Güncelleme Tarihi:
Yaz günlerini geride bırakırken gün içinde veya günden güne hava sıcaklıklarının değişkenlik göstermesi ve de okulların açılmasıyla birlikte enfeksiyonların toplumumuzda kolayca yayılabildiği bir döneme girmiş bulunmaktayız. Bu dönemde özellikle; bulantı, kusma şikayetlerinin ön planda olduğu, bazen ishal ve ateşin de eşlik edebildiği, şiddeti ve süresi hastadan hastaya farklılık gösteren bazı virüs enfeksiyonlarını sıkça görmeye başladık. Burada önemli olan nokta; aileleri endişelendiren ve çocuklarımızın okuldan bir süre ayrı kalmasına neden olabilen bu enfeksiyonların genelde, virüs kaynaklı olduğu ve dolayısıyla antibiyotik gerektirmemesidir. Tedavisi ise çoğunlukla, istirahat ve sıvı desteğinin arttırılması, gerekli durumlarda ateş düşürücü gibi destekleyici tedaviler ile kendini sınırlandırması şeklinde olmaktadır.
Bu virüsler genelde; temas ve ağız ve solunum yoluyla bulaşmaktadır. Bulaşmanın önlenmesinde ellerin sıkça sabun ve suyla yıkanması, hasta çocukların mümkünse birkaç gün okula gönderilmemesi, tuvaletlerin hijyeni, çocukların oyun alanlarının hijyeni, yiyeceklerin hijyenik koşullarda hazırlanması gibi faktörlere dikkat edilmesi gerekmektedir.
Hastaneye veya doktora başvuru konusunda karar verirken hastanın şikayetlerinin şiddeti, süresi ve evde yeterli sıvı alımının olup olmadığı önemlidir. Yani hafif ateş, birkaç kez kusma veya ishali olup ağızdan yeterli sıvı verilebilen ve ek şikayeti olmayan hastalar evde takip edilebilir. Evde takip edilen hastalara su ve ayran gibi sıvıların sıkça verilmesi, fazla yağlı veya şekerli gıda ve içeceklerden olabildiğince uzak durulması yerinde olacaktır. Ancak; kusma veya ishalin sık, ateşin şiddetli ve dirençli olduğu, ağızdan sıvı alımının yetersiz olduğu, çocuğun halsiz düştüğü veya döküntü, şiddetli karın ağrısı gibi ek şikayetlerin olduğu durumlarda tanı ve tedavi açısından mutlaka bir çocuk hekimi tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.