Güncelleme Tarihi:
İşitme kaybının özellikle çocukların sosyal yaşamını ve öğrenme yetisini olumsuz yönde etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Fadlullah Aksoy, “Anne karnında geçirilen enfeksiyonlar, doğumsal işitme kayıplarına yol açabilir” dedi ve doğuştan olmayan yani edinilmiş işitme kayıpları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu:
“Tekrarlayan üst solunum yolu ve orta kulak enfeksiyonları ile birlikte bakteriyel ve viral enfeksiyonlar da orta kulakta iltihaplanma yaparak işitme kaybına neden olabilir. Çocukluk çağında çok sık görülen ve şu anda aşılama programlarına bağlı olarak sayısı son derece azalan Kızamık, Kızamıkçık ve Kabakulak gibi viral hastalıklar da koklea ve iç kulaktan beyne giden işitme sinirinde hasar yaparak işitme kaybı oluşturabilir. Bunlar tek kulakta olabildiği gibi her iki kulağı da etkileyebilir. Enfeksiyonlar dışında çocukluk yaşlarında geniz eti, bademcik, alerji ve gastroözofageal reflüye bağlı olarak orta kulakta sıvı birikmesi oluşursa, bunun sonucunda da işitme kaybı gelişebilir.”
“İşitme her yaş grubunda önem arz etmekle beraber çocuk yaş gruplarında çok daha önemlidir” diyen Prof. Dr. Fadlullah Aksoy, “Çocuklarda sağlıklı iletişim kurabilme ve konuşma yeteneğinin gelişmesi için öncellikle işitme duyusu önemlidir. Çocuk duyduktan sonra anlar ve bu anladıklarıyla da konuşmayı öğrenir. Dolayısıyla duymayan çocuk konuşamaz. Ebeveynlerin, çocuklardaki işitme ve konuşma becerileri ile ilgili süreci iyi takip etmeleri gerekir. Sese cevap vermeme, sese dönmeme, tepki vermeme, ders başarısının düşmesi, iletişim kurmaktan kaçınma, içe kapanma gibi birçok belirti işitme kaybında erken teşhis için önemli belirtilerdir. Yeni doğanlarda ise işitme tarama testleri dışında, işitme kaybını anlamanın herhangi bir yolu yoktur” dedi.
İşitme kaybının farklı tip ve dereceleri için farklı işitme kaybı tedavileri mevcut olduğunu söyleyen Prof. Dr. Fadlullah Aksoy, “Öncelikle işitme kaybı derecesini ve işitme kaybı nedenini ortaya koymak gerekir. İşitme kayıpları; hafif, orta ve ağır derecede olabilir. Hafif derecede işitme kaybı erişkin yaşlarda kişi için çok önemli olmasa bile çocuk yaş grubunda derecesine bakılmaksızın önemlidir. İletim tipi işitme kayıplarında (dış veya orta kulaktaki işitme kaybı) probleme yönelik medikal ve cerrahi tedaviler mümkündür. Çocuk yaş gruplarında geniz eti ve bademcik sorunları, alerji olması, pasif sigara içiciliği, gastroözofageal reflü gibi birçok risk faktörü, orta kulak enfeksiyonlarına yol açarak orta kulakta sıvı birikimine neden olur. Oluşan sıvı birikmesi işitme kaybına neden olur. Bu hastalarda esas nedene yönelik tedavi ile beraber sıvının cerrahi müdahale ile boşaltılarak ventilasyon tüpü takılması işitme kaybının düzelmesini sağlar. Bunun dışında kronik orta kulak enfeksiyonları, kulak zarı ve orta kulaktaki kemikçiklere hasar vererek işitme kaybı oluşturur. Aynı şekilde cerrahi müdahale ile işitme restorasyonu yapılabilir.”
Prof. Dr. Fadlullah Aksoy, “Doğumsal işitme kayıpları her 1000 canlı doğumda bir görülür. Tarama protokolleri ile her yeni doğan bebeğe otoakustik emisyon ve ABR ile hemen tanı konulabilmektedir. Tanı konulduktan sonra işitme kaybı derecesine göre tedavisi yapılmaktadır. Doğumsal iki taraflı total işitme kayıplarında erken tanı konulup tedavi edilmediği durumda sağırlık ve dilsizlik kalıcı olmaktadır. Bu tür hastalarda erken tanı ile beraber işitme cihazı uygulamasından sonra koklear implant yapılması, işitmeyi sağlayarak çocuğu akranlarından farksız hale getirebiliyor. Doğumsal işitme kaybı vakalarında erken teşhis oldukça önemli. Bu nedenle ailelere ve biz hekimlere düşen, erken tanı ile beraber uygun tedavi yöntemine bir an evvel başlamaktır” açıklamasını yaptı.