Güncelleme Tarihi:
Yapmamız gereken temizliğe, yediklerimiz ve içtiklerimize biraz özen gösterip kendimizi ve çocuklarımızı güneş, kazalar gibi faktörlerden korumak diyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Aslı Cömertpay, ailelere yaz hastalıkları ile ilgili şu önerilerde bulundu:
Hepimizin hasretle beklediği, tatil planlarının kurulmaya başlandığı yılın belki de en güzel içimizi kıpır kıpır eden dönemi yaz aylarıdır. Çocuklar içinse yaz mevsimi havuz, deniz, tatil, açık havadaki oyun mekanlarında özgürce oynamak, gezmek, doyasıya kirlenmek ve tabi ki dondurma demek.
Tatilde açık hava mekanlarını tercih eden için yaz beraberinde birtakım hastalıkları da getirebiliyor. Çocuklarda sık gördüğümüz yaz hastalıkları arasında kusma ve ishal ile giden bağırsak enfeksiyonları, güneş yanıkları ve sıcak çarpması, havuz ve deniz enfeksiyonları, böcek-arı-sinek sokmaları, üst solunum yolu enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları, hepatit A enfeksiyonu ve alerjik reaksiyonlar yer alıyor.
Sıcak çarpması: Sıcak çarpması boyun, ense ve kafanın uzun süre ve yoğun güneş etkisine maruz kalması durumunda oluşan, şiddetli sıcağın yol açtığı doku hasarı durumudur. Ter bezleri salgıladıkları tuzlu ter salgısı ile vücut ısısını dengelemeye çalışır ama yapamaz ve ısı vücutta hapsolur, hararete dönüşür. Bu durumdan genel metabolizma dengesi etkilenir. Mide bulantısı, şiddetli baş ağrısı, baş dönmesi, kusma, çarpıntı, yüksek ateş, kas krampları, halsizlik, bilinç değişiklikleri gibi belirtileri vardır. Böyle bir durumda hasta hemen serin ve gölge olan bir yere taşınmalı, kafası ve göğüs kısmı daha yukarda olmalı, vücudu sıkan kıyafetler çıkarılmalı, bilinç bozukluğu varsa hemen ambulans çağırılmalı ve tıbbi yardım gelene kadar ıslak bezlerle vücut serinletilmelidir.
Güneş yanıkları: Yaz aylarında güneş ışınların en dik olduğu 12.00-15.00 saatleri arasında fazla süre ile sıcakta kalmamaya bağlı özellikle sarışın, açık tenli, çilli çocuklarda gelişebilecek cilt lezyonları güneş yanıklarıdır.
Güneş yanığı eğer eğer sadece deride kızarıklık ve hafif ağrı hissi ile kendini göstermişse bu birinci dereceden yanıktır ve 48 saatte kadar ağrı, deride gerilme yanma hissi devam eder. Derinin losyon tarzı kremler ile nemli ve serin tutulması ve ağrı kesici şuruplar çocuklarda birinci derece yanığa karşı uygulanacak yöntemlerdir. Eğer güneş yanıkları; çok ağrılı ve kabarcıklıysa, yüzde şişme duruma eşlik ediyorsa, ateş ve titreme varsa, baş ağrısı bayılma varsa, his kaybı varsa, genel durumu bozukluğu bilinç değişikliği varsa hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Güneşin yaz aylarında dik açı ile geldiği 12.00 ile 15.00 saatleri arasında dışarı çıkılmamalı, güneş altında durmak yerine gölgede vakit geçirilmeli. En az SPF 30 faktörlü kremler düzenli aralıklarla tekrarlanmalı ve güneşin altında olduğu süre içerisinde çocuğun bol sıvı almasına dikkat edilmelidir. Suyun içinde de güneş ışınlarından etkilenildiği unutulmamalı her ne olursa olsun özellikle çocukların en sıcak saatlerde direkt güneş altında olmamalarına özen gösterilmelidir.
İsilik: Özellikle yaz aylarında ve çocuklarda gördüğümüz isilik, aşırı sıcağa ve ter salgısının artışına bağlı ter bezleri kanallarının tıkanması sonucu daha çok boyun ve omuzlarda ortaya çıkan kızarık kaşıntılı lezyonlardır. Yeni doğmuş, sarışın ve açık tenli bebeklerde görülme olasılığı fazladır.
Bebeklere yazın kalın ve sıkı kıyafetler giydirmek, nemlendiricinin bir katman şeklinde fazlaca yoğun kullanılması ve sabun, şampuan gibi maddelerin kalıntıları da isiliğe neden olur. Bebeklerin sık sık altını değiştirmemek de isiliğe neden olabilir. Havasız ve sıcak ortamlar da bu hastalığa zemin hazırlamaktadır.
İsilik tehlikeli bir duruma yol açmaz. Oluşan baloncukların kaşınması sonucu kabuk ve enfeksiyon kapabilir. Bulaşıcılığı yoktur fakat tedavi edilmediği takdirde deri hastalıklarını tetikleyebileceği de unutulmamalıdır. Yaz aylarında bebekleri dar olmayacak şekilde, teri emecek ve serin tutacak pamuklu kıyafetler giydirmek, her gün veya gün aşırı duş aldırmakla kontrol altına alınabilir. Serinletici losyonlar veya kremler kullanılabilir. En doğal tedavi yönteminin ise temiz deniz suyu olduğu da akıldan çıkmamalıdır.
