Güncelleme Tarihi:
Yaratıcılık sadece sanatsal ifade anlamına gelmez. Çocuğun yere düştüğünde çözüm üretebilmesi ya da boyunun yetmediği bir yere ulaşmak için tabureye çıkmayı akıl etmesi de bir çeşit yaratıcılıktır. Çocuğa “O tabureden düşersin” uyarısı yapıldığında, aslında yaratıcı düşünmenin önüne duvar çekiliyor.
Her çocuk yaratıcı doğar ancak eğitim, yaşam koşulları, sosyal çevrenin tutumu ve sınırlamalar zaman içinde çocuğun yaratıcılığını köreltir hatta bu imkanı tamamen elinden alır. Yaratıcı gelişme için en uygun dönem 3-6 yaş arasındaki dönem olduğu yapılan araştırmalarla belirlenmiştir. Yaratıcılığın beslenmesi için özellikle bu dönemde çocukları yaratıcı düşünmeye teşvik edecek ortamların sunulması gerekir.
Televizyon, bilgisayar, tablet ve akıllı telefonlar yaratıcılığın önündeki en büyük engeldir. Birçok aile, canı sıkılan çocuğa çizgi film izlettirir ancak can sıkıntısı aslında yaratıcılığı tetikleyen bir duygudur. Canı sıkılan bir çocuk mutlaka kendini oyalayacak yaratıcı bir çözüm üretir.
Yaratıcı düşünmelerine engel olan teknolojik cihazları çocuklara vermek yerine neler yapılabilir?
Yaratıcı düşüncenin gelişmesine olanak veren oyunlar var. Bunun yanında çocuğa gösterilen tutum ve davranışlar da yaratıcılığın gelişiminde son derece önemli. Mavi bir güneş çizen çocuğa, ‘güneş sarı olur’ demek, ‘ben o yıldıza gitmek istiyorum’ diyen çocuğa, ‘yıldızlara gidemeyiz, onlar çok sıcak ve uzak’ demek, çocuğun hayal gücünü ve dolayısıyla yaratıcılığını sınırlayan davranışlardır. Çocukları fikir üretmeye teşvik etmek de çok önemli. Yazıcının kartuşu bittiğinde, akşamın bir vakti çıkıp kırtasiye ararsak, çocuğun ödevini yazıcı olmadan bir şekilde yapma yaratıcılığını göstermesini engeller, çözüm odaklı düşünce sistemi geliştirmesine engel oluruz. Çünkü yaratıcılık da, diğer birçok yetenek gibi kullanıldıkça sivrilen, ışıldayan ve ortaya çıkan bir özelliktir.
3-6 yaş arası çocukların yaratıcılıklarını desteklemek için öneriler…
1. Temizlik konusunu abartmayın. Boya yapmasına, çamurla oynamasına, bahçede yuvarlanmasına izin verin.
2. Çok fazla kurallar içerisinde yetişen çocuklar sınırlar dışında düşünmeyi beceremezler. Gereksiz sınırlamalar yapmayın.
3. Yaptığı işlerde sayıya değil, niteliğe odaklanın. Örneğin kaç resim yaptığına değil, o resme ne kadar emek harcadığına ve o resimle ilgili başarısına odaklanın.
4. Çocuğunuzun farklı olmasına izin verin. Resmi bir davete terlikle gitmek isterse, ona engel olmayın.
5. Tehlikeli olmamak şartıyla belli bir ölçüde dağınıklığa izin verin (deney yapma, suyla oynama, köpükle oynama, eve kovayla kar alma vb.).
6. Sanat çalışmaları yapabileceği bir alan yaratın.
7. Sıkılmalarından korkmayın. Sıkıntı yaratıcılığın tetiklenmesine olanak sunar.
Yaratıcılığın yaş ilerledikçe zorlaştığı bir gerçek. Ama yine de bırakın yaratıcılığınız yaptıklarınızdan beslensin. Nasıl mı? Duşta şarkı söyleyin, müzik dinleyin, siz de bilgisayardan mümkün olduğunca uzak durun, mola verin, eğlenin, dinlenin, çay kahve için, yeni yerlere gidin, yeni insanlar tanıyın. Ama en önemlisi fikirlerinizi not almak için yanınızda defter kalem taşıyın. Zaman zaman da olsa kuralları ihlal edin ve risk alın. Bir Çin atasözü “kimse boğulma ihtimalinden dolayı yemek yemeyi bırakmaz” der. Otomatik olarak aldığımız ne çok risk var hayatımızda bir düşünün. Sonra farklı riskleri olabildiğince kucaklayın. Hata yapmaktan korkmayın ve asla pes etmeyin.
Yaratıcılık öğrenilemez ancak uygun koşullar oluşturulduğunda geliştirilebilir. Bu konuda Picasso’ya ait bir özdeyiş şöyledir: “Her çocuk bir sanatçıdır. Esas mesele büyüdüğünde sanatçı kalabilmektir.”