Güncelleme Tarihi:
Çocuğun korunması gereken etmenlerin başında ise mikroplar geliyor. Tam bu noktada anneler önce temizlik konusunda ustalaşmaya başlıyor sonra da aşırı titizlik problemiyle karşı karşıya kalıyor. Oysa aşırı hijyenik annelerin unuttuğu bir şey var; aşırı hijyenik ortamlar bebek ve çocukların bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkiliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ersin Sarı, aşırı hijyenik olmanın çocuklar üzerindeki etkilerini anlatıyor.
Bağışıklık sistemi, dışarıdan gelen mikroorganizmaların vücuda girişini engelleyerek bir savunma mekanizması oluşturur. Bunun yanı sıra bir şekilde vücuda giren mikropların hastalığa sebep olmasını engeller ve diğer organlara ilerlemesini önler. Karmaşık bir sistem olan bağışıklık sistemi, dışarıdan gelen mikroplarla savaştıkça güçlenir, uğradığı saldırılar onu daha güçlü kılar. Haliyle daha kuvvetli bir bağışıklık sistemi için vücudun bazı durumlarda bu mikroplara ihtiyacı vardır.
Ancak bazı anneler özellikle de bebekleri söz konusu olduğunda aşırı titiz davranarak istemeden de olsa bebeklerine zarar veriyor. Çünkü aşırı steril ortamlarda büyüyen çocukların bağışıklık sistemi herhangi bir tehdit ile karşılaşmadığından kendini geliştiremiyor. Bebek veya çocuklar mikroorganizmalar maruz kalmadığı için bunlara karşı bir savunma kalkanı oluşturamıyor. Güçsüz kalan bağışıklık sistemi ise beklenmedik bir anda gelen mikroplara karşı bir şey yapamaz ve hastalık kaçınılmaz olur. Ancak basit bir hastalık olan üst solunum yolu enfeksiyonu bile aşırı titizlik yüzünden bağışıklık sistemi zayıf kalan çocuklarda daha ağır ve sancılı bir süreç olarak geçer.
Bu konuda yapılan araştırmaların sonuçları, aşırı hijyenik anneleri oldukça şaşırtacak. Çünkü araştırmalar gösteriyor ki alerjenlere maruz kalmayan çocuklar diğer çocuklara oranla daha fazla alerjik kökenli hastalığa yakalanıyor. Ancak şehirde değil de çiftlik veya köyde yaşayıp yüzlerce alerjenle karşılaşan çocuklar yok denecek kadar az alerjik reaksiyon gösteriyor. Bunun sebebi de oldukça açık; bağışıklık sitemleri bu alerjenlerle defalarca karşılaştığı için bir savunma mekanizması geliştiriyor. Haliyle daha az hastalanıyor ve daha az alerjiye sahip oluyorlar.
Aşırı steril ortamlarda yetişen yeni nesil çocukların bağışıklık sistemleri mikroplarla karşılaşmadıkları için kendine, savaşacak yapay düşmanlar arıyor. Bu yapay düşmanlar ise evdeki tozlar, küfler, polenler gibi aslında zararsız olan etkenler. Bağışıklık sistemi bu etkenlere mikropmuş gibi davranıyor ve onlara anormal tepkiler gösteriyor. Sonuç ise sonu gelmeyen hastalıklar…
Çocukları korumak için yaptığınız davranışların aslında doğru olmadığını görüyoruz. Zira bu konuda yapılan araştırmalar, aşırı korumacı ve titiz davranışların iyilik değil zarar olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin; yapılan bir çalışmada üç yaşında ve alerjik hastalığı bulunmayan çocukların evleri incelendiğinde alerjen ve bakteri çeşitliliğinin fazla olduğu görülmüştür. Yine aynı şekilde bu çocukların evlerinde daha az bakteri ve alerjen bulunan çocuklara göre astım riskinin de az olduğu gözlenmiştir. Bu araştırmalar hijyen hipotezini de kanıtlamış oluyor. Çünkü hijyen hipotezi diyor ki; çocuklar ne kadar erken yaşta bu etkenlerle karşılarsa o kadar çabuk adapte olur ve bağışıklık sistemleri güçlenmeye başlar.
Tüm bunlardan çıkarmanız gerek, çocuklarınızı kendi ellerinizle yarattığınız cam fanustan çıkarmaktır. Bırakın kumla çamurla oynasın, evcil hayvanlarla arkadaş olsun. Gerekirse hastalansın. Bırakın, çocuğunuz bağışıklık sistemi düşmanlarını tanısın. Tanısın ki, ona göre bir savunma mekanizması geliştirsin. Siz de sürekli çocuğunuzun arkasından ıslak mendiller ve anti bakteriyel jellerle gezmeyin. Çocukluğunu doyasıya yaşamasına izin verin.