Güncelleme Tarihi:
Çocukluk ve ergenlik döneminde görülen yeme bozuklukları çocukların yaşamlarını birçok açıdan olumsuz etkilemekte, hatta bazen yaşamı tehdit eden komplikasyonlara yol açabilmektedirler, bu yüzden erken dönemde tanı ve tedavi çok önemlidir.
Çocukluk çağında görülen başlıca yeme bozuklukları çocukluk çağı obezitesi, pika, ruminasyon bozukluğu, post travmatik yeme bozukluğu, aşırı beslenme, seçici gıda reddi, anoreksiya nervoza ve bulimiya nevrozadır.
Bazı yeme bozukluğu olgularında psikososyal nedenler, uyaran azlığı, duygusal ve fiziksel ihmal, anne babada ruhsal patoloji gibi çevresel nedenler bildirilirken bazı olgularda ise yeme bozukluğunun organik yönüne dikkat çekilmektedir.
Erken dönem anne bebek ilişkisi bebeklik dönemi ve ilerleyen yıllarda yeme bozukluklarının gelişiminde önemli bir zemin oluşturur. Yeme yedirme ilişkisinin bebeklik dönemi ile başlayan süreci ve ebeveyn tutumlarının değerlendirilmesi gerekir. Ebeveynlerin, çocuklarının beslenme problemi ile ilgili kendi duygularını da kontrol etmede desteğe ihtiyaçları vardır. Bazı anneler iyi anne olmayı çocuğunu iyi beslemekle eş tutar ve tüm dikkatlerini yeme-yedirme ilişkisine veririler. Çocuğun neyi, nerede, nasıl yemesinden çok ne kadar yemesini önemseyerek öğün zamanlarında ilişkide gerginlikler yaşarlar. Beslenme öyküsünün alınması, probleme yol açan olası dinamiklerin belirlenmesi açısından çok önemlidir.
Bebeklik döneminde aşırı beslenme ve obezite yanısıra bebeklik anoreksiyası olguları da bildirilmektedir ancak anoreksiya nevroza ve bulimiya nevroza genellikle ergenlik döneminde görülen yeme bozuklukları içinde ilk sıralarda yer alır. Her iki sorunda da beden ağırlığı ile aşırı uğraş olmakta ancak bulimik olgularda engellenemeyen tıkınırcasına yeme atakları ve kilo almayı kontrol etmeye yönelik kusma ve aşırı egzersiz gibi davranışlar görülmektedir.
Obezite ise bütün dünyada ergen ve çocuklarda epidemik bir problem olacak biçimde artmaktadır. Obez hastalar, çalışmalarda genellikle tıkınırcasına yeme bozukluğu olan obezler ve tıkınırcasına yeme bozukluğu olmayan obezler şeklinde iki alt gruba ayrılmaktadır. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan obezlerin kiloları fazla yemeleri ile ilişkilidir ve diğer gruba göre psikopatolojileri de fazladır.
Tıkınırcasına yemesi olanlarda özellikle depresyon oranları yüksektir. Dürtüsellik, saldırganlık ve öfke; yeme bozukluğu olan hastalarda görülen önemli psikopatolojik özellikler arasındadır. Özellikle tıkınırcasına yeme bozukluğu olanlarda dürtüsel özellikler yüksek bulunmuştur. Dürtüsel çocukların lezzetli yiyeceklere karşı daha yatkın oldukları, bu nedenle de diyet programlarına daha fazla dikkat etmek gerektiği bilinmektedir. Yeme bozukluğu olgularının kapsamlı olarak ruhsal durum değerlendirmelerinin yapılması ve yeme bozukluğuna yatkınlık sağlayan sorunlar varsa tedavisi önemlidir.
Çocuklardaki obezite tedavisinin sonuçları erişkinlere göre daha olumludur. Aile desteği alabilmeleri, alışkanlıklarını erişkinlere göre daha çabuk değiştirebilmeleri, egzersiz için daha elverişli olmaları, vücut yapılarının değişime açık olması gibi nedenler çocuklardaki tedavi başarısını arttırmaktadır.
Yeme bozukluklarının tedavisinde bireysel psikoterapi, aile terapisi, ilaç terapisi ve gerektiğinde hastanede yatarak tedavi yöntemlerine başvurulmaktadır. Özellikle anoreksiya nevroza gibi hayatı tehdit edebilen ve genel tıbbi durumun bozulduğu olguların yataklı servis hizmeti almaları önemlidir.