Güncelleme Tarihi:
Onların hikayesi tıpkı bir arabesk filmi gibiydi. Tarlalarda ırgat olarak çalışan genç adam ile o unutulmaz şarkıdaki gibi bir fabrika kızı... Genç kız bir yarışmada sinema güzeli seçiliyor, genç adam ise yanık sesiyle şöhret basamaklarını tırmanıyor. Sonunda bir filmde bir araya geliyorlar ve kader ağlarını örmeye başlıyor...
Aşk denen şey metafizik bir yer çekimiymiş. Ferdi ve Necla da işte bu yerçekimine ilk filmleri “Çeşme”de tutulmuşlar. Sonra filmler filmleri izlemiş. Ferdi, Necla’sına şarkılarında “Ben de Özledim”, “İnsan Sevince”, “Batan Güneş” diye seslenmiş yıllarca. Ama gün gelmiş “Olmaz Olsun” diyerek noktalanmış bu büyük aşk...
İşte, İzzet Çapa’nın Ferdi Tayfur’a yönelttiği sorular…
Necla (Nazır) Hanım “Bir gün Ferdi’nin 10 karısı olduğunu duyarsam şaşırmam” demiş...
- Yok, abartmış. O hep abartır. İnan bana solucanı görür, “Na bu kadar yılan gördüm” der. Sen beni ihmal edersen, ben seninle neden arkadaşlık yapayım ki?
Bunu bana söylemiyorsunuz herhalde. Gönderme Necla Hanım’a mı?
- Tabii canım. Ruhlar birleşmedikten sonra beden de ayrılır, fikirler de...
Kaç yıl sürdü birlikteliğiniz?
- 30 yıl filan.
Kızmayın ama 30 sene mi sürdü ruhların birleşmediğini fark etmeniz?
- 20 sene kızım büyüsün diye bekledim. Necla’dan defalarca ayrıldım fakat kimseye duyurmadım...
Hayat bir film gibi lafı doğruymuş galiba. Birlikte çevirdiğiniz filmlerin hiçbiri mutlu sonla bitmezdi. Kralın kararıyla mı sinemayı bıraktı?
- Yok canım ne alakası var? Hiç ilgilenmezdim o işlerle.
İyi bir oyuncu muydu sana göre?
Hem de çok. Çok iyi oyuncuydu. Keşke devam etseydi. Bu gün başörtülülerle ilgili filmler filan yapılıyor ama o yok.
Neden bıraktı dersin?
- Kendi tercihidir saygı duymak lazım.
NECLA’YI TESETTÜRE BEN SOKMADIM
Peki, Necla Hanım senin zorunla mı tesettüre girdi?
- Yok canım. Ben ne karışırım! O öyle şartlanıp “İki dua edersem yaram kapanır” demiş.
Ne yarası ki bu?
- Ne bileyim, bir yerinde çıban çıkmışsa “Ben dua edeyim, ede ede kapatırım ben o çıbanı” fikrine inanmış. Ben ise merhem sürüp yaranın geçeceğine inanırım. Bu bir inanış meselesi.
O seni kendi yoluna çağırdı mı?
- Günahım da sevabım da bana ait. O köprüden geçecek olan benim. Gerçek, köprüden geçerken belli olur. Kimse, kimsenin inancına karışamaz. Allah’ın huzuruna ikimiz beraber değil, tek tek gideceğiz.
30 sene boyunca hiç evlenmeyi düşünmediniz mi? Hoş Necla Hanım kızınız Tuğçe için “O bizim nikahımızdır” demiş ama...
- Bir önceki eşimden ayrılamadım ki evleneyim. Ondan da iki kız çocuğum var. Allah ondan da razı olsun, onları da okuttuk, şimdi ikisi de İngilizce öğretmeni. Tuğçe de Amerika’da tasarım okuyor. Evlendi de orada.
Babanın sana veremediklerini çocuklarına vermek için mi bu kadar çaba?
- Çocuk benim için kutsaldır. Kutsallığı nereden gelir biliyor musun; ne olacağı belli olmaz. Şu kapıdan çocuğu kovarsınız, gün gelir başbakan olur.
ONA BOĞAZ’DA DÖRT KATLI BİR EV VERDİM
Habibe Hanım’dan olan çocuğun Taha ile Tuğçe görüşüyor mu?
- Görüşüyorlar tabii ya. Yine de istediğim gibi kaynaşmalarını sağlayamadım.
Ne demek bu şimdi?
- Zor oyunu bozarmış. Eğer bir çatı altında yaşasaydık, 5-10 çocuk da olsa birbirlerini sever ve tanırlar. 32 çocuklu aileler var memlekette... Fakir olsaydım bunlar gelmezdi başıma.
Necla Hanım’a yardım ediyor musun hâlâ?
- Etmez olur muyum! Dört katlı bir ev verdim Boğaz’da.
O zaman neden parasızlıktan evini satıyor diye haberler çıkıyor?
- Satıp satmayacağı kendi bileceği iş. Verdiğim evin değeri 3-4 milyon dolar. Bunu da bu devirde kimse kimseye yapmaz.
ÇAPKINLIĞIM, KADINA KIZA ASILMAM YOKTUR
Yine solucanı yılan mı yapıyor dersin? Deli dolu bir kadın galiba?
- Yok, tam tersi. Bütün mesele de orada işte! (Gülüyor) Mesela eve akşam gelirim, televizyonda bir şeyler seyrederiz. Sonra Necla yatmaya, odasına gider. Ne bir konuşma, ne kavga, ne gürültü. Bir ilişkideki en büyük tehlike bu durgunluk aslına bakarsan.
Sende de biraz zamparalık vardır ama...
- Yok be abi ben yapamam, beni star yaptılar. Star zampara olamaz.
Necla Hanım “Benimle beraberken öteki evi de idare etmiş” diyor...
- Zamparalık değil ki. Görevimdi o benim. Çapkınlığım, kadına kıza asılmam yoktur.
Ya onlar sana asılırsa?
- Öyle şey olmaz çünkü onların kafasında yüce dağ gibiyim. Erişilmezim. Bunu ben nasıl yaparım? Kız kardeşlerim var, kızlarım var. Olacak iş mi bu ya?
Röportaj: İzzet ÇAPA