Güncelleme Tarihi:
Sportif başarı amacıyla spora başlama yaşının giderek düşmesi nedeniyle antrenman veya egzersizin kaslar, büyümeyi uyaran hormonlar ve henüz kapanmamış olan büyüme plakları üzerindeki etkilerine ilişkin tartışmalar güncelliğini korumaktadır.
Düzenli fiziksel aktivite, spora katılım veya antrenmanın, ulaşılan boy uzunluğu, boy uzama hızının zamanı ve boy uzama hızını etkilediği henüz tam olarak gösterilebilmiş değildir. Ancak yüzme, tenis, basketbol ve kürek gibi spor türleriyle uğraşan çocukların yaşıtlarından daha uzun ve ağır oldukları gözlenmektedir. Bu durum bazı spor türlerinin avantajlı olabileceğini düşündürmektedir. Futbol, yüzme ve kürek gibi spor türlerinde erken olgunlaşma özellikle erkekler; jimnastik, paten gibi spor türleri ve bale gibi sanat dallarında geç olgunlaşma özellikle kız çocukları için avantaj oluşturabilmektedir. Bu nedenle spora bağlı seçimler yapılırken antrenmanın olgunlaşma üzerine olan etkilerinin dikkate alınmasında yarar vardır. Uluslararası organizasyonlarda performans yaşının bazı spor türlerinde giderek düştüğü görülmektedir. Bu durum spora daha erken yaşlarda başlanmasına neden olmaktadır. Küçük yaşta antrenmana başlamanın olumsuz psikolojik etkileri ile ilgili çalışma sayısı azdır. Psikolojik etkilerin yanında fiziksel anlamda da tek yönlü ve ağır antrenmanlar uygulanmadıkça bir sorun olmamaktadır. Uzun süreli dayanıklılık çalışmaları hem psikolojik hem de kas, tendon ve eklemlerin tekrarlayan zorlanmalar altında kalmaları nedeniyle uygun olmayabilirler. Antrenmanlar çok uzun tutulmamalı ve sık dinlenme aralıkları verilmelidir. Ayrıca yarışma ortamından çok oyun içerikli çalışmalara yer verilerek sporun temel özellikleri öğretilmeye çalışılmalıdır. Fiziksel gelişim sırasında boyun uzaması kemiklerin epifiz adı verilen büyüme plaklarından sağlanmaktadır. Aşırı fiziksel yük ve büyüme plaklarına gelen darbeler, bu bölgelerin erken kapanmasına neden olabilmektedir. Okul çocukluğu döneminde sağlık toplarıyla çalışmalar ve zamanla vücut ağırlığıyla yapılan çalışmalara da yer verilmesi önerilirken, ek ağırlık çalışmalarının 15-16 yaşlara kadar ertelenmesi gerekmektedir.
Sporsal aktivitelerin kemik gelişimi üzerine etkisi üzerinde yapılan araştırmalar sınırlı stresin kemik büyümesine faydalı olduğu göstermiştir. Hareketsizlik kemik büyümesine zararlı sonuçlar verirken, aşırı ve şiddetli stres de kırıklara neden olabilir. Bazı çocuklar için atma, atlama veya kaldırma kemik dokularda istenmeyen sonuçlar yaratırken, diğer çocuklarda durum böyle olmayabilir. Egzersiz kemik genişliğini ve mineralizasyonunu artırırken, hareketsizlik azaltır. Optimal bir süre ve şiddette yapılan egzersiz kemiklerin epifiz denen büyüme ile ilgili kısmına büyümeyi uyarıcı etki yaparken, uzun süreli şiddetli egzersiz büyüme üzerine fayda yerine zarar verebilir. Sonuç olarak; bilinçli olarak yapılan, belli süreleri aşmayan ve şiddeti çocuğun yaş grubu ile uyumlu olan fiziki egzersizler büyümeyi uyarıcı etki yaparlar.
Gelişmekte olan organizmaya tek yönlü ve hazırlık yapılmadan yapılacak yüklenmelerde hemen ya da sonra doku harabiyetleri ortaya çıkabilir. Gelişmekte olan çocuklarda omurlara fazla yüklenmekten çekinmek gerekir. Çünkü aşırı yüklenmeler, omurgada şekil bozukluklarına ve kemik deformasyonlarına, büyümede duraksamaya ve hareket yeteneğinde azalmaya yol açabilir.
Egzersizde, yapılan egzersizin şiddetinin ağırlığına bağlı olarak büyüme hormonunda artış gözlenir. Büyüme hormonunda görülen bu artışın dayanıklılık gerektiren egzersizlerde daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu yüzden büyüme hormonu daha çok uzun süreli submaksimal şiddette yapılan egzersizde, performansı etkileyen bir hormondur. Bu hormonun anabolik etkilerinden dolayı iskelet ve kaslarda büyüme meydana geldiğinden bazı sporcular kas kütlelerini arttırmak için doping amaçlı büyüme hormonunu kullanmaktadır. Yorucu bir egzersizden sonra toparlanma döneminde büyüme hormonunun normale dönmesi ise sporcularda daha hızlı olmaktadır.
Ülkemizde fazla kilolu çocukların oranı her geçen gün hızla artmaktadır. Bu durum hipertansiyon, zararlı kan yağlarında yükseklik, hipertansiyon, Tip 2 diyabet (Şeker hastalığı), büyüme hormonu salgılama bozuklukları ve solunumsal ve ortopedik problemlerle karşılaşma riskini artırmaktadır. Çocuk obezlerin %40'ı, ergenlikte obez olanların da %70'i erişkin yaşlarda da obez olmaktadır. Bu nedenle çocukluk ve ergenlik çağında obezite ile yapılacak mücadele erişkin yaşlardaki sağlık açısından da çok önemli sayılmaktadır.
Hasta ruhsal olarak kendini daha iyi hisseder, depresyon ve anksiyete semptomlarının azalmasını sağlar.
Egzersiz düzenli ve bilinçli bir şekilde yapıldığında kalp üzerinde kalp kaslarını kuvvetlendirici ve kalbin kontraktilitesini yani kasılabilirliğini arttırıcı etkisi meydana gelmektedir.
Adolesan dönemde yapılan egzersizin amaçları şunlardır:
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Doç.Dr. Ergun Çetinkaya