Güncelleme Tarihi:
Yaklaşık bir yıldır tüm dünya pandemi dediğimiz bütün ülkeleri etkileyen bir salgınla boğuşuyor. Çok eskiden beri bilinen Corona isimli virüsün, yeni bir melezi olan CoV-2 (Covid-19) ölümcül ve yaygın bir enfeksiyonla bütün ülkeleri ciddi bir şekilde etkilemeye devam ediyor.
Etkili ve özgül bir antiviral tedavisi olmayan bu salgın hastalığın yok edilebilmesi için 3 yol olduğunu belirten Prof. Dr. Levent Doğancı, “İlk yol insanların çoğunun yıllarca süren salgında, doğal olarak virüsle karşılaşıp sonunda sağ kalanların bağışıklık kazanarak salgının sonlanması. İkinci doğal yol olarak mutasyona açık olan bu virüs bir büyük mutasyon daha geçirerek insandan insana bulaşma veya hastalık yapma kabiliyetini kaybederek diğer coronavirüsler gibi tarihe karışıp kaybolması. Mutasyon virüsün çok daha ölümcül de olmasına yol açabilecek bir değişim de gösterebilir ki o zaman insanlık açısından (çok az bir olasılık da olsa) yok olma tehlikesi doğabilir. Ancak bu doğal olayların insanlığın kaç yılına mal olacağı ve yapabileceği toplumsal hasarın ne büyüklükte olacağı tahmin bile edilemez. Görüldüğü üzere bu pandemiyi bitirebilmek için insanoğlunun elinde aşılama ile kazanacağımız bağışıklık haricinde kullanabileceği başka bir metot şu an mevcut değil. Diğer bir deyişle aşılanmaktan başka bir çare görünmüyor” diye konuştu.
Bilgi kirliliğine dikkat!
Dünyada rutin olarak aşı üreten ve yeni bir aşı üretme-geliştirme kapasitelerine sahip bir kısmı çok uluslu, çok sayıda tıbbi kartel bulunuyor. Bunlar arasında uluslararası boyutta müthiş bir rekabet ve yarış olduğu biliniyor. Toplumun birçok kesiminin kafa karışıklığına düşmesinin bir nedeni de bu rekabetin körüklediği ve internet ortamında hızlı bir şekilde yayılan asılsız bilgi kirliliği. Bizim ülkemiz gibi kendi beşeri aşı teknolojilerini stratejik olarak geliştiremeyen uluslar bu bilgi kirliliğinin de ana hedefleri haline geliyor. Prof. Dr. Levent Doğancı, Covid-19 aşılarıyla ilgili bilgi kirliliğinin yoğun olduğu bu dönemde merak edilen soruları da cevapladı.
Hangi aşı tercih edilmeli?
Bu sorunun en kısa yanıtının, en kısa zamanda ve güvenilir olarak ulaşılabilen aşı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Doğancı, “Artık aşı çalışmaları hakkında bilgiler sağlık çalışanı olmayan diğer insanlar tarafından da medyatik ortamda yakından izleniyor. Bu durum aşı kararlarının verilmesine yarardan çok zarar veriyor. Hangi firmanın ürettiği Covid-19 aşısının diğerinden üstün olabileceği hakkında bir yorum yapmamıza şu andaki bilimsel veriler yeterli değil” dedi.
Kaç gün ara ile aşı olmak daha yararlıdır?
İlk aşılamadan sonra koruyuculuğun 14-21 gün içinde oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Levent Doğancı, bu koruyuculuğun etkisini ve süresini artırmak için ikinci bir aşı yapıldığını, böylece bağışıklık doku ve hücrelerinin hafızalarına aldıkları yanıtın çok daha güçlü olacağını söyleyerek “Covid-19 aşılarında da amaç toplumun bir an önce etkin bir düzeyde antikor düzeylerine ulaşmasıdır. Oluşan bağışıklığın da bir müddet koruyucu düzeyde kalması gereklidir. Bu açıdan belirlenen 28 gün uygun mantıklı ve bilimsel bir süre olarak öngörülüyor. Büyük kitlelerin aşıya verdiği yanıta göre bu sürede bazı değişiklikler olması da muhtemeldir” diye konuştu.
60 yaş üstü insanlarla ilgili çalışma olmadan aşı uygulanabilir mi?
60 yaşına kadar bağışıklık sitemi normal olan bir kişinin bir anda bu sisteminin arızalanmayacağını söyleyen Prof. Dr. Doğancı’ya göre bu korku çok yersiz. Diğer birçok aşıda olduğu gibi bu yaşta olan insanların, aşının uyandıracağı antikor yanıtına daha az sahip olacağını belirten Doğancı, 60 yaş üzerindekilerin, bir kontrendikasyonları yok ise aşılanmalı gerektiğini sözlerine ekledi.