Mide-bağırsak enfeksiyonları - yaz ishalleri: Yaz aylarında ısı şartlarının artması ile gıdaların bozulması ve üzerlerinde mikropların üremesi kolaylaşır. Daha çok kanalizasyon sularının karıştığı kirli sularda yüzmek veya bu suların bulaştığı gıdaların tüketilmesi sonucu oluşur. İdrar sıklığının azalması veya idrar çıkışının hiç olmaması, hafif ateş, susuzluk hissi, göz kürelerinin çökmesi, cilt elastik yapısının bozulup daha lastiksi bir kıvama gelmesi, tansiyon düşüklüğü başlıca belirtilerindendir. Eğer uzun süren ve sıvı kaybının çok olduğu bir ishal durumu varsa dehidrasyon riski de artmaktadır. İshallerde esas olan tedavi şekli vücudun kaybettiği sıvıyı ağız yolu ile geri alabilmektir. Çocuğun genel durumuna göre sıvı kaybı fazla ise ağızdan ishal diyeti uygulanmalıdır. Geçmeyen, şiddeti giderek artan, kan içeren ishallerde ve ağızdan sıvı alınamayan durumlarda hastaneye başvurulmalıdır. Bu tür hastalarda damar yolu açılarak damardan sıvı tedavisi yapmak gerekir.
İçeceklerin ve yiyeceklerin yıkandığı suların temiz olduğundan emin olunmalıdır. Mümkün olduğunca dışarda satılan beklemiş yiyeceklerden tüketilmemelidir. Özellikle yaz aylarında açıkta satılan dondurma çocuklar için önemli bir ishal etkenidir. Havuz tercihi olanlar için suyun temiz, bakımının düzenli yapılmış ve klorlamasının tam olarak yapılmış olması önemlidir.
Travmalar: Yazın gelmesiyle açık alanda yapılan faaliyetlerin artması ile düşme ve çarpma sonucu oluşan travmalar artar. Bisiklet, kaykay, paten gibi aktivitelerde başlık, dizlik gibi koruyucuların kullanılması kazaların hasarsız atlatılabilmesini sağlamaktadır. Travma sonucu oluşan kanamalarda öncelikle kanayan yerin üzeri dikkatle açılmalı, kanayan yara temiz bir tampon ile sarılıp elle kanayan yere bastırılmalı ve kalp hizasına yükseltilmelidir. En yakın sağlık kuruluşuna gidene kadar bu şekilde pozisyon korunmalıdır. Kırık durumunda ise kol veya bacakta eklem dışında anormal hareket, ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı olur. Bu gibi durumlarda eklem bölgesini hareketsiz hale getirmek için kalın bir karton varsa atel ile sabit konuma getirilir.
Burun kanaması: Çocuklarda parmak ile yapılan dijital travma ya da geçirmekte olduğu üst solunum yollarına bağlı oluşabilen burun kanamaları sıcağın etkisi ile de ortaya çıkar. Bu durumda hemen ılık-soğuk su ile burun yıkanmalı, kafanın geriye doğru yatırılmasının aksine kafa öne doğru eğilmeli ve burun köküne mekanik baskı uygulanmalıdır. Yine burun köküne buz ile kompres de yapılabilir. Kontrol altına alınamayan durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Üst solunum yolu enfeksiyonları: Damlacık yolu dediğimiz nefes yolu ile aldığımız etken mikroorganizmaların sebep olduğu enfeksiyonlardır. Daha çok kış aylarında olmakla birlikte yazın da görülebilir. Ateş, halsizlik, iştahsızlık, boğaz ağrısı başlıca şikayetlerdir. Etken mikroorganizmalar çoğu zaman virüsler olduğu için genelde antibiyotik tedavisi gerektirmeden istirahat ve destek tedavi ile klinik kontrol altına alınır. Buna rağmen ilerleyen olgular da olabilmektedir. Özellikle havuz veya denizde hızlı ve derine dalmalar sonucu sinüs enfeksiyonlarının sıklığının arttığı yayınlarda bildirilmiştir.
Kulak enfeksiyonları: Kirli havuz sularından kaynaklanan etken mikroorganizmalardan dolayı dış kulak yolunda kaşıntı, pis kokulu akıntı, ağrı ve hafif ateşin olduğu yüzücü kulağı olarak da adlandırılan tablodur. Bu gibi bir durumda hastaneye başvurulmalı ve medikal tedaviye başlanıp havuz ve denize girmek bir süreliğine durdurulmalıdır.
Sarılık: Hepatit A virüsünün bulaşması ile oluşan klinik tablodur. Kirli su, kirli el ve gıdalar hastalığın bulaşma yoludur. Ateş ve halsizlik ile başlayan enfeksiyona kusma karın ağrısı gözlerde ve ciltte sararma eşlik eder. Bulaşıcı olan bu hastalıkta kişi ile ortak tuvalet, tabak-çatal kullanımı olmamasına dikkat edilmelidir. Aşı ile koruyuculuğun olduğu unutulmamalıdır.