Güncelleme Tarihi:
D vitamini bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı koruma sağlıyor. Vücuttaki tüm hücreler için yararlı olduğu bilinen D vitamini, en kolay ve ekonomik olarak güneşten elde ediliyor.
D vitamini, vücutta başta kemikler olmak üzere pek çok önemli fonksiyonda rol almaktadır. Diyetle alınan kalsiyum ve fosforun bağırsaklardan emilmesini sağlamaktadır. Vücuttaki kalsiyum ve fosfor dengesini sağlarken, kemik erimesine yol açan paratiroid hormonun salgılanmasını önlemektedir. Kemik ve kasların sağlığı için gerekli olan D vitamininin bağışıklık sistemine olumlu etkisi olduğu bilinmektedir. Bunların yanı sıra hipertansiyon, kalp hastalıkları, bazı kanser türleri ve bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklara karşı koruyucu etki de göstermektedir.
Hamilelik döneminde anne adayının yanı sıra bebeğin sağlığı açısından da D vitamini kullanımına önem verilmesi gerekmektedir. D vitamini eksikliğinde annede “gebelik zehirlenmesi” denilen preeklamsi/ eklamsi riskinde artış yaşanırken gebelik şekeri ve kemik erimesi de gözlenmektedir. Gebelik sırasında D vitamini eksikliği ayrıca kalsiyum emiliminde azalmaya neden olurken; yetersiz kilo alımı, halsizlik, yorgunluk, kas ve kemik ağrıları gibi şikayetlerin yaşanmasına yol açmaktadır. D vitamin seviyesi düşük olan annelerde sezaryen yoluyla doğum daha fazla yaşanmaktadır. Anne adayına uygulanacak D vitamini desteğine gebeliğin 12. haftasından itibaren başlanması gerekmektedir. Gebelik sürecinde devam etmesi gereken D vitamini desteğinin emzirme döneminin 6. ayına kadar sürdürülmesi önemlidir.
Anne karnındaki bebek kalsiyum ihtiyacını anneden karşılamaktadır. Annenin gebelikte ve emzirme döneminde normal kalsiyum dengesi için D vitamini düzeyinin yeterli olması gerekmektedir. D vitamini eksikliği olan annelerden doğan bebeklerde düşük doğum ağırlığı, kemiklerde yumuşama ve zayıflamaya bağlı şekil bozuklukları gözükmektedir. Bunların yanında bebeğin bıngıldağının büyük olması, geç kapanması ya da kapanmaması, kaslarda zayıflık ve diş çıkmasında gecikmeler sık karşılaşılan durumlar arasında yer almaktadır. Gebelikte D vitamini yetmezliğinin yeni doğan bebek üzerindeki etkileri kalıcı olabilmektedir. Bu etkiler doğumdan sonra verilecek D vitamini desteği ile tam olarak düzeltilemeyebilir. Bu durum özellikle beyin ve bağışıklık sistemi gelişiminde önemlidir.
En ekonomik ve en önemli D vitamini kaynağının güneş olduğu unutulmamalıdır. Güneşli bir ortamda en az 15-20 dakika kadar yürünmesi günlük D vitamini eksikliğini gidermek için yeterlidir. Gerekli güneş ışığı miktarı, kişinin yaşı, deri rengi ya da güneşlenme süresine göre değişmektedir. D vitaminin deride yapımı, ilerleyen yaşla birlikte giderek azalmaktadır. Deri rengi koyu olan kişilerde, yeterli D vitamininin deride oluşması için, özellikle kış aylarında uzun süreli gün ışığına gereksinim vardır.
Güneşin az olduğu bu aylarda D vitamini eksikliği yaşamamak adına beslenme düzenine özen gösterilmelidir. Yağ bakımından zengin somon, sardalye, uskumru ve ton balığı tüketilmelidir. Bunun yanı sıra süt, süt ürünleri ve yumurtanın da beslenme düzenine eklenmesi gerekmektedir. Bitkilerde ise maydanoz, ısırgan otu ve yoncada D vitamini bulunmaktadır. Beslenmeyle vücudun D vitamini ihtiyacının %15-20’sinin karşılandığı unutulmamalıdır. Kış aylarında mümkün olduğunca güneşlenmek ve yetersiz olduğu durumlarda doktor kontrolünde D vitamini desteği almak gerekir.
Özellikle güneşin yüzünü az gösterdiği sonbahar ve kış aylarında güneşlenme süresini uzun tutmak gerekmektedir. Soğuktan korunmak için evde camın arkasında ya da otomobilde güneşlenmek D vitamini oluşumu için gerekli UVB ışınlarının alınmasını engellediği için bir faydası olmamaktadır. D vitamini alımını engelleyen birçok faktör bulunmaktadır;