Çocuğunuzun hayali bir arkadaşı mı var?

Güncelleme Tarihi:

Çocuğunuzun hayali bir arkadaşı mı var
Oluşturulma Tarihi: Ocak 01, 2012 00:00

Hayali arkadaşı olan çocuğa yaklaşırken bunlara dikkat!

Haberin Devamı

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Dr. Işılay Altıntaş, hayali arkadaşı olan çocuğunuza nasıl davranmanız ve neler yapmanız gerektiğini anlatıyor...

Biz erişkinler gerçek dünyanın aslın­da kolay olmadığını, birçok yoksun­lukla, kırgınlıkla, öfkeyle başa çık­mak zorunda olmanın hayatın bir parçası ol­duğunu hayatı tanıyarak öğreniyoruz. Ya­şam yolculuğumuz boyunca bunlarla başa çıkmak için çeşitli yollar buluyoruz kendimi­ze. Biliyoruz ki hayat zorluklarına rağmen güzellikleri de beraberinde getiriyor.

Büyüdükçe, her ağladığında annesini yanında bulduğu, tüm duygusal ihtiyaçları­nın hızlıca karşılandığı bebeklik günlerin­den, artık konuşabildiği, yürüyebildiği ve dünyayı tanımak için keşfetme heyecanı olan günlere geliniyor... Ve her yeni dö­nem beraberinde bir uyum becerisi gerek­tiriyor. Çocuk yavaş yavaş anlamaya baş­lıyor ki dışarıdaki dünya, hatta çok sevdiği anne babası bile sanki onun tam olarak ak­lından geçtiği gibi davranmıyor. Anne babasını her sabah istese de istemese de işe uğurlamak zorunda kalıyor. Her istediği şey büyüdükçe meme gibi ağlayınca gel­miyor. Anlayamadığı ve çoğu zaman dü­şündüğü gibi olmayan her şeye gücü yet­miyor ve ondan beklenen birçok şey var. İşler onun için giderek zorlaşıp, karmaşıklaşıyor anlayacağınız.

Çocuk her şeyi oyuna davet eder

Kimi zaman gerçek dünyanın başa çıka­madığı gerçeklerini, kimi zaman da keyifle­rini, kendi iç dünyasıyla karşı karşıya getiri­yor. Öğreniyor ki bunun adına oyun denili­yor ve oynamak çok keyifli bir şey. Oyun deyince gözleri parlıyor, anlaya­bilmek ve tüm çevresindeki olanlara nedenler bulabilmek için oynamaya başlıyor. Duygu­larını, hayal kırıklıklarını, anlamaya ve başa çıkmaya çalıştığı her şeyi oyuna davet edi­yor. Bunu önce oyuncaklarla sonra arkadaşlarla yapıyor.

Çok değerli bir analist olan Winnicot'a göre oyun oynayabilmek bir potansiyeldir; uyum becerisi ve sağlık göstergesidir.

"Hayali arkadaşı" her zaman yanında olur

Çocukluk döneminde karşımıza çıkan hayali arkadaşlar aslında oyun arkadaşıdır. Şöyle bir arkadaş düşünün; ço­cuğun yalnızlığını paylaşıyor, hatta o anlar­da çağırmadan yanında oluyor. Onunla konuşuyor, dertleşiyor, kimi zaman hayal arkadaşı­na kızsa bile "O" onu terk etmiyor. Sadece yalnızlığı değil, sınırsız hayal gücü olanakla­rının getirdiği keyfi de paylaşıyorlar. Kimi zaman bu arkadaş, kendi başına çocuğu neşelendirmeye yetmediğinde, kendi arka­daşlarını da çağırıyor çocuk için. Bir bakmış­sınız bir grup minik hayal kahramanıyla kah­kahalar atmakta çocuk. Bu arkadaşın kafa karıştıran her durumda çok değişik fikirleri var.

Çoğunlukla bir ismi ve kendine göre kı­sa bir hikâyesi bile var. Ama şu kesin ki ço­cuğunuzu çok iyi tanıyor. Çünkü aslında o, kendisinin yarattığı bir parçası. Taşınma, boşanma gibi zor dönemlerde hayal arka­daşlarla çocuk ve ergen psikiyatristleri ola­rak daha sık karşılaşıyoruz. Bu nedenle ço­cuğunuz hayal arkadaşıyla hayali sohbetle­re girdiğinde korkmamalısınız. Dışarıdan ür­kütücü de gelse çocuk oyun arkadaşını ayı­cıklardan bebeklerden değil aslında kendi hayal dünyasından seçmiştir.

