekrarlama riski yaklaşık yüzde 50’dir. Ayrıca ileriki yaşamlarında tip 2 diyabet gelişme riski de yüzde70-80’e kadar varmaktadır.
• Gebelik diyabeti hem genetik hem de çevresel faktörlerle ortaya çıkmaktadır.
• Ailesinde tip 2 diyabet olanlarda, Afrikalılarda, Güneydoğu Asyalılar ve Hispanikler gibi bazı etnik gruplarda daha sık görülmektedir.
• Hastalığa neden olan genlerin bazıları belirlenmişse de tam bir genetik tiplendirme henüz yapılamamıştır, birçok gen devreye girmektedir. Obez ve yaşı ileri olanlarda daha sık görülmektedir. Basit şekerlerden zengin beslenme, yağların gereğinden fazla tüketilmesi, hareketsizlik, genetik yatkınlığı olan kişilerde hastalığa neden olan başlıca çevresel faktörlerdir.
• Gebelik diyabeti genellikle semptom vermez, bu nedenle risk değerlendirmesi yapılmalıdır. Gebelik diyabeti riski, ailede diyabet olması, daha önce gebelik diyabeti öyküsü, yaşın 25’ten büyük olması, gebelik öncesi vücut ağırlığının ideal kilonun yüzde 110’undan büyük ya da beden kitle indeksinin 30’dan büyük olması, ilk 18-24 haftada aşırı kilo alınması, çoklu gebelik, idrarda şeker bulunması, daha önce malformasyonlu bebek ya da düşük öyküsü, polikistik over sendromu, hipertansiyon varlığı ve glukokortikoid ilaç kullanımında artar.
• Bu tür öyküleri olan kadınlarda özellikle dikkatli olunmalıdır ancak sadece risk faktörleri olan hastalara tanısal testleri uygulamanın, gebelik diyabeti olan bazı hastaların atlanmasına neden olabileceği gösterilmiştir. Bu nedenle tüm gebelere tarama yapılması en doğrusudur.
• Bazı hastalarda tarama için sadece açlık ya da spot kan şekeri bakılması yeterli olabilir ancak genellikle şeker yükleme testleri tercih edilir. Gebeliğe bağlı diyabet riskinin en yüksek olduğu 24-28. haftalarda test yapılır.
• Geleneksel olarak iki basamaklı test uygulanmaktadır, bu testte 50 gram glukoz solüsyonu içirildikten 1 saat sonra plazma şekeri bakılır, kabul edilen eşik değeri geçiyorsa 3 saatlik 100 gram test uygulanarak kesin tanı konur.
• Son yıllarda gündemde olan test ise tek basamaklı 75 gr iki saatlik testtir. Bu test ilk yönteme göre daha duyarlı olmakla birlikte, gereğinden fazla gebelik diyabeti tanısı konabildiğine dair de kuşkular vardır. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği halen iki basamaklı teste ağırlık vermektedir.
• Gebelikte kan şeker regülasyonunun bozukluğu, hem anne hem de bebek için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Gebelik diyabeti tanısı alan anne adaylarında preeklampsi ve erken doğum, düşük ölü doğum riski artar.
• Yeni doğanda ise iri bebek ve doğum travması, şeker düşmesi, sarılık, kalsiyum düşüklüğü, solunum zorluğu, konjenital malformasyonlar görülebilir. Bu nedenle kan şekerinin sıkı kontrolü gerekir.
• Açlık ve öğün öncesi kan şekerinin 70-100 mg/dl olması, yemek sonrası ilk birinci saat kan şekerinin 140’tan, ikinci saat kan şekerinin de 120’den düşük olması istenir.
• Bu amaçla diyetisyen denetiminde tıbbi beslenme tedavisi uygulanır, bu kapsamda obezlerde 24 kcal/kg vücut ağırlığı, obez olmayanlarda 30-35 kcal/ kg vücut ağırlığı önerilerek, günlük kalorinin yüzde 45-50’ si karbohidrat, yüzde 18-20’ si protein, yüzde 30-35’ i yağ olarak önerilir, gerekli vitamin ve mineral desteği sağlanır.
• Ayrıca haftada 3-4 kez 30-60 dakika egzersiz önerilir, iki haftalık sürede istenen sonuç alınamazsa insülin tedavisine geçilir. Çeşitli yayınlarda bazı ağızdan alınan ilaçların da gebelik diyabetinde kullanılabileceği belirtilmekte ise de genel olarak kabul gören bir yaklaşım değildir. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği tarafından da önerilmemektedir.
• Gebelik diyabeti tanısı ile izlenen hastalara doğumdan 6-12 hafta sonra standart glukoz tolerans testi yapılarak durumun normale dönüp dönmediği araştırılır. Test sonucu normal olsa dahi ileriki yaşamlarında gebeler tip 2 diyabet hastası olabilir ya da sonraki gebeliklerinde gestasyonel diyabet tekrarlayabilir. Bu nedenle gebelik diyabeti öyküsü olan kadınların daima beslenmelerine dikkat ederek ve fiziksel olarak aktif olarak kilo almamaya çalışmaları ve düzenli olarak kontrol yaptırmaları önerilir.