Güncelleme Tarihi:
İnsülin, vücudumuzda pankreas denilen organ tarafında üretilir, yemeklerle alınan gıdalardaki şekerin hücre içine alınmasında anahtar rolü görerek hücrelerimizin enerji üretmesi için şekeri kullanmasını sağlar. İnsülinin yokluğu veya etkisizliği sonucu hücrelere alınamayan şeker kanda yükselir ve şeker hastalığı ortaya çıkar.
Yetişkinlerde diyabet neden olur?
Dahiliye Uzmanı Rıfat Bozkuş: Diyabet farklı nedenlerle olabilen bir hastalık olup günümüzde temel olarak 4 sınıfa ayrılmaktadır.
Tip 1 diyabet, genelde 20 yaşından önce görülür. Otoimmün bir hastalık olup bağışıklık sistemimizin bilinmeyen bir nedenle pankreasın insülin üreten hücrelerine saldırması ve bu hücrelerin harabiyete uğraması sonucu oluşan diyabet tipidir. İnsülin hormonunun eksikliği nedeniyle ortaya çıktığı için bu hastalar insülin tedavisi almak zorundadır. Bu nedenlerle hastalara hemen insülin tedavisi başlanması gerekmektedir.
Tip 2 diyabette ise vücutta insülin üretimi yetersiz olabilir. İnsülin üretimindeki bozukluk ve hedef dokularda insülin direnci yani etkisizliği nedeniyle ortaya çıkan diyabet tipidir. Tip 2 diyabet, diyabetlilerin yüzde 90-95'ni oluşturmakta ve obezite ile yakından ilişkilidir. Son yıllarda dünyada insanların beslenme ve yaşam tarzındaki değişimler nedeniyle tip 2 diyabet bir salgın hastalık gibi ciddi oranda artmaktadır. Tip 2 diyabetin altında yatan farklı mekanizmalar nedeniyle bu tip diyabette her zaman insülin tedavisi gerekmeyebilir. Hastalar bazen diyet, egzersiz ve ağızdan alınan tabletler ile tedavi edilebilmektedir.
Diğer bir tip diyabet ise gebelikte görülen ve gestasyonel diyabet dediğimiz gebelik diyabetidir. Gestasyyonel diyabet, gebeliğin 24. haftasından sonra ortaya çıkar. Genellikle gebelik sonrası kan şekeri normal sınırlara düşerek düzelir. Kan şekerinin gebelikte yüksekliği anne ve bebek sağlığı açısından çok önemlidir bu nedenlerle 24-28 haftalarda tüm gebelere şeker yüklemesi yapılarak diyabetin taranması önerilmektedir. Yapılan çalışmalarda gebelerde şeker yüklemesinin bir komplikasyona yol açmadığı görülmüştür. Kan şekeri yüksekliğinin kontrolü iri bebek doğmasını engelleyerek doğum travmalarının önüne geçtiği gibi bebekte hipoglisemi, kalsiyum düşüklüğü, solunum zorluğu gibi komplikasyonların önüne geçer.
Dördüncü tip diyabet sınıfında ise genetik bazı hastalıklar, kanserler ve ilaç kullanımları sırasında ortaya çıkan diyabet tipi olup altta yatan hastalığın tedavi edilmesi veya kullanılan ilaçların bırakılması ile kan şekeri genelde normal sınırlara gelmektedir. Bu sınıfta olan hastalarda tedavi biçimi altta yatan hastalık ve kullanılan ilaca bağlı olarak ağızdan tablet veya insülin tedavisi şeklinde olabilmektedir.
Diyabetin belirtileri nelerdir?
Diyabet tanısı nasıl konulur?
