Diyabet, meme kanseri riskini de arttırıyor

Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Çitgez, “30 yaş üstü diyabetik kadınlarda meme kanseri oranının %50’ye kadar yükseldiğini gösteren bilimsel çalışmalar mevcut” diyor. Bunlarla birlikte diyabetik hastaların kansere yakalandıklarında, diyabeti olmayan kanser hastalarına göre yaşam sürelerinin daha kısa, ölüm oranlarının daha yüksek olduğu ve bunun meme kanseri için de geçerli olduğu bildiren Çitgez, meme kanseri diyabet ilişkisinde merak edilenleri anlattı.

İnsülin direnci kanseri büyütüyor ve geliştiriyor

Toplumda şekerli gıdaların ve tatlıların kanseri beslediği inanışı çok yaygındır, fakat bu inanış gerçekleri yansıtmamaktadır. Yenilen gıdalardaki karbonhidrat, insülin hormonu sayesinde vücuda kullanışlı hale gelir. İnsülin aynı zamanda anabolik bir hormondur, yani hücrelerin büyümesine etkilidir. İnsülin direnci olan hastalarda kanserin büyüme ve gelişme etkisi devam etmektedir, yani şekerli gıdalar kanseri beslemez, şekerli gıda yenilmese dahi, insülin hormonunun ve kanserli hücrelerinin kendi etki mekanizmaları ile kanser hücreleri ve dokuları büyümeye devam eder.

İnsülin tedavisi kanser riskini azaltıyor  

Kullanılan insülinin kanser riskini arttırıp arttırmadığına yönelik çalışmalar yapılmıştır. Geniş çaplı çalışmalar sonucunda insülin tedavisinin meme kanseri riskini arttırmadığı sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte diyabet hastalığının ilk aşamasında yaygın olarak kullanılan metformin molekülünün kanser gelişimini önlediği gösterilmiştir. Bu ilacın büyüme yollarını baskılaması nedeniyle koruyucu etkisinin olduğu düşünülmektedir. Diyabetik hastalarda kullanılan ilaçlardan çok, diyabetin kendisinin meme kanserine yatkınlığı arttırabildiği, aynı zamanda diyabete bağlı nöropati sebebiyle kanserin yarattığı semptomların perdelenebileceği genel yargı niteliğindedir.

Ele gelen her kitle kanser sayılmaz, diyabetle ilişkili olabilir

İlk olarak 1984’te tanımlanan, diyabetiklerde nadir rastlanan diyabetik mastopati ise ele gelen sert kitle sebebiyle kanser ile karışıklığa sebep olmaktadır. Bazen bu lezyonlar ağrılı olabilmekte, yine de kesin tanı biyopsi ile konulmaktadır. Eğer tamamen selim olan bu lezyonlar için biyopsi materyali olmadan tedavi planlanırsa yanlış tedavilere yol açılabilmektedir.  

Genel olarak meme hastalıkları diyabetik hastalarda daha sık görülmektedir. Bunda, meme dokusunda insülin reseptörü miktarının yüksek olması da önemli bir etkendir. Rutin kontrol ve takipler ile hastalıkların erken tanı ve tedavisi mümkündür.