Güncelleme Tarihi:
Anne baba olmak, toplumsal hayat içinde önemli bir geçiş sürecidir. Yapılan araştırmalar birçok anne-babanın yeterince hazır hissetmedikleri ve bilgi sahibi olmadıkları halde sırf “olması gerektiği” için çocuk sahibi olduklarını göstermektedir.
Çocuk sahibi olmaya karar verme sürecinde hem toplumsal kurallar hem de anne-baba adaylarının hazır hissetmeleri belirleyicidir. Birçok toplum anne-baba olmayı teşvik ederken bir yandan da anne-baba adaylarının çocuk eğitimi ve gelişimi konusundaki bilgilenmeleri geleneksel yöntemlerin kullanılması yoluyla gerçekleşir.
Özellikle bizim toplumumuzda aile büyükleri çocuğun nasıl büyütülmesi ve nasıl eğitilmesi gerektiği konusunda söz sahibidirler. Anne-baba adayları da bu konuda bilgi ve deneyime sahip olmadıkları için kendilerinden daha deneyimli kişilerin yöntemlerini uygulamayı tercih ederler.
Aslında anne-baba olmak çok ciddi hazırlık gerektiren bir durumdur. Anne-baba rolü çok fazla sorumluluk isteyen, geri dönüşü olmayan, birçok bilgi ve beceri edinmeyi ve sosyal anlamda bir çok fedakarlıklar yapmayı gerektiren bir roldür.
Bu yeni role hazırlıklı hale gelebilmek için hem psikolojik olarak hazır olmak hem de bir çocuğun ihtiyaç duyduğu bakım, eğitim ve psikolojik destek hakkında bilgi sahibi olmak gereklidir. Ayrıca çocuğun gelişim özelliklerini bilmek de önemlidir.
Psikolojik Hazırlık
Anne-baba adayının öncelikle evliliklerinin sağlıklı bir şekilde yürüyor olduğundan emin olmaları önemlidir. Çünkü sanıldığının aksine kötü giden evlilikler çocuk sahibi olunduğunda daha iyi olmazlar ve bebek evliliğin can simidi değildir. Aksine her zaman çocuk, evlilik ilişkisi içine yeni bir yük getirir. Bu yükü kolaylıkla taşıyabilmenin en önemli koşulu ise eşlerin iyi, sağlıklı, keyifli, doyurucu bir ilişki yaşıyor olmalarıdır. Çocukla birlikte tüm yaşam düzeninin değişeceği, sosyal yaşama ve iş yaşamına dair önemli değişikliklerin yaşanacağı düşünülürse bu konuda da hazır olmanın önemi görülebilir. Birçok anne-baba (özellikle de çalışan anne-babalar) çocuklarını çok sevmelerine rağmen onun gelişiyle birlikte zamanlarının ve enerjilerinin önemli bir bölümünü onun için ve onunla geçirmeleri nedeniyle mesleki anlamda istedikleri yere ulaşmakta zorluklar yaşadıklarını ve zaman zaman çocuk sahibi olmanın bir engel teşkil ettiğini belirtmektedirler.
Bebek özellikle ilk birkaç yılda oldukça emek ister; zamanınızın ve enerjinizin önemli bir bölümünü alır. Bu hem kendinize hem de birbirinize ayıracağınız zamanın azalması anlamına gelecektir. Aile bütçesi de bir çocukla birlikte oldukça değişikliğe uğrayacaktır. Toplumumuzda “Çocuk kısmetiyle gelir” gibi bir inanış olmasına rağmen birçok aile bunun böyle olmadığını belirtmektedir. Ekonomik olarak yeterince hazır olmadan sahip olunan bir bebeğin, sonrasında psikolojik sıkıntıların da yaşanmasına neden olabildiği bilinmektedir. Tüm bu değişiklikleri öngörmek ve bu yeni duruma ne kadar uyum sağlayabileceğiniz konusunda bir karar vermek belki de çocuk sahibi olmadan önce düşünülmesi gereken en önemli husustur.
Anne-babaların çocuk sahibi olmadan önce hazır olup olmadıklarından emin olmalarının önemi büyüktür. Eğer hazır hissediyorlarsa bir sonraki adım bebeği tanımak için gerekli hazırlıktır. Her çocuğun farklı kişiliği ve uyum biçimi olmakla beraber, her yaşa ait belli başlı bazı özellikler de mevcuttur ve bu özellikleri bebek dünyaya gelmeden öğrenmek gerekmektedir. Yeni doğan döneminden 6 yaşa kadar olan dönem yaşamın öğrenme, gelişim ve kişiliğin oluşumu açısından en önemli dönemidir. Bu dönemde bakım ve sevgi kadar çocuğun psikolojik, fiziksel ve zihinsel ihtiyaçlarını da tanımak ve karşılamak önem taşımaktadır. Çocuğun tüm ihtiyaçlarını uygun şekilde karşılamak ve onu sağlıklı yetişkin olarak hayata hazırlamak birinci derecede anne-babanın sorumluluğundadır.
Uzm. Pedagog Belgin Temur