Güncelleme Tarihi:
Ülke olarak; COVID-19 mücadelesinde çok önemli mesafeler kat etsek de, bu geçiş döneminin tamamen normalleşme ya da eskiye dönüş olarak algılanmaması gerekir. Bu açıdan bakıldığında, ebeveynlerin çocuklarının sağlıklarını korumaları için tatil sürecinde dikkat etmeleri gereken bazı sorumlulukları vardır.
Tatile hazırlık nasıl yapılmalı?
Özellikle 2 yaş altı çocuğu olan aileler; pandemi döneminde çocuklarının büyüme-gelişme takibi, aşılarının yapılması gibi rutin kontrollerine gidememişler ise tatil öncesinde çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanları ile görüşerek, çocuklarının kontrollerini yaptırmaları, varsa eksik aşılarını tamamlamaları gerekmektedir. Çocuğunuzun astım, diyabet, doğumsal kalp hastalığı, kanser, immünyetmezlik veya metabolik hastalık vb. kronik hastalığı varsa, mutlaka takipte olduğunuz bölümle görüşerek tatil planını buna göre yapınız. Çocuğunuzun düzenli kullandığı ilaçlar varsa, bunları yanınıza almayı unutmayınız. Özellikle küçük çocukların, günde birkaç kez kıyafetini değiştirecek şekilde yanınıza bolca çocuk kıyafetleri alınız. Hem kendiniz hem de çocuğunuzun kullanımı için çantanıza mutlaka, yeterli miktarda maske ve alkol bazlı el dezenfektanı eklemeyi unutmayınız. İki yaş altı çocuklarda maske kullanılması, olası bazı boğulma gibi solunum problemlerini de beraberinde getirebileceğinden dolayı önerilmemektedir. El dezenfektanı içinde en az yüzde 60 alkol içeren ve bakanlık onayı olan ruhsatlı ürünleri kullanınız.
Şahsi araçla mı, uçakla mı yolculuk edilmeli?
Diğer insanlar ile temas riskinin daha az olduğu ve tamamen ailenin kontrolünde olan şahsi araçla yolculuk edilmesini öneren Dr. Serkan Atıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yolculuk esnasında ihtiyaç yoksa diğer insanlar ve ortak kullanım alanlarına maruziyeti azaltmak için dinlenme tesislerinde, akaryakıt istasyonlarında mola vermekten kaçının. Uçakla yolculuk yapmaya karar vermiş iseniz, terminalde ve bekleme salonunda kalabalığın daha az olduğu alanlarda maskeli bir şekilde beklenilmesi, kontrol noktalarında en az 1 metrelik sosyal mesafeye uyacak şekilde sıraya girilmesi, bagaj verilmesi veya alınması esnasında bant veya kirli olabilecek yerler ile temastan hemen sonra el dezenfektanı kullanılması, uçak içerisinde insan trafiğinin olduğu koridorlardan mümkün olduğu kadar uzak durulması gibi hem sosyal mesafe hem de hijyen kurallarına uyulmasına azami dikkat edilmesi gerekmektedir”
Çocukların havuza veya denize girmesi riskli mi?
Günümüzdeki bilimsel bilgiler ışığında; hastalığın ana bulaşma şeklinin öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçılan damlacıklar aracılığıyla olduğunu bilmekteyiz. Yapılan araştırmalarda da, deniz suyundaki tuzun ve yoğunluğunun virüsün yaşamasına elverişli bir ortam sunmadığı, havuzlarda da başta klor olmak üzere kullanılan dezenfektan özelliğine sahip maddelerin virüsü etkisiz hale getirdiği görülmüştür. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), internet sitesinde yayımladığı bilgi notunda virüsün havuz, sıcak jakuzi, spa, hamam, su oyunu alanları gibi ortamlardan bulaştığına dair herhangi bir kanıt olmadığını da belirtmiştir. COVID-19’un çocuklara sudan bulaşma ihtimali düşük olsa da, deniz ve havuz gibi ortak kullanım alanlarında, sosyal mesafe ve hijyen kurallarının ihlal edilmesi asıl risk oluşturmakta ve bu açıdan bazı tedbirlere uyulması gerekmektedir:
-Havuza girmeden önce ve girdikten sonra, çocuğunuza bol köpüklü duş aldırın. Su dışında da çocuğunuzun maskesini taktığını kontrol ediniz.
- Sosyal mesafe kurallarına göre düzenlenmiş güneşlenme alanları, şezlong, sehpa vb. kullanın.
- Plaj ve havuzlarda bulunan duş, tuvalet gibi ortak alan kullanımından kaçının.
Oyun odaları, kreş gibi alanlarda çocuk sağlığı için nelere dikkat etmeliyiz?
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2 Haziran 2020 tarihli yayınlanan genelgede, bazı kurallara uymak koşulu ile bu alanlar hizmete açılmıştır. Aileler, dikkatli olmak koşuluyla bu hizmetlerden faydalanabilir. Ailelerin dikkat etmesi gereken durumlar;
- Belirlenen kapasitenin üzerinde çocuğun alanda olmaması,
- Kabulde tüm çocukların ateş ölçümlerinin yapıldığını, ateş ve/veya öksürük, burun akıntısı gibi şikayetleri olan çocuğun alana kabul edilmemesi,
- Çocukların ulaşamayacağı bir yerde el dezenfektanı konulması ve giriş-çıkışlarda personel gözetiminde çocukların el dezenfeksiyonlarının yapılması,
- Sık sık kapı ve pencerelerin açılarak alanın havalandırılmasının sağlanması,
- Peluş gibi temizliği zor ve hijyeni mümkün olmayan oyuncaklar yerine, dezenfeksiyona uygun oyuncakların kullanılması.
Bu önerileri göz ardı etmeyin
- Tatili mümkün olduğu kadar kalabalıktan uzak geçirmek, çocuklarımızın hastalanma riskini azaltacaktır.
- Tesislerde asansör gibi dar ve kapalı alan kullanımından mümkün olduğunca kaçının.
- Restaurant gibi ortak hizmet alanlarından, yoğunluğun daha az olduğu zaman aralıklarında yararlanın.
- Tatilde çocuğunuzun uyku düzenini değiştirmeyin.
- Bol sıvı tüketiminin yanında, çocuğunuzu bol bol sebze ve meyve tüketimine teşvik edin.
- Olası durumlar açısından, çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanına kolayca erişimin olduğu tatil yerlerini seçin.
Son olarak; COVID-19 sorununun tatilden, eğitime sosyal hayatın hemen her alanını etkilemesi nedeniyle, bir süre daha özellikle maske kullanımı, hijyen ve sosyal mesafe kurallarının dikkate alındığı izole bir hayata hazırlanmalı ve çocuklarımızı da hazırlamalıyız.