Diyabetli olan bireylerin yaklaşık yarısı hastalığının farkında olmayabilmektedir ve rutin kontroller sırasında çoğu zaman hastalar tanı almaktadır. Diyabet tanısı için açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri, Hba1c(üç aylık şeker ortalaması) ve şeker yüklemesi tetkikleri yapılmaktadır. Diyabet belirtileri olan kişilerde rastgele kan şekeri ölçümünde 200 mg /dl üzeri olduğu durumlarda hasta diyabet olarak kabul edilir. Açlık kan şekerinin iki kez 126 mg/dl ve üstü olması veya tokluk kan şekerinin 200 mg/dl üzerinde olması ile diyabet teşhisi konmaktadır. Yapılan şeker yüklemesinin sonucunda eğer şeker ölçüm değerleri normal sınırların üzerindeyse doktorunuz size diyabet tanısı koyabilir.
Diyabette tedavi yöntemleri nelerdir?
Diyabette tedavi hastalığın tipine ve bireye özel olarak düzenlenir. Ancak bilinmelidir ki tüm diyabet tiplerinde içeriği ve şekli değişmekle beraber beslenme rejimi ve egzersiz tedavinin temeli olup vazgeçilmez unsur olarak düşünülmelidir. Tip 1 diyabette kan şekeri dalgalanması çok sık olduğu için sıkı diyet ve insülin tedavisinin uygulamasında çok dikkatli olunmalıdır. Tip 1 diyabette kök hücre çalışmaları olmakla beraber şu anda tedavi olarak insülin tedavisi vazgeçilmez tek tedavi olarak yerini korumaktadır. Tip 2 diyabet obezite ile yakından ilişkili olup kilo kontrolü tüm diyabetli bireylerde olduğu gibi çok önemlidir. Tip 2 diyabette ağızdan alınan tabletlerin yanında insülin ve iğne şeklinde başka tedavi alternatifleri bireye özgü olarak verilebilmektedir. Gebelik diyabetinde hastaların kan şekeri diyet ve egzersiz ile kontrol altına alınamıyorsa tedavide insülin kullanılır.
Çocukluk diyabetinin yetişkinlik diyabetinden farkı nedir?
Çocukluk diyabeti olarak bilinen tip 1 diyabetin yetişkinlik diyabeti dediğimiz tip 2 diyabetten temel farkı insülin hormonunun çocukluk diyabetinde yokluğu nedeniyle bu kişiler insülin tedavisi kullanmak zorundadırlar. Ayrıca çocukluk diyabetinde insülin hormonu eksikliği nedeniyle kan şekeri seviyeleri kişiden kişiye değişmekle beraber çok dalgalı seyretmekte ve bu nedenle kan şekeri kontrolü genelde yetişkinlere göre daha zor olmaktadır.
"Çocuklarda diyabet pek çok hastalığa sebep oluyor"
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Melis Bayram Şirinoğlu: Şeker hastalığı yani tıptaki adı ile Diyabetes Mellitus, çocukluk çağında görülebilen önemli bir kronik hastalıktır. Daha çok 5-15 yaş aralığında görülse de bebeklerde dahi ortaya çıkabilmektedir. Çocuklarda diyabetin uygun şekilde kontrol edilememesi halinde, böbrek yetmezliği, görme ile ilgili sorunlar, sinir hücrelerinde harabiyet, erken kalp/damar hastalıkları görülebilmektedir. Diyabetes Mellitusun alt tipleri bulunmaktadır ve çocukluk çağında çok daha yüksek oranla Tip 1 diyabet şeklinde görülmektedir. Türkiye’de yaklaşık 20 bin civarında Tip 1 diyabet hastası çocuk olduğu ve her yıl yaklaşık olarak 1500 çocuk hastaya Tip 1 diyabet tanısı konduğu bildirilmiştir.
Çocuklarda daha sık görülmekte olan Tip 1 diyabet, Tip 2 diyabete göre daha erken dönemde belirtiler verebilmekte ve bu sayede zamanında tanı konulması sonrasında yapılan müdahaleler, gecikmeden başlanan ve hayat boyu tedavilerle çocuk hastalar yaşantılarını ve gelişimlerini normal olarak sürdürebilmektedir.
Çocuklarda diyabetin belirtileri nelerdir?