Çoğunlukla çocuk zaten bu hayali arkadaşın gerçek dünyaya ait olmadığını bilir. Aslında kulağa yaratılmış "ideal arka­daş" gibi geliyor. Ama biz büyükler biliyoruz ki arkadaşlık kurmak hayatımızda önemli ve "gerçeği hayali gibi kolay da değil". Sosyal beceriler çocukluk döneminde ilk arkadaş­larla öğreniliyor. Çocuk, arkadaşının göz alı­cı oyuncağını alabilmek, onu istediği oyun için ikna etmek amacıyla kendisinden bir şeyler sunmak zorunda.

Sağlıklı gelişen bir çocukta hayali arka­daşlıklar zamanla yerini canlı, gerçek arka­daşlıklara bırakıyor. Hayali arkadaşını ger­çek arkadaşlarla tanıştırmayacağını anla­dıktan sonra veda etmekten başka çare ol­madığını görüyor çocuk. Büyüyüp de geri­ye bakıldığında zihinlerdeki hayali arkadaş, çocukluğun veda edilen en sıcak anıların­dan biri olarak kalıyor.

Peki, aileler ne yapacak?

Yaşıtlarıyla iyi bir oyun ilişkisi kurmayı başarmış, gelişimi normal seyreden bir çocuk için endişelenmeye gerek yok. Bu arkadaşlar zamanı gelince zaten kendiliğin­den gideceklerdir.

Aileler bu hayali arkadaşların aslında çocuğun iç dünyasının parçası olduğunu unutmamalıdır. Çocuğa ne kadar duyarlı olmak gerekiyorsa; bu arkadaşla olan ilişki­ye de o ölçüde duyarlı, kabul edici ve say­gılı olmaları gerekir. Bunu yaparken çocu­ğun bu fantezi dünyasının parçası olmak tehlikesine düşmekten kaçınmalıdırlar. Ör­neğin onların oyununa katılıp hayali arkadaşa da gerçekmiş gibi muamele yapmak pek doğru bir yol olmayacaktır. Bunun gerçekler dünyasında çocuğa faydası yoktur.

Her türlü oyun, çocuğun iç dünyasını anlamak için büyük fırsatlar sunar. O za­man doğru yaklaşım: Bu hayali arkadaşlar çocuğumun hayatında niye var, çocuğu­mun hangi ihtiyacını karşılıyor?' sorularına yanıt bulmak ve bunu anlamaya çalışmak­tır. Çocuklar bir şeylerin yolunda gitmediği­nin sinyalini insanı şaşırtan çeşitlilikte gös­terebildikleri gibi hayali arkadaşlarla da gösterebilir. O zaman yolunda gitmeyen bir şeylerin olup olmadığını anlamak gerekir.

1. Çocuk hayali arkadaşları gerçek arka­daşlara tercih ediyor ve günün büyük kısmını onlarla geçiriyorsa,

2. Çoğunlukla 5-6 yaşlarında sonlanmasını beklediğimiz bu arkadaşlar ısrarla varlı­ğını sürdürmeye devam ediyorsa,

3. Aslında oyunlarda çoğunlukla çocuğu­nuzun kontrolünde olan bu arkadaşlar sanki çocuğunuzun kontrolünde değil­miş gibi geliyorsa,

4. Bu arkadaşların işlevleri çoğunlukla dost ve sırdaştır. Eğer bu arkadaşlar çocuğu­nuza kötü şeyler yapmasını söyleyen, onu değersizleştiren ya da zor duruma düşmesini sağlayacak öğütler veren bir arkadaşsa,

5. İçerikte duygusal durumuyla ilgili mut­suzluk, değersizlik, sevilmeme, korkular gibi endişelendirecek ölçüde sıkıntılı bir ruh haliyle karşılaşırsanız bir şeyler yo­lunda gitmiyor olabilir.

Saydığımız bu durumlarda ço­cuğunuzun en kısa sürede bir çocuk ergen psikiyatrisi tarafından değerlendirilmesinde fayda vardır. Bu bulgularla çocuk, duygu­sal bir ihmalin ya da travmatik bir deneyi­min sinyalini veriyor olabilir.

Günümüz çocukluğunu, sokaklarda ra­hatça oynayabildiğimiz kendi çocuklukları­mızla kıyasladığımızda aslında yeni neslin hayatla kurduğu ilişkide yollarının bizden nasılda hızla farklılaştığını görmek endişe uyandırıcı oluyor bazen. Günlerinin büyük kısmını televizyon, telefon ve bilgisayar ekranıyla geçiren yüksek apartmanların yalnız çocuklarının annelerine önerim; onlara si­zinle ve arkadaşlarıyla oyun oynamanın zenginliğini yaşatan ortamlar sunmanız. Sunun ki mutlu olmak için kendi yollarını se­çerken güçlerini kendi iç dünyalarından alabilsinler.

Kaynak: Anne Bebek

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!