Güncelleme Tarihi:
Deprem meydana geldiği coğrafi bölgeyi etkileyerek o bölgede yaşayan insanlara fiziksel ve psikolojik zararlar veren doğal afetlerden biridir. Yaşanan depremlerle birlikte hayatımıza giren "seismophobia" ise basit bir şekilde deprem fobisi olarak ifade edilebilir. Bu fobinin diğer tüm korkulardan farklı olduğunu belirten Uzman Psikolog Dilara Sayar, "Seismophobia özellikle deprem riski yüksek bölgelerde yaşayan bireylerde yoğun olarak görülür. Deprem olmasından, deprem anında kaçamamaktan, göçük altında kalmaktan günlük yaşam akışını aksatacak kadar aşırı düzeyde korku Seismophobia’yi yaratır. Deprem korkusu, fobi olarak adlandırdığımız diğer birçok korkudan farklı olarak bireylerin sadece kendini tehlikede hissetmesiyle ilgili değildir. Kişinin ailesi, çevresi, sevdikleri için ihtimal olan felaket senaryoları ile de tetiklenir. Ölüm, kaybetme korkusu ve belirsizlik hissedilen olumsuz duyguları pekiştirir." dedi.
Yaşanan korkunun belirli bir süre hayatı olumsuz etkileyeceğini dile getirebileceğini dile getiren Sayar, "Çoğumuz deprem yaşantısından önce evimizi, iş yerimizi, dünyayı güvenli bir yaşam alanı olarak görürüz. Hissettiğimiz bu güven elbette zamanla oluşur ve yavaş yavaş çok güçlü bir hal alır. Bu sebeple aniden oldukça sarsıcı bir yaşantıyla karşılaşıp, ardından hızla eski rutin yaşama dönebilmek insan ruh sağlığı için zordur. Depremin ardından bireylerde görülen ilk psikolojik tepkiler korku, endişe, derin üzüntü, suçluluk, yas ve öfkedir. Devam eden süreçte uyku ve konsantrasyon sorunları ortaya çıkabilir. Yaşananlar zihinde sürekli olarak canlanabilir. Ani irkilme, ani seslerden yoğun şekilde korkma, iştahta azalma, deprem dışında başka bir konu üzerine düşünememe, sosyal ilişki problemleri, ağlama nöbetleri yaşanabilir. Birey duygu ve düşünce akışını kontrol etmekte zorlanabilir. " ifadelerini kullandı.
Bilgilendirme ve erken müdahalenin önemi büyük
Psikolog Sena Karabiber ise depremin psikolojik etkilerinin herkes tarafından değişebileceğini ifade ederek, "Aile, çevre, sosyo-ekonomik durum, sağlık durumu, geçmiş yaşantılar gibi pek çok faktör depremden etkilenme düzeyini belirler. Bu nedenle her insanın depremden aynı derece etkilenmesini beklemek mümkün değildir. Kimi insanlarda depremin etkisi birkaç hafta içerisinde sona ererken, kimi insanlarda aylarca hatta yıllarca etkisi devam edebilir. Depremzedeye duygusal ve psikolojik birtakım sorunlarla karşılaşabileceğinden bahsedilerek yalnızca deprem anında değil, deprem sonrasında da sürecin takip edilmesi gerekmektedir. Bu gibi durumlarda uzman desteği alarak erken müdahalede bulunmanın önemi unutulmamalıdır." dedi.
Depremin psikolojik etkilerinin 1 aydan fazla devam etmesi durumunda mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini söyleyen Sayar, "Bu yaşantıların henüz başındayken, vakit kaybetmeden gerekli ilaç tedavisi ya da terapi desteğine mutlaka başlanmalıdır. Uygulanacak tedavinin temel amacı kişiye, yaşadığı korkuyla ve ya yaşaması ihtimal olan stres kaynağıyla başa çıkma becerilerini kazandırmaktır. Yapılan müdahalelerin etkisi bireyin psikolojik sağlamlık gücüne, yaşına, depremle ilgili zihnindeki kalıp yargılarına, yaşanmışlıklarına, kayıplarına göre değişkenlik gösterebilir." diyerek sözlerini sürdürdü.
"Deprem ülkemizin ne yazık ki değişmez bir gerçeği. Henüz yaşamadan önlem almak önemli. Deprem çantası hazırlamak gibi psikolojik iyilik hali için de bir hazırlık mutlaka yapılmalıdır."
Çocuklara depremi oyun ve oyuncaklarla anlatın
Çocuklara depremi anlatmanın en iyi yönteminin oyun ve oyuncaklar olduğunu belirten Karabiber, "Okul öncesi dönem çocukları soyut düşünemedikleri için depremi algılamakta zorluk yaşayabilirler. Bu nedenle 4 yaş ve sonrasında depremi anlatma aşamasında oyun ve oyuncaklardan faydalanılmalıdır. Örneğin üst üste düzgün bir şekilde dizilmiş küplerden, bir de yamuk dizilmiş küplerden birer ev yapmak ve bir titreşim sonucunda yamuk dizilen küplerin yıkılması bu oyuna örnek gösterilebilir. Anlatım sonrasında çocuğun kendini güvende hissetmesi adına evinizin sağlamlığından bahsedebilir, depreme karşı ev içerisinde başka ne gibi önlemler alınabileceği hakkında konuşarak birlikte bir deprem çantası hazırlayabilirsiniz. Çocukta kaygı oluşumunu engellemek adına basit bir anlatımla olay açıklanmalı, daha fazla detaya girilmemelidir." diye konuştu.
Dilara Sayar, deprem öncesi ve sonrasında psikolojik iyilik halimiz için yapabileceklerimizi ise şöyle sıraladı;
Psikolog Sena Karabiber ise kişilerin deprem sonrası süregelen günlük yaşantısına tekrar adapte olmak için çaba göstermeleri gerektiğinin önemine değinerek, "Bu süreçte kişi kendine zaman ayırmalı, kendini iyi hissedeceği yerlerde sevdiği insanlarla sıkça vakit geçirmelidir. Süreci yaşayan bir çocuk ise ebeveynlerinin çocukla birlikte kaliteli zaman geçirmesi, birlikte etkinliklere katılması, diğer çocuklarla etkileşimde olmasına özen göstermesi ve çocuğun deprem öncesindeki günlük rutininin aynı şekilde devam etmesi için çabalaması çocuk için faydalı olacaktır." dedi.