Güncelleme Tarihi:
Engelli çocuklarla iletişim nasıl olmalı?
Engelli çocukların farklı alanlarda karşılaştıkları sorunları aşmalarında, çözüm arayışlarında ve yaşadıklarını ifade edebilmede, anlamaları ve anlaşılmaları önemli bir basamaktır. Engelli çocukların bu basamağa ulaşabilmesi için ilgili kişilerle etkili iletişim halinde olmaları gerekir. Bu bakımdan engelli çocuklarda iletişim anlama ve anlaşılma aracı gibi önemli bir rol üstlenmektedir. Çocuğun içinde olduğu yaş dönemi ve iletişim becerilerinin gelişmişlik düzeyi, kurulan iletişimin temelini oluşturur.
Engelli çocuklarla iletişim halindeyken çocuğun engelini tamamen yok sayarak kurulan ilişkinin çocuğa faydadan çok zararı oluyor. Engelli bir çocuğu hiçbir engeli yokmuş gibi görmeye çalışmak, ondan beklentilerimizi diğer çocuklarla aynı düzeyde tutmak çocuğu oldukça zorlayan bir süreç. Çocuğun engeli olduğunu ancak bu engeline rağmen birçok yeterliliğe sahip olduğunu ön plana çıkartarak iletişim sağlanmalı. Engelli çocukla iletişim sağlanırken kesinlikle aşağılayacak, küçük düşürecek tutumlar sergilememeli ve diğer çocuklar gibi onun da bir birey olduğu unutulmamalıdır.
Çocuklarını anlamak ve onlarla doğru iletişim kurabilmek için aileler en çok nelere dikkat etmeli?
Engelli çocuklarla toplum tarafından iletişim kurulması konusunda aileler önemli bir role sahip. En başta ailelerin çocuğunu anlayıp onunla etkili bir iletişim kurabilmesi için çocuğunun engelini kabullenmeliler. Ailenin çocuğun engel durumuna göre hareket etmesi gerekiyor. Engelli çocuğa sahip ailenin, çocuğunun engeli dışında birçok yeteneğe sahip olduğunu yansıtarak ve çocuğun güçlü yanlarını destekleyerek gerekli aktivitelere yönlendirip görev ve sorumluklar vermeliler. Aile bu konuda çocuğuyla ilgili aşırı beklenti içine girmemeli. Aşırı beklenti anne ve babayı hayal kırıklığına uğratabileceği gibi, çocuğunda kendini yetersiz hissetmesine neden olup ebeveynin çocukla etkili bir iletişim kurabilmesine engel olabiliyor. Ailenin her çocuğun farklı olduğunu unutmadan kendi çocuklarının pozitif yönlerine odaklanmaya özen göstermeleri çocuklarını anlayıp etkili bir iletişim kurması açısından oldukça önemli. Ebeveynler çocuğunun yapabildikleri konusunda abartıya kaçmadan onu teşvik etmeli. Fazla övgü de çocuğun yetersiz hissetmesine yol açarak ebeveynle arasındaki iletişimi engelleyebiliyor. Çocuklarını başkalarıyla kıyaslamadan, davranışlarından ötürü onu eleştirmeden ve çocuğunun güçlü yanlarını destekleyici bir tutum sergilemek ailenin çocuğuyla etkili bir iletişim kurmasında dikkat edilmesi gereken durumlardandır.
Engelli çocukların “Neden böyleyim?” ve “Neden ben?” sorularını aileler nasıl yanıtlamalı?
Bu konuda öncelikle ailenin çocuğunu kabullenmesi ve onun bir birey olduğunu benimsemesi gerekiyor. Çocuğun içinde bulunmuş olduğu sürecin tüm tıbbi yönlerini, çevre içinde yaşayacak olduğu kısıtlılıkları ve sınırları bilip kabullendikten sonra aile bu sorulara uygun yanıtları verebilecektir. Ailenin bu konuda çocuğuna gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatlerde bulunmaktan kaçınıp, süreci tüm gerçekliğiyle çocuğunun olumlu yönlerini destekleyerek anlatması gerekmektedir. Her bireyin birbirinden farklı yetenekleri, yeterlilikleri ve becerileri olduğu, çocuğun yaşı ve bilişsel düzeyine uygun bir şekilde açıklanarak onun da herkes gibi kendi farklılıklarıyla bir birey olduğu ifade edilmelidir.
Engelli çocuklarına karşı anne-babalar aşırı korumacı tavır takınabiliyor. Bu ne kadar doğru?
Anne ve babaların engelli çocuklarına karşı aşırı koruyucu tutum sergilemesi, çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen göstermesi anlamına gelmektedir. Aşırı koruyucu tavır çocuğun ruhsal ve fiziksel beceri gelişimini engellediği gibi özerk düşünce ve özgüven geliştirmesine de engel olur. Ebeveynlerin engelli çocuklarına karşı aşırı koruyucu tutumdan olabildiğince kaçınmaları gerekmektedir. Anne ve babalar çocuklarının engelinden bağımsız bir şekilde bazı şeyleri tek başına yapmasına izin vermeli, yaşayarak öğrenmesini sağlamalıdırlar.
Engelli çocuklar hangi becerilere yönlendirilmeli?
Multidisipliner çalışılması gereken bu alanda anlamlı ve amaçlı aktivitelere yönlendirilme konusunda ergoterapinin rolü oldukça büyük... Ergoterapi, kişinin günlük yaşamdaki bağımsızlığını ve toplumsal katılımını artırmak için anlamlı ve amaçlı aktiviteleri kullanan ve müdahale sürecinde bireyi merkeze alan bir sağlık alanıdır. Bu bağlamda ergoterapist tarafından kapsamlı bir aktivite analizi yapılmalıdır. Çocuğun kendine bakım, üretkenlik ve serbest zaman aktiviteleri yönünden değerlendirilmesi yapılıp çocuğun güçlü alanları keşfedilerek anlamlı ve amaçlı aktivitelere yönlendirilmelidir.
Ergoterapi yaklaşımıyla işitme engelline sahip bir çocuk ince motor, kaba motor, denge ve koordinasyon gerektiren aktivitelere katılımı konusunda desteklenmelidir. İşitme engeline sahip bir çocukta işitme duyusuyla alakalı problemler olduğundan duyusal işleme sorunlarıyla karşılaşılabilmektedir. Mutlaka bu çocukların duyusal aktivitelerle desteklenmesi gerekmektedir. Çocuğuna işitme engeline yönelik iletişim temelli aktiviteler planlanmalıdır.
Ergoterapi yaklaşımıyla bedensel engele sahip bir çocuk vücut farkındalığı, denge, koordinasyon, görsel motor koordinasyon, el-göz koordinasyonu, bilateral entegrasyon, fonksiyonel kavrama gibi becerileri destekleyici duyu bütünleme temelli aktivitelere yönlendirilmelidir. Kalem tutma, yazı yazma, kaşık tutma, yemek yeme, giyinme, yüzme, koşma gibi günlük yaşamda kullandığı, ince ve kaba motor beceri gerektiren aktivitelerin desteklenmesi gerekmektedir. Kendine bakım, üretkenlik ve serbest zaman aktivitelerine katılımda güçlük yaşayan bedensel engele sahip çocukların, kas kuvvetinin korunmasını sağlayıcı ve kuvvet kaybını geciktirici anlamlı ve amaçlı aktivitelere yönlendirilmesi sağlanarak çocuğun bağımsızlığı hedeflenmelidir.