Güncelleme Tarihi:
Lösemi tedavisinde çocuğu hastalığına ilişkin her konuda bilinçlendirmenin tedavide önemli etki yaptığının altını çizen Kınalı, birtakım sosyal aktivitelerle de umudun devamlı yüksek tutulması gerektiğini vurguluyor. Kınalı, ebeveynlere şu tavsiyelerde bulunuyor.
Çocuğa lösemi tanısının konduğu andan itibaren, aile ortamında normalin üzerinde bir kaygı ve huzursuzluk olması, bu durumun da aile yaşantısına yansıması kaçınılmazdır. Dolayısıyla lösemi olan çocuk bir şeylerin yolunda gitmediğini sezinleyecektir. Çocuk hangi yaşta olursa olsun mutlaka ona uygun kelimelerle durumu açıklayabiliriz. Elbette ki lösemi olduğunu öğrenmek bir çocuk için travmatik bir olgudur. Ancak çocuğun hastalığı hakkında bilgilendirilmesi, löseminin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu bilmesi, psikolojik direncinin artması, aile desteği gibi faktörler tedavi sürecine olumlu katkı sağlamaktadır. Çocuğun hastalığıyla ilgili bilgisi arttıkça kaygısı ve çaresizlik duygusu azalacaktır.
Çocuğun hastalığıyla ilgili bilgilendirmeyi yapacak ebeveynin öncelikle bir uzman tarafından yönlendirilmesi faydalı olacaktır. Anne babanın hastalığı tanıması, tedavisi olan bir hastalık olduğunu bilmesi ve çocuğuyla konuşurken sakin, soğukkanlı ve nötr olabilmesi oldukça önemlidir. Olabildiğince sıcak bir dil kullanılmalı ve kötü tablolardan uzak durulmalıdır. Hastalığın yüzde doksan tedavisinin olduğu çocuğun anlayacağı bir dille ifade edilmeli, olumlu örnekler paylaşılmalıdır.
Çocuğa hastalığı anlatılırken hastalığın ne olduğu, tedavisinin nasıl olduğu, toplumda ne sıklıkla görüldüğü bilgisi verilmeli, mümkün olduğunca gerçekçi ancak umut dolu açıklamalar yapılmalıdır.
Çocukları bilinmezliklerin fazlaca endişelendirdiğini düşünecek olursak doktorunun da desteğiyle tedavi aşamaları basit ve yalın ifadelerle çocuğa aktarılmalıdır. Tedavide yaşayabileceği zorluklar ve uyması gereken kurallar konusunda açıklama yapılmalıdır.
Çocuğun tedavi süresi onun okulundan, sosyal ortamlardan uzaklaşmasına neden olsa da sosyalleşmesi için doktorunun yönlendirmesiyle yapılabilecek her türlü aktivite yaşamına entegre edilmelidir. Yaşıtlarıyla görüşmesi için uygun ortamlar yaratılmalı, hastane ortamında sporun yaşamına dâhil edilmesi önerilmektedir. Uğraş tedavisinin genel tedaviye katkısı göz ardı edilmemeli, müzik, ahşap boyama gibi uğraşlar öğretilmeli ve çocuğu bu uğraşlara kanalize etmek gerekmektedir. Ayrıca çocuğa kısa vadeli ve uzun vadeli hayaller kurdurmak onun umutlarını destekleyeceği için ve tedavi motivasyonunu olumlu etkileyeceği için son derece önemlidir.
Uzun süreli yatışlarda çocuğun belli aralıklarla sık sık evine izinli olarak gönderilmesi çocuğun tedavi motivasyonu ve psikolojisi için oldukça önemlidir. Ev dışı gezi programları da hastanece ya da ailenin katkısıyla mümkün olduğu ölçüde düzenlenmelidir.
Çocuk maskeyi neden taktığını bilir ve kendi kabullenmesi gerçekleşirse bunu sorun yapmayacaktır. Çevresindeki yakın arkadaşlarını da bu konuda bilgilendirmek pratik bir çözüm olabilir.