Yukarıdaki gibi belirtiler bizleri çocuklarda şeker hastalığı açısından uyarmalıdır. Bu gibi belirtiler varlığında mutlaka vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. Çünkü geç kalınan durumlarda maalesef daha ağır bir klinik tablolar ve sonrasında komaya dahil gidebilen olumsuz durumlar izlenebilmektedir.
Son yıllarda çocukluk çağında yanlış beslenme alışkanlıkları ve buna bağlı obezitenin de artışı ile Tip 2 diyabet olgularında da artış izlenmektedir. Obezite Tip 2 diyabet için çok önemli bir risk faktörüdür. Obeziteye yol açan sağlıksız beslenme tutumları dolayısı ile Tip 2 diyabet açısından da bir risk faktörüdür. Sağlıksız beslenme ve obeziteye ek olarak ailede Tip 2 diyabet öyküsü ve hareketsiz hayat biçimi risk faktörleri olarak gösterilmiştir. Bu sebeple çocukların sağlıklı beslenme ve sportif aktivitelere teşvik edilmesi önem taşımaktadır.
"Diyabet hastalarının yüksek işlenmiş gıdalardan, trans yağlardan, yüksek yağlı besinlerden ve etlerden, kan şekerini ani yükselten tatlı, şeker, meyve suları ve çikolatadan mutlaka uzak durmalı."
Diyetisyen Nurdan Balakçı: Diyabet tedavisinde kan şekeri kontrolünü sağlamak için sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması önemlidir. Diyabet beslenmesinin kısıtlayıcı bir diyet olduğu düşünülmesinin aksine kaliteli gıdalardan zengin sağlıklı bir beslenme planıdır. Diyabetli bireyler kendilerine uygun beslenme programına uyduklarında daha kaliteli ve uzun bir hayat sürdüklerini gözlemleyebiliyoruz. Diyabeti olmayan bireylerde de bu beslenmeye uyulduğunda sağlık verilerinin daha iyiye gittiğini görüyoruz. Diyabet beslenme tedavisinde amaç kan şekerini ideal değerlerde tutarak akut veya kronik sorunların oluşumunu önlemektir. Diyabet tedavisinde sağlıklı beslenmenin ve egzersizin yeri oldukça büyük.
Diyabet hastaları nasıl beslenmeli?
Karbonhidratlar beslenmemizin büyük bir kısmını kapsar. Çoğumuz karbonhidrat denildiğinde korksa da aslında sağlıklı(kompleks) karbonhidratları tercih ettiğimizde dengeli bir beslenme planının temelini oluşturmuş oluruz. Kompleks karbonhidratların yıkımı basit karbonhidratlara göre daha yavaş sindirilmekte. Bu durum kan şekerinin ani yükselip aşırı insülin salınımını engeller ve uzun süre tokluk hissi sağlar. Beyaz ekmek, pirinç, şekerli besinler yerine lif oranı yüksek rafine olmamış esmer ekmek, bulgur ve kurubaklagiller tercih edilmelidir. Yine tokluk süresini uzatmak için her ana öğünde mümkün olduğunca en azından bir protein kaynağına yer verilmelidir. Bunları süt ve süt ürünleri grubundan tercih edebileceğimiz gibi işlenmemiş et ürünlerinden de tercih edebiliriz. Her sağlıklı ve dengeli beslenmede kaliteli yağlara ihtiyaç duyarız. Diyabet beslenmesinde özellikle tekli ve çoklu doymamış yağlar tercih edilmelidir.
Diyabet beslenmesinde bireyler mutlaka bir uzmandan yardım almalı. Her bireyin beslenme öyküsü ve yaşam şekli dinlenmeli, kan değerlerine göre program ayarlanmalıdır. Beslenme programı hazırlanırken ilk olarak en az 5 öğünden oluşturulmalı bu durum kan değerlerine göre sonradan uzmanla beraber değiştirilebilir.
Diyabet hastalarına beslenme ve yaşam önerileri: