Güncelleme Tarihi:
Uzman Dr. Gülseren Taşkıran, çocuğa karşı cinsel istismar olaylarında en büyük görevin anneye düştüğünü belirtti. 6 yaşından küçük çocukların annenin gözü önünden ayrılmaması gerektiğini kaydeden Dr. Taşkıran, "Bu yaş grubundaki çocukların yabancılarla temas kurabileceği bir ortamda yalnız kalmalarına müsaade etmemek gerekiyor. Çünkü bu yaş grubu çocuklar, ne kadar uyarıda bulunulsa da kendilerini koruyabilecek yaşta değiller. O nedenle annenin gözü hep açık olacak. Zaten istismar mağduru çocuklarda gördüğümüz en temel sorun, annenin gözlerinin ’kör’ olması. Yani olayın yok sayılması, görmezden gelinmesi en büyük sıkıntı" dedi.
Annelerin bu yaş grubundaki çocuklara özel bölgelerinin mahremiyetini anlatması gerektiğini söyleyen Dr. Taşkıran, "İyi dokunuş var kötü dokunuş var. Bunu çocuğa anlatmak gerekir. Anne çocuğuna, ’Birisi yanağına dokunabilir, belki sırtını sıvazlayabilir, başını okşayabilir ama özel bölgelerine dokunamaz’ demeli. İyi dokunuş ve kötü dokunuşun ne olduğu, nasıl olduğu ise bu yaş grubundaki çocuklara oyuncak bebekler üzerinden anlatılmalı" diye konuştu.
Annenin olayı göremeyerek çocuğu koruyamaması durumunda istismarın yıllarca devam edebildiğini vurgulayan Dr. Taşkıran, sözlerine şöyle devam etti:
"Maalesef bu olay yıllarca sürebiliyor. O zaman istismara uğrayan çocuğun tedavisi de mümkün olamıyor. Bazı çocuklarda bu olay kişilik bozukluklarına dönüşüyor. Çocuk kendini koruyamaz hale gelince kendine ve bedenine saygısını yitiriyor. O kadar yitiriyor ki ergen dönemde ulu orta herkesle ilişki kurabilir hale geliyor. Herkesin ona sahip olabileceği yakın ilişkiler kurabiliyor. Erken yaşta gebe kalabiliyor. 12 yaşında gebe çocukları görüyoruz."
Cinsel istismar olayında ilk basamağın çocuğu korumak olduğunu anlatan Dr. Taşkıran, eğer olay aile içinde yaşanıyorsa failin uzaklaştırılması gerektiğini belirtti. "Çocuğun olayın faili ile karşılaşmayacağı bir ortam gerekiyor" diyen Dr. Taşkıran, "Bu durum aile içindeyse ve anne o kişiyi evden uzaklaştıramıyorsa bu kez çocuk evden uzaklaşıyor" dedi. Böyle durumda çocuğun çok zor durumda kaldığını kaydeden Dr. Taşkıran, şunları söyledi:
"Eğer olayı anlatırsa bu kez çocuk cezalandırılıyor. Yurda gönderilerek aileden ayrılan çocuk oluyor. Pek çok çocuk bir süre sonra ifadesini geri çekiyor ailesinden ayrı kaldığı için. Bu sefer de ’ailedeki yakınına iftira atmış çocuk’ durumuna düşüyor. İstismar baba tarafından yapılmışsa, bu durumda kimi anneler yetersiz. Eşe bağımlı ve başka hayat görmemiş kadınlar. Eşinden ayrılamıyor ve çocuğunu yurda vermeye razı oluyor. Bu tip anneler bu durumda bile çocuğun yanına gidip ifadesini geri çekmesini isteyebiliyor. Oysa anne destek olursa, çocuğa inanıp arkasında durursa, davanın sonucunda fail bir bedel öderse, yaşadığı ağır travmaya rağmen çocukların çoğu daha rahatlayabiliyor."
Kız çocuklarına istismar daha fazla olmasına karşın erkek çocukların da istismara uğradığını vurgulayan Dr. Taşkıran, istismarın her yaş grubunda yaşanabildiğini söyledi. Dr. Taşkıran, "3 yaşında çocuk da istismara uğrayabiliyor, 15 yaşında da, 17.5 yaşında da. Gerçek bu" dedi.
Ergen çocuklara istismarın daha çok dışardan olduğunu vurgulayan Dr. Taşkıran, şunları kaydetti:
"Boşanmış ailelerde, tek ebeveynli yaşamda çocukların duygusal boşlukları çok oluyor. Özellikle ergenlerde. Kızlar internette tanıştığı insanlar tarafından istismara uğruyor. Ergen yaştaki çocukları iyi takip etmek lazım. Sıkboğaz etmeden kimlerle arkadaş olduğunu, internet ortamında kimlerle konuştuğunu bilmek gerekiyor."
Olayı anlayabilecek yaştaki çocukların çoğunun istismarı anlatamadığına da dikkat çeken Dr. Taşkıran, "Çünkü bu çocuklar korkuyor. Olayın faili çocuğu tehdit ediyor. ’Eğer söylersen anneni öldürürüm, babanı öldürürüm, kardeşine şunu yaparım’ gibi. Çocuk ailenin zarar göreceğinden korkuyor. Konuşamamalarının en temel nedeni bu" dedi.
Bu çocukların istismara uğramalarından dolayı utandıklarını ve kendilerini suçladıklarını da söyleyen Dr. Taşkıran, "Çocuklar bu duruma izin vermiş gibi suçlu hissediyorlar kendilerini. Zaten olayın faili de çocuğu kendini suçlu hissettirecek yaklaşımlarda bulunuyor. O yüzden de birçok çocuk konuşamıyor, anlatamıyor. Yıllarca bu durumu yaşayan ve hiç konuşmayan çocuklar var maalesef" diye konuştu.
DHA