Güncelleme Tarihi:
Bel fıtığı, omurların arasında yer alan ve bir tür süspansiyon görevi gören jölemsi yumuşak kısmın sert dış kapsülünü aşarak dışarı çıkması ve sinirlere basınç yada baskı uygulayarak ağrı, uyuşma, karıncalanma veya kuvvet kaybına yol açması durumudur. Ağrı öksürmekle, ıkınmakla ve gülmekle artar. Ayakta durmak, oturmak ve öne eğilmekte ağrıyı arttırır. Aşırı kilo, ağır yük kaldırmaktan kaynaklanan ani bir gerilim yaşlanma ve dejenerasyon gibi faktörler nedeniyle diskin dış kısmındaki halkada zayıflama ya da yırtılma olduğunda fıtıklaşma meydana gelir. Özellikle ani başlangıçlı fıtıklar ağır kaldırma, travma yada ani hareket ile oluşur. Bazı hastalarda ise arada bir olan kısa sürede kendiliğinden geçen ağrılı bel tutulması atakları görülür. Hastalar çoğu zaman düzeldiklerinden bunu önemsemezler ama en sonunda bu hastalarda şiddetli bel tutulması ve ağrı başlar hatta ciddi fıtıklar gelişebilir. Bu yakınmalar hastalara hayatı zehir eder hale gelir. Orta hat bel fıtıklarında hasta ağrıyı genellikle belinde hisseder. Yana çıkan fıtıklarda ise ağrı genelde bir bacağa yayılma ile kendini gösterir. Ağrı ile birlikte bacakta uyuşma, güç kaybı, refleks ve denge kayıpları ortaya çıkabilir. Hasta otururken ve yürürken de zorluk yaşayabilir. lomber disk hernisi, hiç bulgu vermeyebilir de. Burada patlamış fıtık ifadesini açıklamak gerekir. 2.drece fıtıkta (protrüsyon) Anulus fibrozustaki kısmi defekt yoluyla diskin arkaya doğru herniye olmasıdır. 3. Derece (Ekstrüde disk) Anulus fibrozustaki tam defekt yoluyla diskin arkaya doğru herniye olmasıdır. Tam katı geçiyor ise bu duruma patlamak ifadesi yanlış olarak kullanılmaktadır.
Belirtileri nelerdir?
Ağrı, uyuşma, karıncalanma, kuvvet kaybı, yanma, üşüme görülebilir. Kronik ve ilerlemiş durumlarda düşük ayak, idrar veya gaita problemleri de gelişebilir
Tetikleyen sebepler nelerdir?
Öne eğilerek ağır kaldırma, obezite, iş hayatı(sporcular, ağır işlerde çalışanlar, masa başı işi yapanlar, ev işleri), uzun süre oturma, sigara, diyabet sayılabilir.
En sık kimlerde görülür?
Erişkinlerin %80’i hayatlarının bir döneminde en az bir kez bel ağrısından yakınmaktadır. Bel fıtığı, genelde 30- 60 yaş arasındaki erişkin grupta sık görülmesine rağmen, hemen her yaşta ortaya çıkabilir.
Bel fıtığı patlar mı?
Fıtık patlamaz; dış sağlam kısımdan sızarak sinire yumuşak basınç oluşturur. Patlamış olarak ifade edilen fıtıkların patlamamış denilen fıtıklardan daha erken iyileştiği bilimsel bir gerçektir.
Bel fıtığı tedavisi nelerdir?
İstirahat, disk içi basıncı ve omur çevresindeki yumuşak dokularda yüklenmeyi azaltarak fıtığın veya diğer bel ağrılarının iyileşmesinde yardımcı olabilir. Yatak ne sert ne de aşağı çökecek kadar yumuşak olmalıdır. Hasta sırt üstü, sağ ve sol yan pozisyonda yatabilir. Doktorunuzun önerdiği kadar istirahat yapılmalıdır. Bir yöntem uygulatıp "Tedavi oldum artık her şey iyi gidecek" düşüncesi yanlıştır. Çoklu yöntem uygulamak çok önem arz eder. Ne manuel Terapi, ne Proloterapi ne Nöral Terapi ne kuru iğneleme ve ne de kök hücre uygulamaları tek başına çözüm üretici değildir. Bele kortizon, lazer, ozon, hidroterapi, radyo frekans gibi yöntemlerle de bel fıtığına kesin çözüm üretilememektedir. Sülük, hacamat (yardımcı olarak kullanılabilir) ve yüzeyden sürülen kremlerin çözüm üretici etkisi yoktur. Ameliyat, ancak %1-2'lik kısmında gerekmektedir ve dışkı ve idrar tutamam, cinsel fonksiyonlarda bozulma, ve her türlü (asla tek yöntem değil) tıbbi tedavi ve önleme rağmen ilerleyen kuvvet kaybı gelişmesi durumlarında düşünülür. Ameliyatlar ve disk içi uygulanan nükleoplasti veya anuloplasti gibi yöntemler diske zarar verdiğinden gelecek ay ve yıllar içinde yeni problemlerin davetçisi olabilmektedir ve esnekliği belli derecelerde kısıtlar ve hastayı hafif veya ciddi özürlü hale getirebilir. Ameliyatın endoskopik veya mikro cerrahi olması cazip gösterilmektedir ancak açık cerrahi gibi volüm azalması yaptığından dolayı diske verilen zararı engellememektedir.
Bel fıtığı olanlar nelere dikkat etmeli?
Ani hareketlerden kaçınılmalı, ağır kaldırılmamalı, spor yaparken beli zorlamaktan kaçınmalı, uzun süreli olarak aynı pozisyonda kalınmamalı, eğilirken dizleri kırarak bel düz olarak eğilmeye dikkat edilmeli, omurgayı zorlayacak ve zedeleyecek hareketler yapılmamalı, kilo almamalı, kilolu olanlar mutlaka normale dönmelidir, el çantası yerine hafif sırt çantası tercih edilmeli, çok fazla ayakta durulmamalı, duruluyor ise bir yere yaslanılmalı, sırt üstü veya yan yatmak tercih edilmeli, dik ve kısa süreli oturulmalı ve bel desteklenmeli.